23 Kasım 2024 Cumartesi

'Gazetecilik bizim için kutsaldır, hayatımızdan daha değerlidir'

Stêrk TV ve Medya Haber TV emekçileri gerçekleşen polis baskınlarına ve Türkiye'de Kürt basın emekçilerinin gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Belçika ve Türkiye arasındaki kirli pazarlıklar sonucu Kürt medya kurumlarının basıldığı kaydedilen açıklamada, Belçika hükümetinin bu pazarlıkları açıklamak zorunda olduğu da belirtildi. Türkiye'de Kürt basın emekçilerinin tüm  saldırılara rağmen hala var olduğu kaydedilen açıklamada, "Yıllarca denediler ama özgür basını susturamadılar" denildi. 

Belçika'nın Denderleeuw kentinde stüdyoları bulunan Kürt televizyon kanalları polisin baskınına maruz kaldı. Baskın sırasında herhangi bir gerekçe sunulmazken, televizyon emekçilerinin gece boyu binaya yaklaşmasına izin verilmedi. Ancak De Standart gazetesinin federal savcılığa dayandırarak yaptığı haberinde baskının Fransa'nın talebi üzerine gerçekleştirildiğini yazdı. 

Stêrk TV ve Medya Haber TV önünde basın açıklamaları yapıldı. Sterk TV adına Ramazan Ölçen, Medya Haber adına Heval Aslan açıklamayı okudu. Açıklamayı Kürtçe'nin Soranî lehçesinde ise medya emekçisi Hindirîn Hewramî okudu. Belçika polisinin Denderleeuw kentinde bulunan Sterk N.V, Roj N.V. ve Hivron N.V şirketlerinin faaliyet gösterdiği binaların basıldığı hatırlatıldı. Kimsenin binada olmadığı esnada ofislerin kapıları kırılarak korsanvari bir şekilde içeri girildiği, bilgisayarlar başta olmak üzere yayın araç ve gerekçelerinin, materyallerin tahrip edildiği kaydedilen açıklamada, aynı saatlerde Türkiye'de de Kürt gazetecilerin gözaltına alındığına dikkat çekildi. Kürt Gazeteciler Günü'nün 126. yılında gerçekleşen saldırıların manidar olduğu belirtildi.

'YILLARCA DENEDİLER AMA ÖZGÜR BASINI SUSTURAMADILAR'
Belçika polisinin Mart 2010 tarihinde de aynı stüdyolara baskın düzenlediği ve bu baskın esnasında da tüm bilgisayar ve hard disklere el koyduğu hatırlatılan açıklamada, "Yapılan inceleme ve açılan davalar sonuçsuz kalmış ve şirketlerimiz herhangi bir yaptırıma tabii tutulmamıştır. Ayrıca ismi geçen şirketler Belçika yasalarına göre faaliyetlerini göstermiş, birer ticari kuruluş olarak şimdiye kadar herhangi bir kanuni yaptırımla karşılaşmamışlardır. Öncelikle belirtmek istiyoruz ki; bu saldırı özgür Kürt medyasına ve Kürt halkının haber alma özgürlüğüne yapılmıştır. Türk devleti ve uluslararası müttefikleri, Kürt medyasına şimdiye kadar yüzlerce saldırı yapmış ancak sonuç alamamışlardır. Çünkü bizler, yani özgür basın emekçileri, her koşulda ve her türlü baskıya rağmen mesleğimizi icra etmeye devam ettik ve edeceğiz. Şunu herkes bilmeli ki, bu tür korsan baskınlar, tutuklamalar, engellemeler bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Türk devleti bunu yıllarca denedi, onlarca meslektaşımızı katletti ama yine de özgür basını durduramadı" dedi. 

"Bu saldırının faşist Erdoğan rejimiyle girişilen kirli ilişkiler sonucu gerçekleştiğine şüphemiz yoktur" denilen açıklamada, Belçika'nın Erdoğan ile kirli ilişkilerini Kürtlere, Belçika ve dünya kamuoyuna izah etmek zorunda olduğu kaydedildi. Açıklamada, "Şunu da belirtmek istiyoruz ki, polisin avukat ve şirket yetkililerimiz olmadan baskın düzenlemesini bir komplo olarak görmekteyiz. Polisin hukuki tutanak olmadan ofislerimizde yaptığı 'aramalar' bizim nazarımızda suçtur, hukukun ihlalidir. Bizler; özgür basın emekçileri olarak bu tür saldırıların herhangi bir hukuki durumla izah edilmeyeceğini biliyoruz. Ancak hukuki haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. Avukatlarımız bu korsan saldırıya karşı derhal girişimlere başlayacaklardır" denildi.

'BURADAYIZ, SUSTURAMAYACAKLAR'
Açıklama şöyle devam etti: "Diğer yandan, bizler yani Kürt medyasının emekçileri, halkımızın sesi soluğu olmaya devam edeceğiz. Hiçbir güç bu sesi susturamayacaktır. Halkımız, dostlarımız ve bizi susturmaya yeltenen faşist odaklara şu mesajı veriyoruz; biz buradayız. Biz halkımıza haber vermeyi, dilimizi ve kültürümüzü yaygınlaştırmaktan kendimizi sorumlu görüyoruz. Bu görev bizim için kutsaldır ve hayatımızdan da daha değerlidir. Her türlü baskıya karşı kalemimiz yazacak, kameramız hakikatleri çekmeye devam edecek. Kürdistan gazetecileri Türk devletinin köy, orman, yakmalarını, çocukları kadınları katletmelerini, onları helikopter atmalarını, haberleştirdi. Yine DAİŞ'in vahşetini dünyaya duyuran, bu vahşeti duyurmak için yaşamını yitirenler özgür basının fedai emekçileriydi. Dünya bunu biliyor. Bizler iyiliğin, doğruluğun ve gerçeğin peşinde olmaya devam edeceğiz."