1 Ekim 2024 Salı

Grup Vardiya'nın 'Israrla' yürüyüşünün öyküsü

Grup Vardiya 5 yıl aradan sonra "Israrla" albümünü 1 Mayıs'ın öngününde çıkardı. Albüme söz ve besteleri, sesleri ve enstrümanlarıyla katkı sunan İnan Söker ve Ülker Sari ETHA'ya konuştu. Albümün ve bestelerin oluşturuluş süreci, bestelerin anlamı, önümüzdeki süreçteki çalışmaları ve albümün tanıtım çalışmalarına dair yaptığımız sohbeti sizlerle paylaşıyoruz...

Bilim Eğitim Estetik Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı (BEKSAV) bünyesinde 1997'de çalışmalarına başlayan Grup Vardiya, ardılı olduğu Yenigün Müzik Topluluğu'ndan aldığı güçle bugünlere kadar yürüyüşünü sürdürdü. Pandemi, polis baskınları nedeniyle geciken albümlerini 5 yıl aradan sonra çıkaran Grup Vardiya "Israrla" diyerek, devrimci sanattaki ısrarlı yürüyüşlerinin yanı sıra katliamlara, saldırılara rağmen süren mücadeleye işaret etti.

Söz ve müziklerinin yanı sıra sesleri ve enstrümanlarıyla albüme önemli katkı sunan Grup Vardiya'nın elemanları İnan Söker ve Ülker Sari ile "Israrla" albümünü konuştuk.

ISRARLA, UMUT DİMDİK AYAKTA'NIN DEVAMI NİTELİĞİNDE
İnan Söker:
5 yıl önce biz üç şarkıdan oluşan maksi single yayınlamıştık. "Umut Dimdik Ayakta" adlı şarkı içerisinde bulunuyordu. Güncel politik sürece bir mesaj olması amacıyla umut dimdik ayakta demiştik. O dönemde filiz kıran fırtınalara inat umudun dimdik ayakta olduğu haykırmıştık. Aslında "Israrla" albümümüz "Umut Dimdik Ayakta"nın devamı niteliğinde. İçerisindeki şarkılarda bu eksende beslenmiş, söylenmiş ezgiler. "Israrla"daki vurgumuz yine bu filiz kıran fırtınalarının devam ettiği, mücadelenin kalbinin attığı her yerde bedellerin ödendiği bir süreçti. Bu süreç içerisinde bulunduğumuz yerden, ürettiğimiz sanattan doğru bir ısrar vurgusu yapmak istedik. Albümün içeriğine baktığımızda yürüme teması öne çıkıyor. Israrla bir yürüyüş, ısrarla bir mücadeleyi içerisinde barındırıyor bu albüm. Fırtına içerisinde kaybettiklerinin hikayelerini anlatan bir albüm oldu.

POLİS ALBÜM KAYITLARIMIZA EL KOYDU
Bu süreç içerisinde tabi çeşitli sıkıntılarda yaşadık. Pandemi süreci albümün geç çıkmasına neden oldu. Bir diğer kısmı; içerisinde faaliyet yürüttüğümüz BEKSAV'ın polis tarafından basılması ve kayıtlarımızın bir kısmına el konulmasıydı. Bu süreci baştan örme zorunluluğuyla karşılaştık.

Albüm içerisindeki eserler mücadelenin kalbinin attığı yerlerden geldi, oraları anlattı. "Dönsün Zulmün Çarkları" yıllardır hapishanelerde söylenen, orada bestelenip bize ulaşmış, bizim de birçok konserde söylediğimiz bir marştı. Bu marş bir mücadele çağrısıydı. Biz bu çağrıyı temel aldık. Albümün ana teması, çıkış parçası "Dönsün Zulmün Çarkları" oldu. Mücadelenin kalbinin attığı önemli yerlerden bir tanesi hapishaneler. Ya görüş kabinin bir tarafında ya da diğer tarafında olmuşuzdur. Özgür tutsak Birgül Mızrak, Şafak Tamer'in şiirini besteleyip hapishanede bir telefon görüşünde kaydedip bize ulaştırdı. Biz bu eserin düzenlemesini yapıp albüme aldık.

"İşçi Çağrısı" direniş alanlarından gelen bir şarkıydı. İşçi baharının, direnişlerinin yoğun yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Bu büyüyen işçi dalgasına biz de "İşçi Çağrısı"yla halayımızla katılmak istedik.

HEFT ROJ TAYBET ANA'NIN 7 GÜN YERDE UZANIŞINI ANLATIYOR
Ülker Sari: Albüm 6 parçadan oluşuyor. Aslında çok daha fazla beste yapmıştık. Biraz süzelim dedik. Bundan sonraki yapabileceğimiz albüm çalışmalarına altyapı ayıralım diye. Türkçe, Kürtçe, Zazaca dillerinde... Daha fazla dilde yapmak isterdik, daha sonraki albüm çalışmalarımızda buna alan açacağız. Benim bestelediğim, İnan'ın bestelediği, Vardiya'nın mutfağında olgunlaşan parçalar söz konusu. Heft Roj Kürtçe bir eser. Taybet anayla alakalı bir eser. Hendek savaşları ve o süreçte katledilen bir sürü insan, hepimizin tanıklık ettiği 7 günlük bir travma söz konusuydu. Biz bunu pandemiden önce bestelemiştik ama pandeminin araya girmesi ve İnan'ın bahsettiği süreçlerden kaynaklı albüme kaldı. "Heft Roj" yani 7 gün eserinde Taybet Ana'nın 7 günlük yerde uzanışını kendi dilinden ifade etmesi, diğer bölümlerde ona tanık olan çocukları ve yakınlarının ona söylemek istedikler üzerinden oluştu. "Vengê To" eseri Zazaca. Yine yitirdiklerimizle alakalı. Bizim bu katliamları anlatmamız gerekiyordu. Tıpkı Pir Sultan'ın maruz kaldığı iktidar ilişkisini bestelerinde izah edip, tarih okumasına dönüştürmesi gibi. "Vengê To" da öyle. Yitirdiğimiz birçok arkadaşımız, yoldaşımız oldu. Ve bunlara dair anılar hafızamızda. Bu anılarla alakalı bestelediğim bir eser. Dersim'de yaşanan kayıplarla ilgili bir eser.

'GÖRÜŞ YERİ' BESTESİYLE TECRİDİ DELDİK
"Görüş Yeri" Birgül Mızrak bestesi, Şafak Tamer şiiri. Bizim için şuradan kıymetli. Hapishanelerde insanlar çok ağır tecrit altında yaşıyor. Ve dışarıya sözlerini taşıyabilmeleri çok önemli. Evet çok büyük duvarlar var ama bir de özgürlük anlayışları var ve bu özgürlük anlayışını dışarı çıkarabiliyorlar. Şafak Tamer şiiri tam anlamıyla bununla örtüşen bir yerde duruyor. Tecridin delinmiş olması gibi bir durum söz konusu. Başka hapishanelerden gelen besteler var. O bestelerle de dinleyicilerimizi buluşturmayı hedefliyoruz. Hapishaneleri daha çok işlemeyi planlıyoruz. Çünkü sözlerini dışarı çok az taşıyabiliyorlar. Biz de elimizden geldikçe buna destek vermeye, dahil olmaya, örgütlemeye çalışacağız.

"Yürüyene" bestesinin söz müziği İnan'a ait. Emre Genç'in de katkıları oldu bestede.

'YÜRÜYENE' HELİN VE İBRAHİM İÇİN BESTELENDİ
İnan Söker: Helin ve İbrahim için yazdık "Yürüyene" bestesini. Özellikle müziği Grup Yorum'dan esinlenerek gelmişti. Helin'in kaybından sonra bestelediğimiz bir eserdi. İsmini çok düşündük. Kayıplarımızda olsa, mücadelede yitirdiklerimizde olsa, bir biçimiyle yürüyen devrimcileri anlatmak, yürüyen devrimcilere bu ezgiyle güç katmaktı derdimiz. Bünyesinde faaliyet yürüttüğümüz BEKSAV'ın "Toplum için sanat, insanlık için bilim, özgürlük için politika" şiarını benimseyerek son albümümüzde bu sloganı somutlaştırmış olduk.

'GRUP YORUM VARDİYA'YDI, MUNZUR'DU, UMUDA EZGİ'YDİ
Ülker Sari: Grup Yorum üyelerinin açlık grevi sürecinin içinde olduk. O sürece dair birçok beste yaptık. Grup Yorum'a yapılan operasyon aslında bütün sol, protest müzik gruplarına yapılan bir operasyondu. Totalde de söz söyleme potansiyeli taşıyan herkese yapılmıştı. Dolayısıyla orada Grup Yorum Vardiya'ydı, Grup Munzur'du, Umuda Ezgi'ydi. Dolayısıyla biz o süreci mümkün oldukça daha çok anlatmak için çabaladık. Ama ne yazık ki bazı talihsizlikler sonucu İnan'ın bestelediği parçayı sadece taşıyabildik. Başka besteler de söz konusu ki muhtemelen onları da tekli şekilde dinleyicilerimizle buluşturabiliriz.

DAYANIŞMA SORUNUNU KIRMAK İSTİYORUZ
Yanı sıra önemsediğimiz bir detay var. Genelde sol protest gruplarında bir dayanışma problemi seziyoruz. Bunu kırmak istiyoruz. Grup Yorum biziz, Munzur'da biziz, tersinden onlar da Vardiya diyebilmeliyiz. Bizim diğer sol gruplarla kurduğumuz siyasal anlamdaki ortaklaşmanın müzikal olarak da ortaklaşmasına ihtiyaç var. Çünkü öyle bir konjonktürden geçiyoruz ki dağınık bir şekilde müzikler yapan ekipler var biraraya geldiklerinde müthiş bir enerji oluşması söz konusu. Vardiya bu durumu değiştirme çabası içerisinde. Ve biz bunu kırdık. Kendi çalışmalarımızı her alanda üretebilecek bir pozisyondayız. Ve bunu daha da güçlendirmek için diğer gruplarla ortaklaşabileceğimiz zeminleri kovalayacağız. Onların her bir kaybı bizim kaybımızdır, onların her bir başarısı da bizim başarımızdır. Bunu korumak için elimizden geldiğinde çabalayacağız.

İnan Söker: Aslında diğer gruplarla birlikte üretme noktasında bu albüm de biraz vesile oldu. MKM sanatçısı ve Grup Munzur'dan arkadaşlarımızın koromuza katkıları oldu, sesleriyle güç verdiler. Öncesinde de pandemi sürecinde Gün Gelir isimli bir ezgi yapmıştık. Birçok sanatçı dostumuz bu ezgiyi seslendirirken sesimize ses katmışlardı. Pandemi sürecinde özellikle müzisyen intiharlarını anlatmak istemiştik Gün Gelir eseriyle. Bu ortaklaşmayı, birlikte dayanışarak üretmeyi büyüteceğiz, bu yönde bir bakış açımız var oradan yürümeye çalışacağız.

2 HAZİRAN'DA İSTANBUL MODA SAHNE'YE ÇAĞRI
Önümüzdeki süreçte albümün tanıtım süreci başlayacak. 2 Haziran'da Kadıköy Moda Sahnesi'nde albüm tanıtım konserimiz olacak. İlerleyen süreçte de Türkiye ve Kürdistan coğrafyasının çeşitli kentlerinde bir dizi konser yapmak gibi bir fikrimiz var.

Ülker Sari: Konser şu açıdan önemli. Protest müzik yapan gruplar ya da sanatçıların birçok çalışması engelleniyor. Protest müzik yapan sanatçıların sözünü kitleyle buluşturamamasının bir sonucu olarak marjinalleştirildiği bir durum söz konusu. Bunun kırılabilmesi için daha fazla halkla temas etmek gerekiyor. Biz işçi sahalarına, direnişlere, festivallere, organizasyonlara mümkün oldukça dahil olmaya çalışıyoruz. Moda Sahnesi'nde böylesi bir organizasyona girişmemiz bir ablukayı kırmak aynı zamanda. 2 Haziran'da Moda Sahnesi'nde yapacağımız etkinlik kıymetli bir yerde duruyor. Sahiplenmek, destek olmak gerekiyor. Dinleyicilerimizden bu süreçte destek olmalarını bekliyoruz.

İnan Söker: Moda Sahnesi son süreçte kabarık elektrik faturalarından dolayı "ödeyemiyoruz" diyerek bir direniş içerisinde bulundu. Biz aynı zamanda bu direnişi de sahiplendik. Bu direnişin bir parçası olmak için de özellikle Moda Sahnesi'nde olmak istedik. Tüm dostlarımızı, dinleyicilerimizi 2 Haziran'da bizi yalnız bırakmamaya, birlikte şarkılarımızı söylemeye çağırıyoruz.

SURUÇ İÇİN ALBÜM HAZIRLIĞIMIZ VAR
Şöyle bir fikrimiz var: Eğer yetiştirebilirsek, Suruç için geçen sene ve önceki sene gelen besteler var elimizde. Bu bestelerin içerisinden seçip 20 Temmuz'a yetiştirecek şekilde bir Suruç albümü yapmak istiyoruz.

MÜCADELENİN PROVASINI YAPIYORUZ
Vardiya aslında köklü bir tarihi olan müzik grubu. Yenigün Müzik Topluluğu'nun devamı olarak kurulan, bu zamana kadar albümler yapan, konserlerde, direniş alanlarında kendisini ifade eden, sanatta da taraf olan, bu taraf oluşunu, şarkılarıyla ezgileriyle dillendiren bir grup. Aynı zamanda bir okul. Dinleyicilerimizde çok karşılaşmıştır. Vardiya'da isimler değişir ama bir fikir bir biçimiyle yürür. Bu coğrafyada yaşanan gerçeği görüp anlatan, mücadele eden, ısrarla yürümek isteyen bir müzik grubu. Son albümümüzde "Israrla" diyerek yaptığımız çağrı sadece bizi dinleyenlere değil kendimize de yaptığımız bir çağrı aynı zamanda. Biz de bu çağrı ekseninde bir araya geliyoruz.

Bizi dinleyicilerimiz miting alanlarında ya da çeşitli konserlerde, festivallerde görüyorlar. Şu an içinde çekim yaptığımız BEKSAV bünyesinde faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Rutin bir şekilde provalarımızı, pilot kayıtlarımızı, stüdyo kayıtlarımızı alıyoruz. Bu çalışmalarımız dinleyicilerimizle buluşmak, onlara daha iyi bir müzik sunabilmek ve aynı zamanda onlarla birlikte yürüyebilmenin provaları. Mücadelenin provasını aslında biz de bu şekilde yapıyoruz burada.