22 Eylül 2024 Pazar

ESP Dersim'de 2 günlük açlık grevi başlattı

Hapishanelerdeki siyasi tutsakların tecridin son bulması talebiyle başlattığı açlık grevi sürerken, ESP de Dersim'de tutsaklara destek olmak amacıyla 2 günlük açlık grevi ve Adalet Nöbeti başlattı.

Politik tutsakların PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve Kürt sorununda demokratik çözüm talebiyle başlattığı açlık grevi 64'üncü gününe girerken, tutsak yakınlarının Adalet Nöbetleri ve açlık grevlerine destek eylemleri de sürüyor.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Dersim'de yaptığı açıklamayla 2 günlük açlık grevi ve Adalet Nöbeti başlattı. Açıklamaya tutsak yakınları, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekili Ayten Kordu ve demokratik kitle örgütü temsilcileri de katıldı.

ÇELEBİ: SOSYALİST YURTSEVERLER OLARAK TUTSAKLARIN SESİNE KULAK VERİYORUZ
İlk sözü alan açlık grevi eylemcilerinden Orhan Çelebi, tecridin başta İmralı olmak üzere bütün hapishanelere ve toplumun birçok kesimine riayet eden bir gerçeklik olarak karşılarında durduğunu söyledi. 2 ayı aşkın süredir hapishanelerde tutsakların tecridin son bulması, hapishane koşullarının iyileştirilmesi, hak ihlalleri ve işkencelerin son bulması talebiyle açlık grevinde olduğuna dikkat çeken Çelebi, "Bizler de sosyalist yurtseverler olarak bu sese kulak vermek, bu sesin dışarıda da güçlü bir şekilde yankılanmasını sağlamak amacıyla başta İstanbul, Adana, Samsun, Amed ve Dersim olmak üzere bu sürece dahil olduk ve burada da 2 günlük Adalet Nöbeti ve açlık grevi yaparak tutsakların sesini dışarıya duyurmaya çalışacağız" dedi.

Tutsak yakını Latif Salduz, içeride tutsaklara dönük tecridin yoğun bir şekilde uygulandığını belirterek, "Bu tecridin bir an önce kaldırılması için hepimiz birden omuz omuza vermek gerekiyor. Onları içeride yalnız bırakmamak gerekiyor" dedi.

TAŞKIRAN: İKTİDARIN HALKLARA DÖNÜK TECRİT DIŞINDA BİR POLİTİKASI YOK
2 gün boyunca açlık grevine girecek Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, 64 gündür açlık grevinde olan tutsakları, Adalet Nöbeti'ndeki tutsak yakınlarını ve tutsaklara ses olmak için destek eylemleri yapan devrimci demokratik güçleri selamlayarak sözlerine başladı. Türkiye ve Kürdistan'da yüzlerce hapishane ve on binlerce politik tutsak olduğuna işaret eden Taşkıran, bu durumun ülkede çok büyük bir özgürlük ve adaletsizlik sorunu olduğunu gösterdiğini kaydetti.

"Bu ülke iktidarının ezilenlere, halklarımıza hapis, cezaevleri, tecrit, işkence dışında bir politikasının olmadığı anlamına geliyor" diyen Taşkıran, hapishanelerde 30 yıllık tutsakların infazlarının yakıldığına, devrimci tutsaklara pişmanlık dayatıldığına, iletişim cezaları verildiğine dikkat çekti. Bu yolla devrimci tutsakların politik kimliklerinden sıyrılmak istendiğini, ilkelerinden vazgeçmeye zorlandığını vurgulayan Taşkıran, özellikle kadın ve kız çocuklarına yönelik çıplak arama gibi işkencelerle de hapishanelerin işkencehaneye dönüştüğünü belirtti.

'ZİNDAN SORUNU ANCAK BÜYÜK BİR HALK HAREKETİYLE ÇÖZÜLEBİLİR'
Devrimcilerin politik kimliklerinden ötürü cezalandırıldığını, içeride ise İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla ikinci bir ceza verildiğini ifade eden Taşkıran, "Bu kadar keyfi bir uygulama ancak faşist diktatörlük koşullarında olabilir" dedi. Tutsakların yıllardır bu baskılara karşı direndiğine işaret eden Taşkıran, hapishanelerde İmralı tecridi başta olmak üzere tecrit ve hak ihlallerine karşı yeniden bir açlık grevi başlatıldığını kaydetti.

"Zindan sorununun ancak büyük bir halk hareketiyle, büyük bir devrimci demokratik seferberlikle çözülebileceğini biliyoruz. Bu nedenle halkımıza, devrimci demokratik güçlere, Türkiye işçi sınıfına çağrı yapıyoruz: İmralı tecridi tüm halkın da tecrit edilmesi demektir" ifadelerini kullanan Taşkıran, tecridin daha fazla ölüm, halkın bütçesinin savaş ve işgale akıtılması, derin bir yoksulluk ve sefalet anlamına geldiğini belirtti.

'KÜRT HALKININ SESİNE SES VERİN'
Türkiye işçi sınıfına çağrıda bulunan Taşkıran, "Bu sese ses verin. Kürt halkının sesine ses verin. Tecrit kaldırılsın ve bu ülkede Kürt halkının eşit, onurlu yaşam talebi için ses yükseltilsin" ifadelerini kullandı.

İmralı tecridi başta olmak üzere hapishanelerdeki tecridin son bulması, hasta tutsakların tedavi hakkının sağlanması, infaz yakma ve işkencelerin son bulması için ESP olarak açlık grevleri ve Adalet Nöbetlerine ses verdiklerini belirten Taşkıran, 2 gün sürecek açlık grevinden sonra 1-15 Şubat tarihlerinde gerçekleştirilecek Özgürlük Yürüyüşü'nün de parçası olacaklarını dile getirdi.

KORDU: BU MÜCADELE HEPİMİZİN MÜCADELESİDİR
Ayten Kordu sözlerine açlık grevindeki tutsakları ve Adalet Nöbetlerindeki tutsak yakınlarını selamlayarak başladı. Abdullah Öcalan'ın üzerindeki mutlak tecridin hapishaneler ve tüm topluma yayıldığını ifade eden Kordu, "Bu mücadele hepimizin mücadelesidir. Sadece siyasi tutsakların mücadelesi değildir. Gerçekleştirilen tecrit tüm topluma ve tüm halklara uygulanan bir tecrittir" dedi. Öcalan üzerindeki mutlak tecridin sadece bir kişiye yönelik değil bir düşünceye yönelik olduğunu vurgulayan Kordu, AKP-MHP tecrit politikalarına karşı mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.