30 Eylül 2024 Pazartesi

Gazeteciler haykırdı: Gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz

Diyarbakır'da yapılan bir operasyon bahanesiyle bir ay önce tutuklanan 16 Kürt gazeteciye özgürlük istemek için Süreyya Operası önünde eylem yapıldı. Gazeteciler, iktidarın sansür yasası, gözaltı ve tutuklama saldırıları, polis şiddetiyle yok etmeye çalıştığı gazetecilik onurunu her koşulda savunmaya devam edeceklerini vurguladı.

DİSK/Basın-İş Sendikası, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), 16 Haziran'da tutuklanan 16 Kürt basın emekçisi için Kadıköy'de bulunan Süreyya Operası önünde basın açıklaması düzenledi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Musa Piroğlu, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü, sendika temsilcisi ve gazeteci eyleme katıldı. "Gazeteciliği savunuyoruz, özgür basın susturulamaz" pankartının açıldığı eylemde, tutuklanan gazetecilerin fotoğrafları ve "Hakikatin kalemi susturulamaz", "Gazetecileri serbest bırakın", "Baş eğmediler, baş eğmedik, baş eğmeyeceğiz" dövizleri taşındı.

EREN: MESLEKTAŞLARIMIZLA BİRLİKTE HABER ALMA HAKKIMIZ DA TUTSAK
Gazeteciler adına basın açıklamasını DİSK/Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren okudu. Eren, 16 özgür basın emekçisinin gerçekleri haberleştirdiği için 1 aydır tutsak olduklarını belirterek, özgür basına dönük baskıların gözaltılar, soruşturmalar, tutuklamalar, erişim engelleri ve fiili sansürlerle giderek arttığını dile getirdi. Bunun son örneğinin iktidarın sansür yasası olduğunu söyleyen Eren, "Meslektaşlarımızla birlikte mesleğimiz de haber alma hakkı da tutsak. AKP ve MHP iktidarının sistematik baskı politikası seçim atmosferinde daha da katmerlenecek. 16 Haziran'da 16 gazeteci arkadaşımızın tutuklanması bunun işaretlerinden biriydi" ifadelerini kullandı.

Gazetecilere sorgularında "Bu haberleri niye yaptın" diye sorulduğuna, fotoğraf makineleri ve bilgisayarlarına ya el konulduğuna, ya da kullanılamaz hale getirildiğine dikkat çeken Eren, "Gazeteciliği suç olarak gören bu zihniyet gazetecileri hapsetmekten yılmadı, biz de asıl suçluların onları hapsedenler olduğunu söylemekten yılmadık, yılmayacağız. Gazetecilik suç değildir, suçlu arayanların adresi gazetecileri hapsedenlerdir" dedi.

'ONLAR DEĞİL HAPSEDENLER SUÇLUDUR'
Hem yargının hem de iktidarın polisinin gazetecilere dönük saldırılarına her alanda hız kazandırdığını söyleyen Eren, şöyle devam etti: "Hapiste tek bir gazeteci kalmayıncaya dek bu diyarlara özgürlük ve demokrasi gelmeyeceğini biliyoruz ve herkesi başta Kürt basını olmak üzere gazetecilere ve gazeteciliğe yönelik baskılara karşı oluşan sessizlik duvarını yıkmak için ses çıkarmaya davet ediyoruz. Haber alma hakkınıza sahip çıkın istiyoruz. Gazetecilerin görevi haber olmak değil, yönetenlerin baskısına karşı yönetilenlerin yanında olmaktır. Gazetecilerin yeri hapishaneler değil sokaklardır. Meslektaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Onlar suçlu değil, onları hapsedenler suçludur. Bizler gazeteciliği ve gazetecileri savunmaya devam edeceğiz."

YURTSEVER: ASLA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ
DFG adına konuşan Diren Yurtsever, tutsak edilen meslektaşları üzerindeki baskının bugün göndermek istedikleri mektuplara "sakıncalı" denerek el konulmasıyla devam ettiğine işaret etti, bütün bu baskılara karşı asla geri adım atmayacaklarının ve arkadaşlarının sesi olmaya devam edeceklerinin altını çizdi. Yurtsever, "Basının özgürlüğünün sağlanması için, Türkiye'de gazetecilik yapmanın koşullarının sağlanması için, toplumun haber alma hakkının korunması için mücadele etmeye devam edeceğimizi bir kez daha söylüyoruz" ifadelerini kullanarak, herkesi gazetecilik onurunu, haber alma hakkını korumak ve basının özgürlüğünü sağlamak için dayanışmaya çağırdı.

Eylemde daha sonra tutsak gazetecilerin gönderdiği mesajlar paylaşıldı.

ALTAN: SUÇUMUZ GAZETECİLİK YAPMAK
DFG Eşbaşkanı Serdar Altan'ın gönderdiği mesaj şöyle: "Hukuki hiçbir açıklaması, gerekçesi olmayan bir operasyonla alıkonulduk. Özgürlüğümüzden, işimizden mahrum bırakıldık. Suçumuz ne? Elbette, sadece gazetecilik yapmak. Biz yazıp çizenler, çekip görüntüleyenler, anlatıp söyleyenler sadece kendi sesinin çıkmasını, sadece kendi sesinin duyulmasını isteyenleri rahatsız ettik. Bunun sonucunda da tutuklandık. Bunun bizi susturacağını düşünenler yanılıyor. Bizler gazetecilik yapmaya, sadece kendi sesini duymak isteyenleri rahatsız etmeye devam edeceğiz. Gazeteciliğe inanan, bizlerle dayanışma içinde olan başta meslektaşlarımız olmak üzere herkese teşekkür ederiz. Dayanışmayı büyütmek umuduyla."

ORUÇ: DIŞARIDAKİ DAYANIŞMA BİZE GÜÇ VERİYOR
Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç'un gönderdiği mesaj şöyle: "Biz gazeteciler, hukuksuz bir şekilde tutuklandık. Bir ay içinde iki cezaevi değiştirdik. En son, yüksek güvenlikli cezaevinde olmamıza karar verildi... Biz gazeteciyiz. Bunu onlar da biliyor. Nerede olursak olalım, gazeteciliğe devam edeceğiz. Bunu da biliyorlar. Dışarıdaki dayanışma bize güç veriyor. Bu dayanışmayı dışarıdan içeriye; içeriden dışarıya büyütmeli, sürekli kılmalıyız. Özgür günlerde buluşmak dileğiyle."

ERTAŞ: GAZETECİLİK YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Gazeteci Mehmet Ali Ertaş'ın gönderdiği mesaj şöyle: "Biz özgür gazeteciler işimizi yaptığımız için, doğru haberler naklettiğimiz için tutuklandık. Kamuoyu gazeteci olduğumuzu da, tam da bu yüzden tutuklandığımızı da biliyor. İktidar sahipleri ise 'sadece bir mikrofon var; bunu sadece benden olanlar, sadece benden olanlara yöneltebilir' diyor. Hayır, böyle olmayacak. O mikrofondan çıkan sesi duymak da o mikrofona konuşmak da bütün vatandaşların hakkı. Bizler bunun bilinciyle gazetecilik yapmaya, vatandaşların bilgiye ulaşmasını sağlamaya devam edeceğiz. Dayanışma gösteren herkese teşekkürler."