1 Ekim 2024 Salı

'Fehmi Tosun dosyasında yeniden yargılama yapılsın'

17-31 Mayıs Gözaltında Kayıplarla Mücadele Haftası bitiminde, 2015 yılında kapatılan Fehmi Tosun dosyasının yeniden açılmasını isteyen İHD ve TİHV, gözaltında kayıplar suçuna ilişkin devletin cezasızlık politikalarına karşı mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Komisyonu ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 19 Ekim 1995'te kaçırılarak gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun davasında soruşturmanın yeniden açılması için Küçükçekmece Adliyesi'ne başvuruda bulundu. Başvuru sonrası adliye önünde düzenlenen basın açıklamasına, İHD Eş Genel Başkanı ve dava avukatlarından Eren Keskin, Tosun'un ailesi ve Cumartesi Aileleri katıldı. Açıklamada, "Fehmi Tosun dosyasında yeniden yargılama yapılsın" pankartı ve Tosun'un resimleri taşındı.

TOSUN: SİZİN BİTTİ DEMENİZLE BİTMEZ
Söz alan Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun, olay yaşandıktan sonra polisin annesine "Kadın başına uğraşma bulamazsın, git evinde otur" dediğini anlatarak, aradan geçen 20 yıla rağmen kayıp yakınlarının mücadeleden vazgeçmediklerini vurguladı.

Gözaltında kayıplara karşı verilen mücadeleyle devlet eliyle işlenen bu insanlık suçunun tüm dünyaya duyurulduğunu ifade eden Tosun, şöyle devam etti: "Sizin bitti demenizle, verdiğiniz zaman aşımı kararlarıyla, takipsizlik kararlarıyla bitmeyecek. Biz bu davanın peşini bırakmayacağız. Ben bu insanlık suçunun tanığı olarak hiç susmadım, susmayacağım. 100 yıl da geçse hesap sormaya devam edeceğiz. Bu bir insanlık suçu ve bu suçu sadece işleyenler değil görmezden gelenler, üzerini örtenler ve cezasız bırakanlar da bu suçun ortağıdır."

Savcılara seslenen Tosun, bu insanlık suçuna ortak olmama ve etkin soruşturma yapma çağrısında bulundu.

KESKİN: ARAÇ SAHİBİNİN ÖZEL HAYATI İNSAN CANINDAN DAHA MI ÖNEMLİ
İHD Genel Başkanı ve Tosun ailesinin avukatı Eren Keskin, cezasızlık politikalarıyla devletin açık bir tavır sergilediğini kaydetti ve "Yaşadığımız coğrafyada hukuk sistemi bir takım suçların kılıfı olarak kullanılıyor" dedi. Plakanın dava dosyasındaki en önemli delil olduğunu ve hala araştırılmadığını dile getiren Keskin, "Bu araçla bir insan kaçırılmış ve kendisinden bir daha haber alınamamış. Buna rağmen araç sahibinin özel hayatının gizliliği bir insan canından daha önemli. Böyle bir şey olabilir mi" diyerek tepki gösterdi.

YOLERİ: MÜCADELEMİZ DEVLETİ BU SUÇU İŞLEMEKTEN VAZGEÇİRDİ
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, 17-31 Mayıs Gözaltında Kayıplarla Mücadele Haftası'nın son gününde olduklarını hatırlatarak, hafta boyunca gerçekleştirdikleri etkinlikleri bu başvuruyla sonlandırdıklarını belirtti. Gözaltında kayıplara karşı mücadelenin en önemli kazanımının devleti bu suçu işlemekten vazgeçirmek olduğunu kaydeden Yoleri, devletin anayasal ve uluslararası sorumluluklarını yerine getirmesi çağrısında bulundu.

Cezasızlık politikalarına karşı hakikat komisyonları kurulmasını ve zaman aşımı uygulamasının son bulmasını isteyen Yoleri, OHAL'in başlangıcıyla bu suçun yeniden işlenmeye başladığını dile getirdi. Yusuf Bilge Tunç'un gözaltında kaybedildiğine ve hala kayıp olduğuna dikkat çeken Yoleri, OHAL döneminde gözaltında kaybetme suçuna ilişkin İHD'ye 32 başvuru yapıldığını aktardı.

OCAK: TOSUN'U KAÇIRAN ARAÇ 20 YILDIR ARAŞTIRILMADI
Cumartesi Anneleri'nin basın metnini Maside Ocak okudu. Ocak, gözaltında kayıplara ilişkin soruşturmalarda cezasızlık politikalarının davaların en can yakıcı sonucu olduğunu kaydetti. İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımının söz konusu olamayacağını ifade eden Ocak, devletin TCK aracılığıyla sorumluluklarını yerine getirmekten kaçındığını söyledi.

Fehmi Tosun davasının da bunun bir örneği olduğunu kaydeden Ocak, Tosun'un 95 yılında ailesinin gözü önünde işkenceyle kaçırıldığını ve bindirildiği 34 UD 597 plakalı aracın sahibinin "Özel hayatın gizliliği" gerekçesiyle soruşturulmadığını hatırlattı. Olaya ilişkin soruşturma başlatan savcılığın hiçbir delili toplamadığını, tanıkları sorgulamadığını ve bir bütün olarak araştırma yapmadığını vurgulayan Ocak, 2015 yılında kapatılan dosyanın yeniden açılmasını istedi.

'ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ' GEREKÇE GÖSTERİLDİ
"Özel hayatın gizliliği" gerekçesiyle verilmeyen plaka sahibinin bilgilerine ilişkin yıllar sonra İçişleri Bakanlığı'nın Türkiye Noterler Birliği'ne başvuru yapılması konusunda kendilerini yönlendirdiğini aktaran Ocak, şöyle devam etti: "Türkiye Noterler Birliği'ne bu yeni durum karşısında ve büyük bir umutla yeniden başvuru yapılmış ve bilgi edinme yasası çerçevesinde söz konusu aracın sahiplik bilgileri sorulmuştur. Noterler Birliği tarafından gönderilen 01 Nisan 2022 sayılı yazıda; bu tür bilgilerin sadece yetkililer ve mahkemelere verileceği, bunun dışında araç sicillerinin gizli olduğu şeklinde cevap verilmiştir. Noterler Birliği'nin verdiği cevaptan da anlaşılacağı üzere, suç teşkil eden olayda kullanılan 34 UD 597 plakalı aracın, olay tarihindeki sahiplik bilgilerinin savcılık ve mahkemeye verilmesi zorunludur."

Ocak, savcıları etkin soruşturma yürüterek dosyayı yeniden açmaya ve adaleti sağlamaya çağırdı ve kayıplar mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerini vurguladı.