22 Eylül 2024 Pazar

Hapis cezası alan Barış Akademisyenleri: Savaş hâlâ bir halk sağlığı sorunu

Savaş politikaları sebebiyle hükümeti eleştirmek üzere ?Bu Suça Ortak Olmayacağız? başlıklı bildiriyi imzalayan dört hekime verilen hapis cezalarıyla ilgili yapılan açıklamada hekimler imzalarının arkasında olduklarını yineledi. Barış Akademisyenleri olarak bilinen ve “Bu suça ortak olmayacağız” metnine imza attıkları gerekçesiyle yargılanan Türk Tabipleri Birliği ile İstanbul Tabip Odası’nın üye ve yöneticilerine verilen hapis cezaları kınandı.

Türk Tabipleri Birliği’nin ve İstanbul Tabip Odası’nın başkanlığını, Yüksek Onur Kurulu ve Onur Kurulu üyeliklerini de yapmış Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Prof. Dr. Özdemir Aktan, Prof. Dr. Rezan Tunçay ve Prof. Dr. Şahika Yüksel'e verilen hapis cezalarıyla ilgili açıklama yapıldı.

Basın toplantısında konuşan Gençay Gürsoy “Hukukun tedavülden kalktığı bir ortamda, bir yargı skandalı üzerine konuşuyoruz, kendi içinde çelişkili bir durum ama her şeye rağmen elimizde demokratik mücadele alanı olarak hukuki yollara başvurma ve mücadeleyi sürdürmek zorundayız” dedi. “Yeni bir rejim inşasının tamamlanmakta olduğunu yaşıyoruz. Bu dava bunun örneklerinden biri” diyen Gürsoy, “Bugün birlerce akademisyenin üniversitelerden uzaklaştırıldığı, bunun sonucu olarak iyi yetişmiş binlerce genç öğretim üyesinin beyin göçüyle ülkeyi terk ettiği bir dönem yaşıyoruz. Bunun çok ağır bir bedel olduğunu savunmalarda anlatmaya çalıştık” diye belirtti.

Gürsoy savunmasında kullandığı “Savaş bir halk sağılığı sorudur şiarına sadakatle bağlı bir hekim olarak hangi tarafta olursa olsun en çok yoksul ailelerin çocuklarının ölüp gitmesi karşısında vicdanen sessiz kalamayışımdır” sözlerini hatırlatırken bu ifadeler doğrultusunda cezasının yükseltildiğini söyledi.

Mahkeme tarafından cezaya mahkum edilen bir diğer isim olan Özdemir Aktan ise “Mahkemelerde oynanan tiyatro komediden daha öte tanımlanması gereken bir durum. Ben avukatlarımıza teşekkür etmek istiyorum, mükemmel savunmalar yapıyorlar. Bunun bir fikir özgürlüğünden öte bir şey olmadığını binlerce örnekle anlatmaya çalışıyorlar. Ama avukatlarımız şu duvarlara konuşsa bir tepki alma şansları biraz daha fazla sanki” şeklinde konuştu.

Ardından söz alan Şahika Yüksel de “Suç ve ceza arasında bir ilişki vardır, bir suçluluk duygusu vardır. Ben ve de bir çoğumuz bu imzayı attığımız için, başka imzaların ve eylemlerin yanında suçluluk duymuyoruz. Bu çok önemli bir şey. Suçluluğu başkaları düşünsün” diyerek imzanın arkasında olduklarını ifade etti.

HOCALARIMIZLA GURUR DUYUYORUZ

Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, basına yaptığı açıklamada “Bir insan ve bir hekim olarak insan hakları zemininde, hekimlik etiğine sadık kalarak özgür iradeleriyle bir tutum almışlardır. Dolayısıyla yaptıklarında insanlık yasalarının ve hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu koşullarda bir suç yoktur. Çatışmasızlık ve barış talebi dün olduğu gibi bugün de, yarın da ısrarla ve barışçıl yol ve yöntemlerle sürdürülecek; bu gerekçelerle suçlananların yanında her zaman dayanışma içerisinde yer alan büyük insanlık olacaktır” diye bildirdi.

Adıyaman özetle şunları ifade etti: “OHAL gerekçe gösterilerek Kanun Hükmünde Kararnamelerle bir gecede ihraç edilen yüzlerce akademisyen, OHAL kalktığı ve haklarında hiçbir somut delil konulamadığı halde görevlerine iade edilmedi. Hukuksuz ihraçlar ceza davalarına, açılan bütün davalar 'kes yapıştır' kararlarla hapis cezalarına dönüştürüldü. Ne yazık ki yapılan savunmaların, sunulan argümanların, konulan delillerin dikkate alınmadığı; imzalanmış olan bildirinin bile tartışılamadığı bir yargılama dönemi yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Ülkemiz bu hukuk anlayışını hiç hak etmiyor.

“Biliyoruz ki, gerçeklere ve hukuka bağlı adalet mekanizması toplumlara nefes aldırır, hayatı yaşanılır kılar. Aksi ise toplumu oksijensiz bırakır, çürütür. Elbette yönelimi insanca yaşamdan yana olan toplumlar bu yolda soluğunun kesilmesine izin vermez. Dayanışma ve demokratik girişimlerle insancıl yaşam yolunu açar. Bu yaklaşımla bütün demokratik kurum ve kişileri meşruiyet ihtiyacı dahi duymayan ve adaleti hiçleştiren uygulamalara karşı demokratik girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz. Türk Tabipleri Birliği’nin herkesle birlikte demokrasi ve hukuk mücadelesinin bir öznesi olacağını bir kez daha ilan ediyoruz.

“Ömürlerini kişisel çıkar ve ikbal beklentisinin çok uzağında; demokrasi, barış, özgürlük, eşitlik, toplum sağlığı ve iyi hekimlik mücadelesi ile geçiren; hekimlerin haklarının korunması ve halkın sağlık hakkına erişimindeki engellerin kaldırılması mücadelesinde sorumluluk alan hocalarımızla gurur duyduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyoruz.”