26 Kasım 2024 Salı

'Gökçe Kurban'ın cenazesine yapılan işkenceyi gizleyemezsiniz'

Dersim'de ölümsüzleşen TİKKO gerillaları Gökçe Kurban ve Ali Kemal Yılmaz'ın cenazelerine işkence yapıldı. Gökçe Kurban'ın cenazesine yapılan işkencenin gizlenmeye çalışılmasına tepki gösteren kadın örgütleri, Otopsi raporunu saklayarak, katliamcı, kadın düşmanı gerçeğinizin üstünü örtemezsiniz" dedi.

Yeni Demokrat Kadın (YDK), Sosyalist Kadın Meclisi (SKM), Emekçi Kadınlar (EKA), Özgür Genç Kadın (ÖGK), Kadınların Kurtuluşu ve Yeni Demokrat Gençlik (YDG), "Kadınlar karanlığa uyanmasın diye güne Asmin olalım" şiarıyla gerilla cenazelerine yönelik işkenceye karşı İHD İstanbul Şubesinde basın toplantısı düzenledi.

Basın açıklamasını okuyan YDK'dan Tuba Apaydın, 1-4 Ekim 2020 tarihleri arasında Dersim'de TİKKO gerillaları Gökçe Kurban (Asmin) ve Ali Kemal Yılmaz (Özgür) hava bombardımanı ile yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Ancak cenazelerin teşhisi sırasında bambaşka bir tabloyla karşılaşıldığını ifade eden Apaydın, "İki gerillanın da kafasının kesildiği, başlarının ise 'kaybedildiği' anlaşıldı. Gökçe Kurban'ın kafasının kesilmesi, bedenine yönelik yapılan işkenceler, kadın düşmanlığının ve IŞİD çetelerinden hiçbir farkı olmayan savaş politikalarının somut göstergesi olmuştur" dedi.

GÖKÇE KURBAN'IN CENAZESİNE YAPILAN İŞKENCE GİZLENMEK İSTENİYOR
10 Ağustos 2015'te yaşamını yitiren ve çıplak bedeni teşhir edilen Ekin Wan'a yapılan işkencenin hafızalardaki yerini koruduğunu kaydeden Apaydın, "Şimdi de Gökçe Kurban'a yapılan işkence öfkemizi büyütmüştür. Gökçe, ailesi tarafından teşhis edilmesine rağmen aileye, DNA örneği dayatması yapılarak cenazesinin teslim edilme süreci de işkenceye dönüştürülmüştü. Gökçe, ailesine 2 ay boyunca teslim edilmemişti. Gökçe Kurban'ın vücudunda bombardımandan kaynaklı herhangi bir iz olmadığı, çene hizasından başının kesildiği, kasıklarında bombardımandan kaynaklanmayacak olan morluklar olduğu belirlenmişti. Fakat Gökçe Kurban'ın cenazesine yapılan işkence asker-polisin morga girip, aileyi burada da taciz ve tehdit ederek oluşturduğu baskı sonucu, ailenin ve avukatının tüm çabalarına rağmen hıçbir şekilde fotoğraf çekilmesine izin verilmemişti. Böylelikle işkencenin belgelenmesi engellenmiştir" diye konuştu.

ALİ KEMAL YILMAZ'IN CENAZESİNE İŞKENCE BELGELENDİ
Ali Kemal Yılmaz'ın cenazesine yapılan işkencenin ise belgelendiğini vurgulayan Apaydın, "Dosyaya gizlilik kararı konmuştur. Gökçe ile birlikte ölümsüzleşen Ali Kemal Yılmaz'ın raporları açıklanmış olmasına rağmen Gökçe'nin otopsi ve ön otopsi raporları ise gizlenmeye devam edilmektedir. Bütün bunlar, Gökçe'ye yapılan işkenceyi saklama, unutturma ve üstünü kapatma çabalarının olduğunu göstermektedir. Hala aile; devlet tarafından taciz edilmekte, Gökçe Kurban'ın mezarına bırakılan çiçeklere dahi saldırılmaktadır ve mezarı abluka altındadır" diye belirtti.

'GÖKÇE KURBAN'IN CENAZESİNE YAPILAN İŞTEKCE İNSANLIK SUÇUDUR'
Devletin imha, inkâr ve asimilasyon politikaları eşliğinde yürüttüğü savaş, katlettiği insanların bedenlerine yaptığı işkenceyle sürdürdüğünü ifade eden Apaydın, "Kadınlar özelinde bu işkenceler, ölü bedenlerine tecavüz, teşhir, cinsel organlarını kesme, cenazelerine yapılan cinsel işkencelerle ve diğer saldırılarla vahşi boyutlara ulaşmıştır. Başta Kürt kadınları olmak üzere hakkını arayan, mücadele yürüten kadınlar, 'savaş ganimeti' olarak görülmektedir. Dersim özelinde ve Amed, Çewlik, Colemerg gibi diğer bütün illerde; kadınlara yönelik saldırı devam eden savaşın parçası olarak şekillenmektedir. Gökçe Kurban'ın cenazesine yapılan işkence de bu saldırılardan biridir ve insanlık suçudur" ifadelerini kullandı.

'KADINLARA VAHŞİ BİR ŞEKİLDE SALDIRILIYOR'
Apaydın konuşmasını şöyle sürdürdü: "Herkesin bildiği üzere Gülistan Doku kaybedildi ve failler devletle olan bağları sayesinde hala yargılanmadı. Gülistan'ı barajda ararken Esma Kılıçaslan'ın cenazesini bulduk. Esma'nın nasıl ve kimler tarafından katledildiği, sorumluların kimler olduğu ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadı. Bir askerin izindeyken silahıyla Sakine Oğuz'u katletmesi ise 'akli dengesinin' yerinde olmadığı iddia edilerek hafifletilmeye çalışılıyor. İpek Er'e işkence yapan ve intihar etmesine neden olan Musa Orhan halen elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam ediyor. Özelde üniversiteli genç kadınlar olmak üzere bölgede yaşayan tüm kadınlar, şantajla ve tehditle cinsel ilişkiye zorlanıyor ve bütün bunlar bir savaş politikası olarak uygulanıyor. Kadınlar, en yakınındaki erkekler tarafından tecavüz edilerek, yakılarak, pencereden atılarak, parçalanarak, işkence edilerek katledilirken kadın düşmanlığı yaşamımızın normali haline getirilmeye çalışılıyor. Ataerkil düzen kadın düşmanlığını gizleyemezken savaşan, direnen, mücadele eden kadınlara düşmanlığı ise çok daha vahşi saldırılarla boyutlanıyor.

'GERÇEĞİN ÜSTÜNÜ ÖRTEMEZSİNİZ'
"Katledilen, tacize, tecavüze maruz bırakılan, erkek ve devlet şiddetine uğrayan kadınlar için yükselttiğimiz kadın dayanışmasını; Gökçe Kurban'ın ve yoldaşının cenazesine yapılan işkence karşısında da gösteriyoruz. İnsanlığa ve kadınlara karşı işlenen bu suçun üstünün kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Otopsi raporunu saklayarak, katliamcı, kadın düşmanı gerçeğinizin üstünü örtemezsiniz."