1 Ekim 2024 Salı

EŞİK: Sözleşmeden çekilmeyi tartışmak bile kadın ve LGBTİ+'lara tehdittir

İstanbul Sözleşmesi'nin tartışılmasının dahi kadın ve LGBTİ+'lara yönelik bir tehdit olduğuna dikkat çeken EŞİK, bunun aynı zamanda tüm topluma yönelik bir saldırı olduğunu vurguladı. EŞİK, herkesi kadınların hak nöbetine eşlik etmeye çağırdı.

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tartışmalara son verilerek, sözleşmenin ayrım yapılmadan uygulanmasını istedi.

Bazı basın kuruluşlarında çıkan haberlerde, 18 Ağustos 2020'de toplanacak AK Parti Merkez Yönetim Kurulu'nda (MYK), İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden tartışılacağı, Bakanlıklar ve AKP'nin hukukçu kurmaylarının İstanbul Sözleşmesi ile ilgili hazırladıkları "yol haritaları"nın tartışılacağı belirtildiği hatırlatıldı. Buna göre; Sözleşme'den çıkılmasının ve bu durumda "yeni bir yasanın hazırlanması" ve "yeni bir sözleşmenin oluşturulması" seçeneklerinin tartışıldığı anımsatılarak, ya da belli kesimlerin saldırısı altında olan, Sözleşme'nin "Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması" konusunu düzenleyen 4. maddesine şerh (yorum bildirimi) konulacağı yönünde bilgilerin verildiği kaydedildi. AKP MYK toplantısında alınacak karara göre Cumhurbaşkanı'nın çalışmaya dair son kararı vereceği ve bu kararın ilgili çevrelerde tartışmaya açılacağı söylendiği de belirtildi.

'TARTIŞILMASI DAHİ KADIN VE LGBTİ+'LARA YÖNELİK TEHDİTTİR'
"AKP MYK'sında belirtilen yol haritalarının tartışılması dahi şiddet faili erkekleri teşvik, tüm kadınlara ve LGBTİ+'lara yönelik bir tehdittir" denilen açıklamada, şunlar ifade edildi: "Bu tutum, İstanbul Sözleşmesi'ni ve 6284 sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa'yı uygulamamak için direnmekte olan tüm kamu görevlilerine, Sözleşme'nin ve Yasa'nın uygulanmaması yönünde verilen bir "talimat" niteliği taşımaktadır."

'YÜZDE 63.9 SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMESİNİ ONAYLAMIYOR'
Kadına karşı şiddetle mücadelede hayati önemi olan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması yönünde bir toplumsal iradenin olmadığı Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi tarafından gerçekleştirilen Türkiye'nin Nabzı Temmuz ayı araştırmasında açıkça görüldüğü belirtilen açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı: "Araştırmada, Hükümetin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini onaylamayanların oranı %63.9, fikri olmayanların oranı %19.4 olarak açıklanmıştır. Sözleşme'den çıkılmasını açıkça isteyenlerin oranı ise sadece %17'dir.  Kaldı ki bu kesimin bir bölümü de kadınlara yeterli söz hakkının verilmediği sansür ortamında, tek taraflı ve Sözleşme'yi çarpıtan propagandanın etkisi altındaki kişilerdir."

Sözleşme'den çıkılması yönündeki tartışmaların gündeme gelme şekli ve zamanlaması, bu talebin hangi kişi ve gruplardan geldiği ve dayanakları kamuoyuna açıklanmadığına dikkat çekilen açıklamada, cemaatlerin talepleri doğrultusunda yapıldığı yönündeki bilgilere ilişkin kamuoyuna bir açıklama yapılması gerektiği ve bu tartışmalara son verilmesi gerektiği vurgulandı.

'KADIN HAKLARINI ORTADAN KALDIRMAYA ÇALIŞAN HİÇBİR SİYASİ HAREKET BU TOPRAKLARDA KAZANAMAYACAKTIR'
EŞİK, "Herkes bilmeli ki, kadınlar hayatlarının ve haklarının politik pazarlıklara konu olmasına izin vermeyecek! Bunun aksi yönde davranan tüm siyasetçiler kadınların mücadelesini görmeli ve sesini duymalıdır, çünkü kadınlar şiddetsiz bir yaşamı kendi elleriyle kuracak ve kadın haklarını ortadan kaldırmaya çalışan hiçbir siyasi hareket bu topraklarda 'kazanamayacaktır'" dedi.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN ÇIKILMASI NE ANLAMA GELİR?
EŞİK, açıklamasının devamında şunlar belirtti: 
"Sözleşme'den çıkılması, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi insan hakları sisteminden de çıkması, demokrasiyi yadsıması ve eşitlik ilkesi, ayrımcılık yasağı gibi temel ilkelerden vazgeçmesi anlamına gelmektedir. Anayasa'da insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu yazılıyken Türkiye'de hala İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasına yönelik tartışmaların yürütülüyor olması, Anayasa'nın fiilen değiştirilmesine yönelik bir adımdır. Kadınlar üzerinden başka bir toplumsal yapı oluşturmaya dönük, toplumsal cinsiyet eşitliğini yok sayan bu girişim sadece kadınlara yönelik değil, tüm toplumun temel hak ve özgürlüklerine yönelik bir saldırı niteliği taşımaktadır. Türkiye'de yaşayan herkesin insan hakları sisteminin koruması dışında kalmasına neden olacaktır.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE ÇEKİNCE KONABİLİR Mİ, YORUM BİLDİRİMİ YAPILABİLİR Mİ?
"Temel insan hakları bir bütündür ve ayrım gözetilmeksizin herkes için eşit şekilde uygulanmalıdır. Sözleşme'nin 4. maddesi bu konuya ilişkindir, şiddetle mücadele söz konusu olduğunda (cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak) kimseye ayrımcılık yapılamayacağını belirtir. Bu maddeye çekince konulması, Sözleşme'nin çekincelere ilişkin 78. maddesi uyarınca mümkün değildir. Kaldı ki, Sözleşme'ye çekince ancak Sözleşme'nin imzalandığı ya da onaylandığı aşamada konulabilir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu iki aşamada da bunu yapmamıştır. Bu nedenle, artık İstanbul Sözleşmesi'nin hiçbir maddesine çekince konulamaz. Kamuoyu bu konuda ısrarla yanlış bilgilendirilmektedir.
"Sözleşme'nin 4. maddesine ilişkin, (kamuoyu tarafından şerh olarak bilinen) bir yorum bildirimi yapılması da mümkün değildir; çünkü 4. madde Sözleşme'nin dayandığı ilkeleri içeren temel düzenlemelerden biridir ve insan hakları sözleşmelerinin temel amacına ve anlamına aykırı yorum bildirimi yapılamaz. Ayrıca yorum bildirimi yapılması, Devleti Sözleşme'nin herhangi bir maddesini uygulamaktan muaf hale getirmez. Yorum bildirimi yapılsa dahi, Devlet Sözleşme'nin bütününden sorumludur. Sözleşme'deki yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğine dair izleme ve denetleme tüm Sözleşme dikkate alınarak yapılır."

'HERKESİ KADINLARIN HAK NÖBETİNE EŞLİK ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ'
"AK Parti MYK toplantısında konuşulacak tüm bu seçenekler; Türkiye'nin Sözleşme'ye taraf olarak kalmaya devam ediyor gibi görüneceği, ancak Sözleşme'yi uygulamayacağı anlamına gelecektir. Yani Devlet bu ülkede yaşayan kadınların öldürülmesini, sakat bırakılmasını, fiziksel ve ruhsal olarak yaralanmasını, temel haklarını kullanamamasını görmezden geleceğini tüm dünyaya ilan etmiş olacaktır" diyen EŞİK, saldırıların sadece kadınların değil, tüm toplumun meselesi olduğunun fark edilmesi gerektiğine işaret etti.

Temel hak ve özgürlüklerini kullanmak, demokratik bir hukuk devletinde eşit, özgür ve şiddetten uzak bir yaşam sürmek isteyen herkesin, kadınların hak ve özgürlük nöbetine eşlik etmeye çağıran EŞİK, "Eşitlik İçin Kadın Platformu olarak herkesi, İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik müdahalelere karşı harekete geçmeye ve İstanbul Sözleşmesi'nin hiç kimseye ayrım yapılmaksızın toplumun tüm bireylerine uygulanması konusunda dayanışmaya çağırıyoruz" dedi.