1 Ekim 2024 Salı

'Ferhat Tepe'nin failleri yargılanana kadar adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz'

Cumartesi Anneleri 802. hafta eylemi 19 yaşında gözaltında kaybedilen Özgür Gündem Gazetesi muhabiri Ferhat Tepe için düzenlendi. Tepe ailesi oğullarının failleri yargılanana kadar mücadeleden ve kayıp yakınlarının hafıza mekanı olan Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçmeyeceklerini kaydetti. 

Hakikat ve adalet arayışının 802. haftasında Cumartesi Anneleri Ferhat Tepe dosyasını kamuoyuyla paylaştı. Covid-19 nedeniyle online yapılan açıklamanın moderatörlüğünü yapan kayıp yakını Besna Tosun, bu hafta Diyarbakır kayıp yakınlarının eylemlerinin de 600. haftasında olduğunu hatırlattı.

Tosun, "Kayıplarımız için adalet için Galatasaray'dan da Koşuyolu'ndan da vazgeçmeyeceğiz" dedi.

TEPE: OĞLUMU DEVLET DESTEKLİ ÇETELER KAÇIRDI
Ferhat Tepe'nin babası İshak Tepe, 1993 yılında Özgür Gündem Gazetesinde çalışan oğlunun devlet destekli çeteler tarafından kaçırıldığını hatırlattı. Bitlis Asayiş Şube Başkanlığına, Emniyet Müdürlüğüne, Valiliğe, Savcılığa, Başbakana, İçişleri Bakanına ve OHAL valisine başvururarak oğullarının bulunmasını istediklerini söyleyen baba Tepe, "Benim araştırmalarım bir telefonla belgelendi. Bana telefon eden kişi dedi ki 'bana bir milyar lira fidye vereceksin ve ayriyeten mensubun olduğun partiyi de kapatacaksın' dedi. Ben de 'oğlumun sesini istiyorum' dedim, oğlumun sesi gelmeden telefonumu kapattı" diye konuştu.

Bunun üzerine yetkili mercilere müracaat ettiğini belirten Tepe, telefonun nereden geldiğinin araştırılmadığını kaydetti. Tepe, "Devlet bu katillerin hiç ifadelerini almadı, özellikle bu Tatvan Tugay komutanı General Korkmaz Tağva'nın hiç ifadesine başvurulmadı" diye konuştu. Baba Tepe, "Biz istiyoruz ki bunlar yargılansınlar, hakları neyse cezalandırılsınlar. Biz var olduğumuz müddetçe Cumartesi eylemine devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. 

'OĞLUMUN KATİLİ KORKMAZ TAĞVA'DIR'
Anne Zübeyde İshak ise şöyle konuştu: "Benim oğlumun katili Korkmaz Tağva'dır. Çünkü Korkmaz Tağva'nın herkesi götürüp toplantı yaptığı zaman, çocukların ismini söylüyordu. Bizim çocuklarımızı o kaçırttı ve öldürdü. Zaman gazetesi yazarıdır. Halen de mahkemeye çıkarılmamıştır. Biz Galatasaray'ı istiyoruz. Galatasaray bizim çocuklarımızın meydanıdır. Sonuna kadar ben çocuğumun mücadelesini yürüteceğim."

'DAVAMIZDAN, KAYIPLARIMIZDAN, GALATASARAY'DAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Ferhat Tepe'nin kardeşi Ayşe Tepe de "Her kaybetme hikayesinde olduğu gibi ağabeyim Ferhat'ın da bugüne dek tüm çabalarımıza rağmen faillerini bulmaya, yargılamaya ve cezalandırmaya yönelik bir adım atılmış değil. Ve nihayetinde zamanaşımına, davamız adaletsizlik duvarına çarptı. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımının olmadığı gerçeği ile hareket ederek Ferhat'ın faili Tuğgeneral Kormaz Tağva cezalandırılana kadar davamızdan, kayıplarımızın mekanı Galatasaray Meydanı'ndan, hak hukuk mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu.

'SUÇ İŞLEYENLER HAKKINDA CEZASIZLIK ZIRHI SON BULSUN'
Basın metnini okuyan İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Sevim Turgut, "Biz insan hakları savunucuları olarak Ferhat Tepe'yi katledip kaybedenlerin cezalandırılmasını, SADAT denilen karanlık yapılanmanın danışmanı olan Korkmaz Tağma üzerindeki koruma zırhının kaldırılmasını istiyoruz. Suç işleyenler hakkındaki cezasızlık zırhı son bulsun. Failler yargılansın" ifadelerini kullandı. 

NE OLMUŞTU?
Ferhat Tepe 28 Temmuz 1993 tarihinde Bitlis şehir merkezinde silahlı telsizli 3 kişi tarafından kaçırıldı. Olayın hemen ardından DEP Bitlis İl başkanı olan baba İshak Tepe'yi telefonla arayan bir kişi, oğlunun hayatına karşılık DEP il örgütünü kapatmasını ve fidye vermesini istedi. İshak Tepe, telefondaki sesi Tatvan 6. Zırhlı Tugay komutanı General Korkmaz Tağma'ya benzettiğini kamuoyuna açıkladı.

Tepe Ailesi Bitlis Asayiş Şube Başkanlığı'na, Emniyet Müdürlüğü'ne, Valiliğe, Savcılığa, Başbakan'a, İçişleri Bakanı'na ve OHAL Valisi'ne başvurarak oğullarının bulunmasını istedi. Ancak Ferhat'ın gözaltına alındığı inkâr edildi.

CANSIZ BEDENİ 13 GÜN SONRA KİMSESİZLER MEZARLIĞINDA BULUNDU
Gözaltına alındığı inkar edilen Ferhat'ın bedenine 13 gün sonra "meçhul kişi" olarak gömüldüğü Elazığ Kimsesizler Mezarlığı'nda ulaşıldı.

8 Ağustos 1993 tarihinde Ferhat'ın cansız bedeni kaçırıldığı yerden yüzlerce km uzaklıktaki Elazığ Sivrice'de Hazar Gölü kıyısında balıkçılar tarafından bulunmuş, adli tıp uzmanı tarafından ayrıntılı bir otopsi işlemi yapılmadan pratisyen bir doktorun ölü muayenesi sonrasında "kimliği meçhul kişi" olarak Elazığ Kimsesizler Mezarlığı'na defnedilmişti.

İŞKENCE İZLERİNİN HİÇBİRİ ÖLÜM RAPORUNA YANSIMADI
Mezarın açılmasının ardından İshak Tepe oğlunu teşhis etti. Ferhat Tepe'nin vücudunda derin işkence izleri vardı.Bu izlerden üzerinde sigara söndürüldüğü, el ve ayak bileklerinin bağlandığı anlaşılıyordu. Bu izlerin hiçbiri ölüm raporuna yansımamıştı.

Ailenin Ferhat'ın kaçırılması, kaybedilmesi ve öldürülmesi ile ilgili yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Ferhat'ı Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığı'nda sorguda gördüğünü söyleyen çok sayıda tanığın ifadesine başvurulmadı. Olayı aydınlatacak, sorumluları açığa çıkartacak etkin bir soruşturma yürütülmedi. AİHM'in eksikliklerini "şaşkınlık verici" olarak değerlendirdiği soruşturma, Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2013 yılında zamanaşımı gerekçesiyle kapatıldı.

Aile, Ferhat Tepe'nin devlet yetkilileri veya onların bilgisi dâhilinde hareket edenlerce kaçırıldığı, gözaltında işkence edilerek öldürüldüğü ve hükümetin etkin bir soruşturma yürütmediği iddiasıyla AİHM'e ve Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. AİHM 9 Mayıs 2003 tarihli kararında Ferhat Tepe'nin ölümünden sorumlu olabilecek kişilerin belirlenmesine yönelik etkili bir soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vererek Türkiye'yi mahkum etti.

SORUŞTURMANIN YENİDEN AÇILMASI ENGELLENDİ
AYM de 16 Haziran 2016 tarihli kararında savcılığın soruşturmayı genişletmek için somut hiçbir talimat vermediğini, olayı aydınlatacak işlem yapmadığını, delillerin toplanması konusunda gerekli özenin gösterilmediğini, rutin yazışmalar dışında hareketsiz kaldığını, soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını belirtti ve ihlal kararı verdi. Ancak değerlendirmesini "insanlığa karşı suç" kapsamında yapmadı. Zaman aşımını gerekçe göstererek soruşturmanın yeniden açılmasını engelledi.