1 Ekim 2024 Salı

Hastaneden açıklama: Zorla müdahale yapmayacağız

ÇHD Genel Sekteri Av. Aslan bugünkü açıklamada hastanelerin Timtik ve Ünsal'a zorla müdahale uygulamayacaklarına yönelik raporu İl Sağlık Müdürlüğü'ne gönderdiğini ancak on gün geçmesine rağmen İl Sağlık Müdürlüğü'nün rapor mahkemeye göndermeyi geciktirdiğini duyurdu. Öte yandan Yargtay'ın hala karar vermediği kaydedilen açıklamada, hakimlerin verdikleri kararın bir tutuklama değil iki avukatın yaşamına son verme kararı olduğu belirtildi.

Savunmaya Özgürlük İnisiyatifi, "adil yargılanma hakkı" için ölüm orucu direnişinde olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi'nden bir kez daha seslendi.

Gezi şehidi Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan ile Gülsuyu'nda çeteler tarafından katledilen Hasan Ferit Gedik'in annesi Nuray Gedik ve çok sayıda avukatın katılımıyla yapılan eylemde, üzerinde Avukat Ebru Timtik ve Avukat Aytaç Ünsal'ın fotoğraflarının yer aldığı, "Adalet sağlansın, Ebru ve Aytaç yaşasın" yazılı pankart açıldı.

ASLAN: HEKİMLER 'BU İKİ KİŞİYE ZORLA MÜDAHELE EDEMEYİZ' DİYORLAR
Bugünkü eylemde söz alan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Sekreteri Nergiz Tuba Aslan, iki meslektaşının iradeleri dışında hastanede zorla tutulduğunu kaydetti. Yeni bir gelişme olduğunu duyuran Aslan, şöyle devam etti: "Hastaneler Ebru ve Aytaç'a zorla müdahale edemeyeceklerine dair, rızaları dışında kendilerine tıbbi bir müdahalede bulunamayacaklarına dair raporlarını hazırlamış ve İl Sağlık Müdürlüğü'ne göndermiş durumdalar. Neredeyse on gün önce göndermişler. Ancak İl Sağlık Müdürlüğü bu raporu her nedense, mümkün olduğunca zamana yayarak, yavaşlatarak, görevini suistimal ederek mahkemeye göndermeyi geciktirmiş. Dün itibarıyle bizlerin çabası ve fiziken takibiyle mahkeme dosyasının içine girmesini sağlayabildik bu raporların. Bu raporların için açıkça şunu söylüyorlar, 'bizler hekimler olarak rızaları dışında meslek etik kurallarına aykırı bir şekilde, uluslararası sözleşmelere aykırı bir şekilde, bu iki kişiye müdahale edemeyiz' diyorlar. Artık mahkemelerin hem yerel mahkemenin hem yargıtayın bir karar vermesi gerekiyor."

'YARGITAY ARTIK BİR KARAR VERMELİ'
37. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dün (24 Ağustos) bir başvuruda bulunduklarını belirten Aslan, hem raporlara dair değerlendirmeleri hem de Türk Tabipler Birliği'nin Timtik ve Ünsal'ın hastanede tutulduğu sürece sağlıklarının daha da bozulduğuna dair hazırladıkları bilimsel mütalaayı sunduklarını kaydetti. Mahkemeden artık gecikmeksizin bir karar vermesini istediklerini ancak bu sefer de "verilen bir karar var, artık kararı Yargıtay versin" diyerek dosyayı Yargıtay'a gönderdiğini söyledi. Yargıtay'a seslenen ve artık bir karar vermesini isteyen Aslan, "Bizim artık zamanımız kalmadı. Mahkemelerin, adil ve hukuka uygun bir karar vermesini istiyoruz. Ebru'yu yaşatmak için elimizden gelen herşeyi yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Timtik ve Ünsal'ın davasının takip eden dosyanın avukatlarından Several Ballıkaya da onlarca hukuksuzluk ve hak gaspının yaşandığına dikkat çekti. Adalet talepleri reddedilen avukatların bedenlerini ölüme yatırdığını söyleyen Ballıkaya, kendilerinin de adil yargılanma için mücadele ettiklerini dile getirdi ve "Ama mahkemelerden adaletin sağlanması konusunda, gereken çabayı göstermemize rağmen sonuç elde edemedik ne yazık" dedi.

BALLIKAYA: VERİLEN KARAR TUTUKLAMA DEĞİL ONLARIN YAŞAMLARINA SON VERME KARARI
Gelinen noktada artık hukuk mücadelesi değil yaşam mücadelesi verildiğini vurgulayan Ballıkaya, "Hakimler yaşam mücadelesinin karşısında, cezanın infaz edilmesini, bir cezanın infaz edilmiş olmasını, bu avukatların hukuk camiası içinden silinmesini, onların yaşam hakkından daha üstün görüyorlar. Ve verdikleri karar aslında bir tutuklama kararı değil onların yaşamlarına son vermeye ilişkin bir karardır. Dolayısıyla bugün 37. ACM'nin başladığı ve finale getirdiği bu süreç, 37. ACM'den yaşam haklarının ortadan kaldırılmasına ilişkin bir karardır" ifadelerini kullandı.

Yargıtay'a seslenen Ballıkaya, verilen kararın eğer 37. ACM'nin devamı olursa hakimlerin avukatların yaşam hakkını ellerinden almış olacağına dikkat çekti. Ballıkaya, şöyle devam etti: "Biz belki hukuk mücadelesinde bu sonucu elde edemedik, adaleti sağlayamadık. Ama onlar adaleti kendi bedenleriyle sağlamaya çalışıyorlar, bu bir dönüm noktası Türkiye açısından. Bundan sonra gerçekten hukukun eskisi olduğunu kabul edemeyeceğiz, biz eskisi gibi avukatlık yapamayacağız. Dolayısıyla bu şu demektir Yargıtay da asla eskisi gibi olamayacak. İki avukatın canı üzerinden alınan bir intikamla bir hukuk mücadelesi, intikam mücadelesi söz konusu olamaz. Dolayısıyla aslında Yargıtay'a ve 37. ACM'ye değil tüm devlet kurumlarına, Adalet Bakanlığı'na seslenmek istiyorum, bu hukuksuzluğa dur demedikleri takdirde bu katliama, bu can kaybına ortak olmuş olacaklar."

'TUTUKLANMALARINI SAĞLAYAN HSYK YAŞAMALARINI DA SAĞLAYABİLİR'
Adalet Bakanlığı'nın 37. ACM'ne müdahale ederek o gün avukatların tutuklanmasını sağlandığının altını çizen Ballıkaya, "Hakimler Savcılar Kurulu o gün onların tutuklanmasını sağladı. Dosyaya müdahale ederek sağladılar, bugün tekrar dosyaya müdahele ederek yaşamı savunmak zorundalar. HSYK bu hukuksuzluğa dur demeli, ve yaşamı savunmak için 37. ACM'nin bu kararına karşı hakimlere disiplin soruşturması yolu bile açabilmelidir. Artık, müvekkillerimizin, meslektaşlarımızın, canlarımızın, dostlarımızın yaşamı üzerinden verilen bu mücadeleye son verilsin ve yaşamları için gereken yol açılsın, tahliyelerine karar verilsin" dedi.