23 Eylül 2024 Pazartesi

Gülüm: İktidar şiddeti önlemek istese İstanbul Sözleşmesi'nden imzayı çekmezdi

Bazı maddeleri dün TBMM'de görüşülerek kabul edilen 4. Yargı Paketi olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna ilişkin ETHA'ya değerlendirmelerde bulunan HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, iktidarın İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının ardından gelişen tepkileri azaltmak için, şiddeti engellemeye yönelik düzenlemeler yapıyormuş gibi bir izlenim yaratmaya çalıştığına dikkat çekti. AKP-MHP iktidarı, cinsel saldırıda 'somut delil' ararken, kadınları, çocukları, LGBTİ+'ları değil, şiddet faili erkekleri koruyor.

İstanbul Sözleşmesi'nden imzanın çekilmesinin ardından gelişen tepkileri azaltmaya çalışan AKP-MHP iktidarı, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti engellemeye çalışıyormuş gibi görünen bazı yasal düzenlemelerin peşinde.

Son olarak dün bazı maddeleri geçen bugün TBMM'de görüşülmeye devam edecek olan kamuoyunda 4. Yargı Paketi olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında, cinsel saldırı faili erkekler cezasızlıkla ödüllendirilmek isteniyor.

'YASA DÜZENLEMESİ FAİLLERİ KORUYOR'
Yasa düzenlemesini ETHA'ya değerlendiren HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, kadınlara ve çocuklara yönelik cinsel saldırı suçlarında somut delil aranmasına tepki gösterdi. Bu düzenlemeye başından beri itiraz ettiklerini dile getiren Gülüm, "Yasal düzenlemeyi, 'kadına yönelik suçlarda, şiddeti önlenmek için getiriyoruz' diyorlar, ancak getirdikleri maddeler, kadına yönelik şiddeti engellemeyecektir. Tamamen göstermelik düzenlemeler" değerlendirmesinde bulundu.

Düzenlemelerin kadın ve çocukları korumaya yönelikmiş gibi yansıtıldığına işaret eden Gülüm, yasa düzenlemesinin gerçekte kadınları, LGBTİ+'ları ve çocukları değil failleri koruduğunu kaydetti.

'ŞİDDETİ ÖNLEMEK İSTESELER İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN ÇIKMAZLARDI'
İktidarın kadınlara, çocuklara, LGBTİ+'lara yönelik şiddeti, cinsel saldırıları engellemek gibi bir niyeti olmadığını vurgulayan Gülüm, "Böyle bir niyetleri olsa İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmazdı" dedi. Gülüm, yapılan düzenlemelerin İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasına yönelik tepkileri azaltma amacı taşıdığını kaydetti.

Dün TBMM'den geçen yasanın 13. maddesinde yer alan katalog suçlarda somut delil aranması düzenlemesini değerlendiren Gülüm, kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+'lara yönelik şiddet, cinsel saldırı suçlarında somut delil aranamayacağına işaret etti.

'KADINLAR, ÇOCUKLAR, LGBTİ+'LARIN BEYANLARI ESAS ALINMALI'
Kadınlar, LGBTİ+'lar ve çocukların beyanlarının esas alınması gerektiğini söyleyen Gülüm, özellikle cinsel saldırı suçlarında, kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+'ların bunları hızla dile getiremediğini, erkek yargı sisteminin psikolojik raporları ve kadın, çocuk ve LGBTİ+'ların beyanlarını esas almadığını hatırlattı.

Gülüm şunları söyledi: "Kadının, çocukların beyanın esas alınmadığı bir hukuk sisteminde mahkemeler somut delil yok diyerek failleri serbest bırakabilecek. Cinsel saldırı suçlarında kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+'lar olayın hemen ardından gündemleştiremiyor. Erkek yargı sisteminin de psikolojik raporları, kadın beyanını esas almayarak, delil yok diyerek tecavüzcüleri, istismarcıları serbest bırakacağı gerçek.

"Bu tür suçlarda 'somut delil aranması uygulanmaz' denilerek istisna tutulması gerekiyordu. Aynı zamanda 'kadın ve çocuk beyanı esas alınır' ifadesi eklenmesi gerekiyordu. Ancak bu da yapılmadı."

'TÜM KADINLAR VE LGBTİ+'LARA YÖNELİK ŞİDDET KAPSAMA ALINMALI'
Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 6. maddesiyle 'kasten öldürme suçunun nitelikli hali olan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılan eşini öldürmeye boşanmış eşi öldürme" de eklendi. 6. maddeye ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, bu düzenlemenin yetersiz olduğuna işaret etti.

Kadınların sadece kadın kimliğinden dolayı erkeğin ve erkek devletin şiddetine maruz kaldığına dikkat çeken Gülüm, kadınlar ve LGBTİ+'lara yönelik şiddet ve cinsel saldırıların genel yasal düzenlemeler içerisinde ele alınmaması gerektiğine işaret etti. Gülüm, kadınlar ve LGBTİ+'lara yönelik suçların erkek egemenliği ve heteroseksizmden kaynaklı ayrı bir yasa olarak ele alınması gerektiğini belirterek, "Kadınlara yönelik ayrımcılık, homofobi, transfobiyi görmeyen bir yaklaşımla ele alınıyor" eleştirisinde bulundu.

'ÖZSAVUNMASINI UYGULAYAN KADINLARA AĞIR CEZALAR VERİLECEK'
Kadınlara ve LGBTİ+'lara erkek şiddetinde erkek yargının ceza indirimleri uyguladığını hatırlatan Züleyha Gülüm, aynı durumun kadınlar için geçerli olmadığını söyledi. Yeni yapılan düzenlemeyle, yaşamlarını korumak için özsavunma uygulayan kadınlara meşru müdafaa, haksız tahrik indirimleri uygulanmadığını belirten Gülüm, erkekler az ceza alırken, kadınlara haksız yere ağır cezalar verildiğine dikkat çekti. Yeni yasal düzenlemenin, ölmemek için özsavunmasını uygulayan 'boşanmış' kadınlara ağır cezalar verilmesine neden olacağını kaydetti.

'EV HAPSİ MEŞRULAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR'
4. Yargı Paketi olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun TBMM'de bugün görüşmelerine devam edilecek. Bugün görüşülecek yasa maddeleri arasında ev hapsi ve adli kontrol hükümlerine ilişkin düzenlemeler yer alıyor.

HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, şiddet faili erkeklere uygulanacak denilerek yürürlüğe giren ev hapsi düzenlemesinin muhalif kesimlere uygulandığına dikkat çekti. "Ev hapsi uygulamasının yarı oranında infazdan düşülmesi" düzenlemesinin olumlu gibi gösterilerek, ev hapsi kararlarının meşrulaştırılmaya çalışıldığına işaret etti.

'EV HAPSİ, ADLİ KONTROL KARARLARIYLA İNSANLAR BASKI ALTINA ALINMAYA ÇALIŞILIYOR'
Gülüm, şiddet faili erkeklerden çok muhalif kesimlere uygulanan ev hapsi kararlarının, çoğu zaman gözaltı, tutuklama, dava açılmasını gerektirmeyen durumlarda verildiğini hatırlattı, "İnsanlar ev hapsi, adli kontrol hükümleriyle dışarıda da baskı altına almaya çalışıyor. İmza, yurt dışı yasağı olmayan muhalif kimse kalmadı" diye dikkat çekti.

Ev hapsi kararlarının tutuklamanın başka bir şekli olduğunu kaydeden Gülüm, tutukluluğa ilişkin inceleme ayda bir yapılırken, yeni yasa düzenlemesiyle ev hapsi kararlarının 3 ayda bir inceleneceği bilgisini verdi. Gülüm, bu durumun hukuka aykırı olduğuna işaret etti.

Gülüm, bir diğer olumsuz düzenlemenin adli kontrol süresinin uzun tutulması olduğunu belirterek, neredeyse birçok muhalife uygulanan yurt dışına çıkış yasağı, imza uygulaması gibi adli kontrol hükümlerinin 4 yıl gibi uzun bir süre uygulanabileceğini söyledi.