23 Eylül 2024 Pazartesi

Hatimoğulları: Yerel seçimlere giderken kimse bir gününü evde geçirmesin

Mardin'de düzenlenen halk buluşmasında konuşan HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Hiç kimse bir gününü evinde geçirmesin, hepimiz komşularımıza tek tek gidelim. Bu bize oy vermeyebilir, bunun oyu kaymıştır diye düşündüğümüz hiç kimseyi es geçmeden bütün kapıları tek tek çalalım. Seçim çalışmalarımızı şu andan itibaren Mardin'de de kapı kapı gezerek yapmaya başlayalım" çağrısı yaptı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Mardin'de halk buluşmasına katıldı ve 12 yaşında katledilen, geçenlerde mezarı üst üste saldırıya uğrayan Uğur Kaymaz ve babası Ahmet Kaymaz'ın kabrini ziyaret etti.

HEDEP Mardin İl Örgütü önündeki halk buluşmasında konuşan Hatimoğulları, Tahir Elçi'nin katledilişinin 8'inci yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, "Bu topraklar barış talep edenlerin filizlenip yeşereceği topraklar ama ne yazık bu ülkeyi yönetenler 100 yıllık devlet anlayışıyla Kürt halkının haklarını görmezden geldiler. Bugüne kadar tekçi anlayış bu ülkede hakim kılınmak istendi. Ancak bütün bunlara rağmen barışı savunan insanlar bir adım geri durmadı" dedi.

'KAYYUMLARLA BELEDİYELERİ HALKA KAPATTILAR'
Gelecek yerel seçimlerin Türkiye'nin en temel gündemlerinden birisi olduğunu ifade eden Hatimoğulları, Mardin'e atanan kayyuma dikkat çekerek, "Mardin'e kayyım atayan anlayışın bugüne kadar bu kente nasıl eziyet çektirdiğine Mardin halkı bizzat tanıklık etmiştir. Belediyeleri halka kapattılar, beton yığınına çevirdiler ve belediyelerde hırsızlık bürosu açtılar" dedi.

'SEÇİM ÇALIŞMALARIMIZI MARDİN'DE KAPI KAPI GEZEREK BAŞLATALIM'
Kayyumların halkın iradesini tanımamak anlamına geldiğini ifade eden Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Türkiye'nin ve dünyanın hiçbir yerinde böyle bir demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Biz bunu dün de kabul etmedik bugün de kabul etmiyoruz. Önümüzdeki yerel seçimler için de zaten aylar öncesinden hazırlıklarımıza başladık. Tüm halklarımıza şu çağrıyı yaptık. Hiç kimse bir gününü evinde geçirmesin, hepimiz komşularımıza tek tek gidelim. Bu bize oy vermeyebilir, bunun oyu kaymıştır diye düşündüğümüz hiç kimseyi es geçmeden bütün kapıları tek tek çalalım. Seçim çalışmalarımızı şu andan itibaren Mardin'de de kapı kapı gezerek yapmaya başlayalım."

'MARDİN'İN KÜLTÜRÜNÜ DE ÇALMAYA ÇALIŞTILAR'
Kayyumların en fazla kadınların hayatını daralttığını dile getiren Hatimoğulları, kadınlar olarak hakları için çok bedel ödediklerini ve bunu kabul etmediklerini ifade etti. Kayyumun çok kültürlü Mardin'in kültürünü de çalmaya çalıştığını söyleyen Hatimoğulları, "Çok dilli kreşleri ortadan kaldırdılar. Kürtçe asılan tabelaları indirdiler, çok dilli tabelalara suikast düzenlediler. Yani kayyımcı zihniyet ve anlayış tekçiliği bize dayatıyor. Ama çocuklara sözümüz olsun. Biraz önce Uğur Kaymaz'ın mezarında da bu sözü verdik, buradan bir kez daha veriyoruz: Çocuklar anadilleriyle rüyalar görecek, ninniler dinleyecek. Çocuklar anadilleriyle oyun oynayacak. Çocuklar ölmeyecek ve şeker yiyebilecek. Söz veriyoruz size çocuklar; özgürlüğünüz ve geleceğiniz için sonuna kadar mücadele edeceğiz" ifadelerini kullandı.

'BELEDİYELERİMİZİ ALMAK İÇİN SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ'
Kürdistan'da birinci ve ikinci sırada oldukları, az farkla kaybettikleri belediyeleri almak için sonuna kadar mücadele edeceklerini dile getiren Hatimoğulları, halkın iradesinin sandığa yansıyacağı bir ön seçimle adaylarını belirleyeceklerini vurguladı.

Mardin'deki DEDAŞ uygulamalarına işaret eden Hatimoğulları, "DEDAŞ adeta bir işkence şirketine dönüş durumdadır. Bu işkence şirketi Türkiye'nin en bereketli topraklarının, bütün Türkiye'ye verim üretmesini engelliyor" dedi.

'KÜRT SORUNUNDA ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN BEDELİNİ HALKLAR ÖDÜYOR'
Türkiye'de Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmemesinin bedelini tüm halkların ödediğini dile getiren Hatimoğulları, "Biliyoruz ki; Kürt sorunu bu ülkede demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülene dek bu ülkede demokrasinin d'sinden bahsetmek mümkün değildir. Ve bize dönük işkenceleri bir türlü bitmiyor. Kayyım atamaları derseniz var, halkın iradesini tanımamak derseniz var. İHA'lar, SİHA'lar, çocuk katletmeler derseniz var. Barış Annelerini beyaz tülbentlerinden sürüklemek derseniz o da var. Var da var. Parti kapatma davası var. Kobanî Kumpas Davası var" ifadelerini kullandı.

'PARTİ DEMEK BÜTÜN EZİLENLER VE SÖMÜRÜLENLER İÇİN MÜCADELE DEMEKTİR'
Bunlar yetmezmiş gibi partilerinin kısa adının da kabul edilmediğini ifade eden Hatimoğulları, şöyle devam etti: "HEDEP çok sevilen bir isim oldu, halkımızın benimsediği ve doğrudan duygu bağı geliştirdiği bir isim oldu. İşte o yüzden isim değişikliğimizi kabul etmediler ve bizi bir isim değişikliğine zorluyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar bizim açımızdan parti demek, bina demek, tabela demek değildir. Bizim için parti demek; insan hakları için, eşitlik için, Kürt, Süryani, Arap ve Filistin halkı için, bütün ezilen ve sömürülenler için mücadele etmek demektir. Bizim için parti demek, yoksullukla mücadele etmek demektir. Bizim için parti demek, kadınların hakları, gençlerin geleceği, çocuklarımızın geleceği için mücadele etmek demektir. O nedenle onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz yolumuza güçlü şekilde devam edeceğiz."