23 Eylül 2024 Pazartesi

Gazetecilere hapis cezasıyla gözdağı veriliyor

Gazetecilere yönelik saldırıları raporlaştıran Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR), Türkiye'de gözaltı ve tutuklama saldırılarının gazetecilere sıkça uygulandığı kaydedildi.

Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR), protestoları takip ederken polisin saldırısına uğrayan, siyasetçiler ve kamu yetkililerinin hakaretine maruz kalan, yaptıkları haberler nedeniyle yargının baskısına uğrayan gazetecilere ilişkin rapor yayımladı. Ocak yayından Haziran 2023'e kadar Avrupa Birliği üye devletler ve aday ülkelerde 844 kişi ve medya kuruluşunu ilgilendiren 575 medya ve basın özgürlüğü ihlalini kaydettiği belirtilen raporda, bunların 307'sinin AB üye devletlerinde, 268'inin aday ülkelerde meydana geldiği de ifade edildi.

BASKI ARACI OLARAK HAPİS CEZALARI UYGULANDI
Türkiye'de medya özgürlüğüne yönelik geniş çaplı baskılar ve bağımsız medyaya yönelik sistematik baskıların, yıkıcı şubat depremlerinin ardından ve mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri öncesinde de devam ettiğine dikkat çekilen raporda, "Raporlama dönemi içinde, MFRR ülkede rekor sayıda basın ve medya özgürlüğü ihlalini belgelemiştir - 172 kişi veya medya kuruluşunu içeren 136 vaka raporlanmıştır. Baskı aracı olarak keyfi tutuklamalar ve hapis cezaları Kaydedilen vakaların neredeyse yarısını (yüzde 44,9) oluşturan hukuki vakalar, Türkiye'de medya özgürlüğüne yönelik en yaygın tehdit olmaya devam etti. Gazetecileri sindirmek ve eleştirel ve bağımsız haberciliği susturmak için keyfi tutuklamalar, suç isnatları ve mahkumiyetler sürekli olarak kullanıldı. Terörizm, 'kamu görevlilerine hakaret', 'cumhurbaşkanına hakaret' ve 'halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek' suçlamaları gazetecilere yönelik uydurma suçlamalarda sıklıkla kullanıldı" denildi.

DEZENFORMASYON YASASI KAPSAMINDA SALDIRILAR
Türkiye'nin dünyada gazetecileri en çok hapse atan ülkelerden biri olmaya devam ettiği kaydedilen raporun yayımlandığı tarihte 21 gazeteci tutsaktı. Rapor şöyle devam etti: "Gazeteci Sinan Aygül, 2022 yılının sonlarında Meclis tarafından kabul edilen yeni 'dezenformasyon yasası' kapsamında ceza alan ilk gazeteci oldu. Depremlerin ardından çok sayıda gazeteci afet bölgelerinde haber yaparken gözaltına alındı ve devletin depremlere müdahalesini eleştiren çok sayıda gazeteci dezenformasyon yasası kapsamında 'yalan haber yaymak' suçlamasıyla tutuklandı.

"Nisan ayında, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen terörle mücadele soruşturmaları kapsamında 21 ilde aralarında gazeteciler, avukatlar, hak savunucuları, siyasi aktivistler ve sanatçıların da bulunduğu 126 kişinin ev ve işyerlerine düzenlenen eş zamanlı şafak baskınlarında en az 10 Kürt gazeteci gözaltına alındı. Baskınlar, Türkiye'de 14 Mayıs'ta yapılan meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde gerçekleşmiş olup, başta Kürt gazeteciler olmak üzere, kamu yararını ilgilendiren konularda haber yapan gazetecilere yönelik sistematik taciz ve gözdağının bir diğer adımını temsil etmektedir.

GAZETECİLER SIK SIK FİZİKSEL SALDIRIYA UĞRUYOR
"Aralarında yabancı muhabirlerin de bulunduğu gazetecilerin Türkiye'ye girişleri birçok kez engellenmiş veya ülkeden ayrılmaya çalışırken gözaltına alınmışlardır. Depremleri ve seçimleri takip eden gazeteciler fiziksel şiddete maruz kaldı Türkiye'eki gazeteciler, seçimleri ve depremin vurduğu bölgeleri takip ederken bilhassa özel şahıslar tarafından sık sık fiziksel şiddete maruz kalmıştır. Kamu görevlileri ve onların güvenlik görevlileri de gazetecilere yönelik birçok fiziksel saldırının arkasında yer aldı.

"Şubat ayında Halk TV muhabiri Ferit Demir, Malatya'nın Battalgazi ilçesindeki deprem bölgesinde arama-kurtarma çalışmalarını takip ederken bir terörle mücadele polisi tarafından fiziksel şiddete maruz kaldı. Gazeteci Rabia Çetin Adıyaman'da köy korucularının saldırısına uğradı. Kalabalığa gazeteci olduğunu söyledikten sonra linç girişimiyle karşı karşıya kalan Çetin, bir grup depremzedenin yardımıyla olaydan kıl payı kurtuldu. Bir başka olayda ise Tele1 muhabiri Hazal Güven ve kameraman Umutcan Yitük, Hatay'daki deprem bölgesinde haber yaparken silahlı yağmacıların elinden zor kurtuldu. Ayrıca, İstanbul Kadıköy'deki bir gösteri sırasında polis, gazeteci Emre Orman ve İleri Haber muhabiri İzel Sezer'e fiziksel saldırıda bulundu. Polis, Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) Kızılay'ın bir deprem yardım kuruluşuna çadır satmasına karşı düzenlediği protestoyu takip eden çok sayıda gazeteciyi gözaltına aldı ve saldırdı.

"RTÜK basın özgürlüğünü korumak yerine özgür medyayı hedef almaya devam ediyor. Türkiye'nin hükümet kontrolündeki medya düzenleyicisi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), özellikle depremler ve seçimlerle ilgili eleştirel haberleri nedeniyle medya kuruluşlarına ayrımcı bir şekilde yaptırım uygulamaya devam etmiştir. Bu yaptırımlar para cezaları ve TV programlarına yönelik süreli engellemelerden oluşuyor. Raporlama sürecinde, Türkiye'de mahkemeler yüzlerce haber ve sosyal medya paylaşımı hakkında erişim engelleme kararı verdi ve bu ihlallerin büyük hacmi nedeniyle hepsi MapMF'ye kaydedilemedi. Mart ayında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, RTÜK'ün talebi üzerine Haziran 2022'de yayını durdurulan Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle'nin (DW) Türkçe servisinin işletme lisansını yenilemedi. DW artık Türkiye'de tüzel kişilik olarak faaliyet gösteremeyecek ve muhabirleri ile editörleri, istikrarlı iş sözleşmelerinden ve sosyal güvenlik yardımlarından mahrum bir şekilde serbest çalışan olarak çalışmaya devam etmek zorunda kalacak.

DEPREM SONRASINI TAKİP EDEN MUHABİRLERE SÖZLÜ TACİZ
"Şubat ayında meydana gelen yıkıcı depremlerin ardından, muhabirlerin afet bölgelerinde görev yapmaları, çoğu zaman polis tarafından olmak üzere, özel şahıslar ve kamu yetkilileri tarafından da defalarca engellenmiştir. Gazeteciler ayrıca deprem bölgesinden haber yaparken vatandaşların ciddi sözlü taciz ve tehditlerine maruz kaldılar. Siyasetçiler, hükümet yanlısı medya ve RTÜK, özellikle deprem sonrasına ilişkin eleştirel haberleri nedeniyle bağımsız haber kuruluşlarını ve gazetecileri alenen itibarsızlaştırdı, tehdit etti ve gözdağı verdi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremler hakkında 'dezenformasyon' yaydıkları gerekçesiyle geniş çaplı yaptırım tehdidinde bulunurken, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin de felaketi haberleştiren gazetecileri ve yayıncıları çeşitli vesilelerle tehdit etti ve hedef gösterdi.

KRİTİK ZAMANLARDA TWİTTER'A ERİŞİM SINIRLI
"Depremlerden kısa bir süre sonra yerel kaynaklar, eski adıyla Twitter olarak bilinen X'e erişimin hükümet tarafından geçici olarak engellendiğini bildirdi. Türkiye yetkilileri ayrıca gazetecilerin deprem bölgelerine akreditasyonunu keyfi olarak reddetti ve daha sonra çok sayıda muhabirin farklı şehirlerdeki oy verme süreçlerini takip etmesi engellendi.Mayıs ayındaki genel seçimler öncesinde X, Türkiye'den gelen hukuki taleplere uyarak, mecranın ülke içindeki belirli içeriklere erişimi sınırlayacağını duyurdu. Etkilenen belirli hesaplar ve hukuki talebin ayrıntıları kamuoyuna açıklanmadı. Twitter CEO'su Elon Musk, kısıtlamayı 'Twitter'ın tümüyle kısıtlanması ya da bazı tweetlere erişimin sınırlandırılması arasında seçim yapmak zorunda olduklarını' belirterek savundu."

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.