Evrim Kızılırmak yazdı | Savaşa karşı kadın direnişi
Savaşta kadına yönelik tecavüz ve göç politikası, bir ulusun imha edilmesi üzerine kuruludur. Bir ulusun ve kadın cinsinin, LGBTİ+'ların yok edilmesi veya ötekileştirilmesiyle paralel ilerler. 8 Mart'a giderken kadınlar olarak Ukrayna'daki savaşta kadın bedeninin de işgal politikası olarak kullanılmasına, tecavüz edilmesine, insanların katledilmesine, bir ülkenin ekonomik çıkarlar için işgal edilmesine, savaştan dolayı başta kadınların göç etmesine tahammülümüzün kalmadığını kapitalist erkek egemen sisteme göstermeliyiz. Ukrayna'ya yönelik savaşa karşı gösteriler, eylemler düzenlemeli, Rus konsoloslukları önünde basın açıklamaları yapmalıyız. Bütün ülkelerin kadınları olarak birleşmeli ve savaşa karşı kadın direnişini büyütmeliyiz.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi ve savaşı başlatmasının hemen ardından Ukraynalı ve Rus kadınlarla ilgili savaşan kadın askeri figürünü öne çıkaran sosyal medya paylaşımları yapıldı. Tecavüzü meşrulaştıran, kadın bedenini ganimet olarak gören cinsiyetçi söylemler kullanıldı.
Savaşlar söz konusu olunca bu söylemlerin söylem ötesine geçtiğini biz kadınlar pek çok kez yaşayarak gördük. Pek çok savaşta kadın bedeni ganimet olarak görülmekte.
Kadın bedeni savaş zamanlarında iktidar ilişkilerinin yeniden kurulduğu, milliyetçilik politikalarının inşa edildiği, askerleri savaş anında motive edici "cinsel ödül" olarak sunulduğu bir savaş meydanı olarak görülmektedir. Bu erkek egemen rejime göre kadınlar savaş ganimetidir, rehinedir. Savaş sadece savaşılan bölgedeki rejimin yapısını değiştirmez aynı zamanda erkek egemen rejimin yapısını da yeniden şekillendirir. Savaş anlarında toplumsal yaşam, ordu, ekonomi hem cinsiyetçidir, erildir hem de militaristtir. Militarizm, kadın bedeni üzerinde cinsel şiddet politikası olarak yayılır. Savaşta erkek cinselliği silaha dönüşür. Ulusun bütünlüğü, aile kurumu ve devletle korunur. Militarizm erkek egemen değerlerle yeniden üretilir. Vatan, millet kadın olurken, siyasi iktidar bir kere daha erkekleşir.
Ukrayna'da kadınların çocuklarıyla ülkeyi terk ederken çekilen fotoğraflara yansıyan yüzleri, savaşın dilidir, tanığıdır. Bu fotoğraflar savaşların kirli, vahşet ve acımasız yüzünü anlatır. Savaş alanından yayınlanan ölüm, ayrılık fotoğrafları birçok insanın içine bir ürperme, hüzün bırakır. Savaş, kadın ve çocukların bilmedikleri, zorlu, açlık dolu bir yolculuğa çıkmaları ve sevdiklerinden ayrılmasıdır. Sınır kapılarında binlerce kadının ve çocuğun ölmesidir. Yoksulluk sebebiyle birçok kadının seks işçiliği yapmasıdır. Savaşta kadına yönelik tecavüz ve göç politikası bir ulusun imha edilmesi üzerine kuruludur. Bir ulusun ve kadın cinsinin, LGBTİ+'ların yok edilmesi veya ötekileştirilmesiyle paralel ilerler. Halklar da kadın da nesne haline gelir.
Örneğin, Bosna savaşında tecavüz yalnızca bir savaş silahı olarak kullanılmamıştır. Aynı zamanda bir halkın yıkımı bir diğer halkın çoğalması için "zorla hamile bırakma" politikası uygulanmıştır. İstenmeyen hamilelik yaşayan binlerce Bosnalı kadın bir daha ne evlenmeyi ne de çocuk doğurmayı tercih etmiştir.
Ataerkil/ulus/militarizm arasındaki ilişkileri gösteren Rusya-Ukrayna savaşına karşı özellikle Rusya'daki kadın hareketi savaş karşıtı bir manifesto yayınlayarak ülkede savaşın son bulması için bir hat oluşturmaya, barış mücadelesini geliştirmeye çalışıyor. Rus polislerinin şiddetiyle bastırılmak istenen kadın hareketinin mücadelesi ve yayınladığı savaş karşıtı manifesto savaş karşısında çizginin ne olması gerektiği konusunda uluslararası kadın hareketine bir yön gösteriyor.
Kadın hareketinin en acil görevi, Ukrayna'ya yönelik savaşın bitirilmesi için barış mücadelesini yükseltmektir. Çünkü savaş şiddet, tecavüz, yoksulluk, göç, geleceksizlik, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin büyümesi, kadınların sömürülmesidir. Her gün ölüm ve katliam haberlerinin alınmasıdır. Uluslararası kadın hareketinin dayanışması/ mücadelesi olmadan savaşın durması ve barışın inşa edilmesi mümkün değildir.
8 Mart'a doğru giderken artık kadınlar olarak Ukrayna'daki savaşta kadın bedeninin de işgal politikası olarak kullanılmasına, tecavüz edilmesine, insanların katledilmesine, bir ülkenin ekonomik çıkarlar için işgal edilmesine, savaştan dolayı başta kadınların göç etmesine tahammülümüzün kalmadığını kapitalist erkek egemen sisteme göstermeliyiz. Ukrayna'ya yönelik savaşa karşı gösteriler, eylemler düzenlemeli, Rus konsoloslukları önünde basın açıklamaları yapmalıyız. Bütün ülkelerin kadınları olarak birleşmeli ve savaşa karşı kadın direnişini büyütmeliyiz.