30 Eylül 2024 Pazartesi

Furkan Özdal yazdı | Keke gibi omuzlayalım kavgayı

Yunus Emre Şen ve bütün düş yolcularımızın hayallerini yarım bırakmamak devrimcilerin görevidir. Onlarla hiç tanışmamış, hiç konuşmamış olabiliriz. Bize düşen onların hayatlarından öğrenip mücadelelerini devam ettirmektir. Onlar bu sistemin çelişkilerinin farkındaydı. Bu düzenin değişmesi gerektiğinin bilincindeydi. Yüzlerini çevirmediler olup bitenlere. Sömürü ve zulme sessiz kalmadılar. Bizler de onların bıraktığı yerden, aydınlattıkları yoldan, onları unutmadan, unutturmadan hayallerini gerçekleştirene kadar mücadelemize devam edeceğiz.

Dersim'den Sivas'a, Maraş'tan Amed'e, Suruç'tan Ankara'ya. Sömürgeci faşizm Kürt halkını, Alevileri, devrimcileri ve kendisine direnen herkesi bastırmaya, sömürmeye, asimile etmeye çalışmıştır. Tarihini zulüm ve katliamlarla doldurmuştur. Bu katliamlara göz yummayan ve faşizme karşı devrim safında yer alanlardan biri de Yunus Emre Şen. Kendisini tanıtmayı sevdiği şekilde söylersek, "Keke".

Yunus Emre Şen; Kobanê'ye yola çıktığında bir hayali vardı. O da Kobanê'de park ve kütüphane yapmaktı. Yıkılmış bir kenti yeniden inşa etmeye gidiyordu. Kobanê'nin inşasına katkıda bulunmak için inşaatlarda çalışmıştı. Bileklik yapıp satmıştı. Onun hayali bir devrime dokunmaktı. Fakat henüz 22 yaşındayken IŞİD'in bombalı saldırısında ölümsüzleşti.

1993'te Van'da dünyaya gelmişti. Kürdistan'da doğan biri olarak onun için en önemli şeylerden biri Kürtçe üzerindeki yasaklamalardı. Haksızlığa boyun eğemezdi. Abisi, "Babam da olsa haksızlığı kabul etmez" sözleriyle anlatmıştı Keke'yi. Devrimci mücadele ile lise yıllarında tanıştı. Onu derinden etkileyen Roboskî Katliamı olmuştu. Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde eğitimine başladığında artık bir SGDF üyesiydi. Çok yönlü bir insandı. Kendini geliştirmeye çok önem verirdi. Çevresi, onun değişime çok açık bir insan olduğunu söylerdi. Bu nedenle çok okurdu. Sanattan, edebiyattan, politikadan anlardı. Sürekli fikir üretir ve fikirleri pratiğe dökmek için emek harcardı. Gezi sürecinde barikattan barikata koşmuş, Kızılay'da barikatları bir an bile bırakmamıştı.

Ankara'nın ardından Adana'da çalışmaya başladı. Rojava'daki saldırılar onu derinden etkiliyordu. Rojava Devrimi'ni başlangıcından beri çok yakından takip etti ve "Ben de orada olmalıyım" dedi. Kobanê kampanyası gündeme geldiğinde yola ilk koyulanlardan oldu. Urfa'nın Suruç ilçesinde IŞİD'in canlı bomba saldırısıyla ölümsüzleşti.

Yunus Emre Şen ve bütün düş yolcularımızın hayallerini yarım bırakmamak devrimcilerin görevidir. Onlarla hiç tanışmamış, hiç konuşmamış olabiliriz. Bize düşen onların hayatlarından öğrenip mücadelelerini devam ettirmektir. Onlar bu sistemin çelişkilerinin farkındaydı. Bu düzenin değişmesi gerektiğinin bilincindeydi. Yüzlerini çevirmediler olup bitenlere. Sömürü ve zulme sessiz kalmadılar. Bizler de onların bıraktığı yerden, aydınlattıkları yoldan, onları unutmadan, unutturmadan hayallerini gerçekleştirene kadar mücadelemize devam edeceğiz.

Suruç Katliamı faşizmin gençliğe yaptığı en büyük saldırılardan biri oldu. Mücadelemizden korktukları için bu saldırıyı gerçekleştirdiler. Bu yüzden davayı kapatmaya çalışıyorlar. Fakat bizler Yunus Emre Şen'in yoldaşları, ailesi, arkadaşları olarak onun ve düş yolcularımızın hayallerini yarım bırakmıyoruz. 7 yıldır adalet mücadelesi verdiğimiz gibi bu yıl da adalet mücadelemizden vazgeçmiyoruz. 33'lerin anılarını mücadelemizde yaşatıyoruz. Suruç'u unutmayacak, unutturmayacağız.