1 Ekim 2024 Salı

Gezi davasında karar pazartesi günü verilecek

Gezi ayaklanması davasının bugün görülen duruşmasından karar çıkmadı. Dava kapsamında yargılananların savunma yaptığı duruşmayı mahkeme heyeti karar vermek üzere pazartesi gününe erteledi.

Gezi ayaklanması davasının karar duruşmasında savcı ceza talepli mütalaasını tekrarladı. İstanbul Adliyesi 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma, katılımcı sayısının fazla olması nedeniyle 27'nci Ağır Ceza Mahkemesi salonuna taşındı. Ancak burada da yer olmadığı gerekçesiyle onlarca avukat, gazeteci ve kitle örgütü temsilcisi salona alınmadı. Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Emekçi yanı sıra onlarca avukat salonda hazır bulundu.

YARGITAY KARARINI HATIRLATTI
Savcının mütalaasını tekrarlamasının ardından esasa ilişkin söz alan Ali Hakan Altınay, Açık Toplum ve Anadolu Kültür hakkındaki iddiaların İstanbul 30'uncu ACM tarafından sorgulandığını, ancak hazırlanan MASAK raporuyla Gezi'ye finansman sağlandığına dair herhangi bir delil bulunmadığını hatırlattı. Savcının raporu yok saydığına işaret eden Altınay, "İddia makamı bahsi geçen tapelerin İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünce yeniden incelendiğini söylüyor. Oysa Yargıtay tapelerin delil olarak sayılamayacağına dair karar verdi" hatırlatmasında bulundu.

TEK DELİL YOK
Telefonlarını dinleten savcı ve yargıçların FETÖ üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklandığını belirten Altınay, "Ama ben yargılanıyorum. İçinde bulunduğumuz durum o kadar gerçek üstü ki. Esas hakkındaki mütalaada benim hakkımda TCK 39. maddedeki yardım suçundan ceza isteniyor. Bu maddedeki suçlamalara dair tek bir delil yok. Sadece beraatımı talep etmiyorum. Kallavi de bir özür istiyorum" dedi.

TEMELSİZ YORUMDAN İBARET
Altınay'ın ardından hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Mücella Yapıcı söz aldı. Yapıcı, savcıya tepki gösterdi, "Niyetinizi ve korkularınızı biliyor, bu beyhude çabalarınızı reddediyoruz" diye konuştu. Yapıcı, "İddia makamı çaresizce ve defalarca iddia etse de Gezi'nin içeriden veya dışarıdan bir şefi, reisi, talimat vereni, tepe örgütü, finansörü yoktur! Gezi direnişini suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürme çabası hiçbir delile, tanıklığa ya da başkaca bir somut gerçekliğe dayanmıyor. Sadece temelsiz bir yorumdan ibaret" diye, tepkisini sürdürdü.

'BENİM SÖZÜM BİTTİ'
Bunlara rağmen kendisine "Anayasal düzene karşı suçlar" bağlamında kendisine ceza istendiğini belirten Yapıcı, "Gezi Parkı eylemlerinin tasarlanmış bir komplo olduğu iddiasını öne sürmek gerçek dışıdır. Taksim Dayanışması tarafından alınan kararların hiçbiri kapalı kapılar ardında alınmadı. Gezi süresince hiçbir şekilde fon kullanılmadı. Gezi süresince tüm ihtiyaçlar imece usulü karşılandı. Bu iddianame ve esas hakkında mütalaa akla, vicdana sığmıyor, adalet barındırmıyor, bilime dayanmıyor, insan olmanın gereklerine saygı duymuyor. Söyleyecek söz bulamıyorum. Benim sözüm bitti" diye kaydetti.

'TAYYİP ERDOĞAN'IN KARARINI UYGULAMAK ZORUNDASINIZ'
Ardından Mine Özerden, Çiğdem Mater ve avukat Can Atalay savunma yaptı. Yaşananın bir yargılama değil, politik bir faaliyet olarak tanımlayan Atalay, "Siz her fırsatta Gezi'yi diline dolayan Recep Tayyip Erdoğan'ın kararını uygulamak zorundasınız. Bu mütalaa adına emperyalizm diyemeden bizi emperyalizmle işbirliği ile suçluyor. Tüm iddia tek bir telefon konuşmasına bağlı. Avukatım 'dinleyin ses kaydını' dedi. Dinlemediniz. Savcı Edip Şahiner bunu diyebilir. O AKP taşra teşkilatında bir memur. O der ama siz diyemezsiniz" şeklinde konuştu.

'KANUNA UYMAK ZORUNDASIN'
Daha önce yapılan yargılamayla savcının iddialarının çöktüğünü hatırlatan Atalay, "Meşhur deliller vardı ne oldu onlar? Ne oldu Murat Papuç'un ifadeleri. El çabukluğuyla kayıp mı ettiniz? Sanığız ama azıcık saygı. Bana saygı duymuyorsanız mesleğinize saygı duyun. Edip bey bana yanıt vermek zorunda değilsiniz ama kendinize yanıt verin. Türk Ceza Kanunu'nu muhterem ailenizin evinden getirmediniz. Bu kanuna uymak zorundasınız" dedi.

GEZİ NEDEN TEHLİKELİ?
Savcının delilden neden vazgeçtiğine dair açıklama yapmak zorunda olduğunu belirten Atalay, sözlerini şöyle devam etti: "Esas hakkındaki mütalaa çok sayıda kişi ölmüştür diyor. Kaç kişi öldü? Edip Bey, rakam söyleyin. Edip bey 'polis memuru öldü' diyor, nasıl öldüğünü neden yazmıyor. Polis AKP belediyeciliğinin çılgınlığına kurban gitti. Eğer bir gösterici buna neden olsaydı siz bunun üstünde tepinmez miydiniz? Berkin Elvan ve Medeni Yıldırım ile ilgili iddialarınızdan dolayı sizi men ederiz! Gezi direnişi neden bu kadar dehşetli tehlikelidir? Neden arka arkaya verilen beraat kararlarına karşı Fethullahçıların delilleri rafta duruyor? Acaba Gezi ülke tarihimizin en demokratik, yaratıcı, eşitlikçi ve en kapsayıcı barışçıl kitlesel hareketi olduğu için dehşetli tehlikeli olmasın?"

'ASIL SİZ TESLİM OLUN'
Hep birlikte mücadele etmeye devam edeceklerini ve hep birlikte kazanacaklarını vurgulayan Atalay, mütalaanın 'teslim olun' çağrısı içerdiğini belirterek, "Asıl siz teslim olun" dedi.

Duruşmaya verilen aranın ardından devam edildi. Tayfun Kahraman ile Yiğit Ali Emekçi'nin savunmalarının ardından Osman Kavala söz aldı. Daha önce tutukluluk halinin soyut gerekçelere dayandırdığından dolayı savunma yapmayı reddettiğini, ancak davanın karar aşamasına doğru gittiğini belirten Kavala, "Her ne kadar karara etki edeceğini düşünmesem de kamuoyuna saygı gereği açıklama yapacağım" dedi. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin dosyayı ihlal süreci için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gönderme kararının ardından davanın hızla kara bağlanmasına karar verildiğini belirten Kavala, "Gerekçesiz birleştirilen dosyalar ayrıldı. İkinci iddianamenin kullanım süresi sona erdi. İkinci iddianame benim tutuklanmam için hazırlanmıştı. Bunu yapmak için de Gezi protestolarına katılan binlerce kişi itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor" dedi.

Gezi protestolarının kamuoyunun gözü önünde gerçekleştiğini, o dönem bu protestoların bir darbe girişimi olduğuna yönelik bir komplo teorisi ortaya atıldığını ancak tutmadığını ifade eden Kavala, "Hükümet de bu komployu benimsemedi. Yoksa Başbakan kendisini devirmek isteyenlerle görüşür müydü? Keza George Soros 2015'de Türkiye'ye geldiğinde hükümet yetkilileri ile görüşmüştü" bilgisini paylaştı.

DELİL ORTAYA KONULMADI
Kavala, "Gezi'nin dışarıdan yönetildi" iddialarına delil gösterilmediğini söyledi. Kendisi hakkında 80 protesto eylemini yönlendirdiğine dair iddia olduğunu, bunun akla uygun olmadığını dile getiren Kavala, sözlerine şöyle devam etti: "Sadece poğaça ve eczaneden alınmış maskelerle gittiğim Gezi'nin maddi ihtiyaçlarını karşıladığım iddiası saçmalıktır. Protestoculara akıl hocalığı yaptığım iddia ediliyor. 30 yıl sivil toplum kuruluşlarında çalışmış biri olarak görüşlerimi kamuoyuyla, siyasetçilerle paylaşırım. İddianamede de belirtildiği gibi hükümet yetkilileriyle de toplantılara katıldım. Suç eylemine destek vermemle ilgili bir delil ortaya konamamıştır."

Gezi ile ilgili hiçbir faaliyetini gizli yapmadığını, Taksim yayalaştırma projesine açık bir şekilde karşı çıktığını belirten Kavala, "Evime yakınlığı nedeniyle eylemleri gördüm. Parka bir masa götürdüm. Fidan ekme eylemine bizzat katıldım. Gezi Parkı üstünde birkaç ağacın bulunduğu boş bir arsa değildir. Milyonlarca İstanbullunun yararlandığı, kamu için büyük öneme sahip bir alandır. Bu parkın tahribinin engellenmesi, yapılaştırmanın durdurması, parkın park olarak kalması kamu yararına olmuştur" diye kaydetti.

Yaklaşık 5 yıldır cezaevinde olduğuna dikkat çeken Kavala, "Benim için telafisi mümkün olmayan bir kayıptır. Bana teselli sağlayacak yegane şey yaşadıklarımın yargıdaki vahim sorunların daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunması ihtimalidir" diyerek, sözlerini tamamlandı.

'ESERİN SAHİBİ CEZAEVİNDE'
Kavala'nın sözlerini tamamlanması üzerine Yiğit Aksakoğlu'nun avukatı Aslı Kazan söz aldı. Kazan, dosyanın açılmasına neden olan emniyet müdürü Nazmi Ardıç'ın şu anda cezaevinde olduğuna dikkat çekti. "Eserin sahibi cezaevinde. Yalnız, bu kıymetli eser hala sergilenmektedir. Biz delilleri yanımızda getiriyoruz, siz delillerin değerlendirilmesi için olumlu bir karar vermiyorsunuz. Üretilmiş delillerle ilgili kanıtlarımızın değerlendirilmesiyle ilgili ret kararı verirseniz bunun adı yargılama olmaz. Beraat istiyoruz" şeklinde konuştu.

Avukatların savunmalarıyla devam eden duruşmada mahkeme heyeti, birçok avukatın savunma yapmadığını söyleyerek duruşmayı 25 Nisan pazartesi gününe erteledi.

'HEYETİN SAVUNMALARI DİNLEMEYE TAHAMMÜLÜ YOK'
Duruşmanın ardından adliyenin C Kapısı önünde dava avukatları açıklama yaptı. Dava avukatlarından Evren İşler, "Bu dosya ihtiyaç duyuldukça yeniden yeniden açılan, canlandırılan ve savcının kıymetlendirme bahanelerine sığınarak diriltmeye çalıştığı bir dosyadır. Mahkeme heyetinin savunmaları dinlemeye dahi tahammülü yok. Bununla mahkemenin gerçekle ne kadar bağını kopardığını görüyoruz. Biz ne dersek diyelim umurunda değil izlenimini verdi" dedi.

İşler, "Gezi'deki umuttan vazgeçmeyenler olarak, buradayız. Çoğuz ve burada olanlarla sınırlı değiliz. Gezi'yi savunmaya kaldığımız yerden devam edeceğiz" diye kaydetti.