'Erkek egemen sistemi, örgütlü kadın mücadelemizle yeneriz'
Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, üç ay önce, "Vazgeçme, diren, erkek şiddetine karşı örgütlen" şiarıyla başlattığı kampanyanın üçüncü etabıyla 25 Kasım'a hazırlanıyor. İnisiyatif Sözcüsü Havva Cuştan, sokaktan, adliyelere, meclise kadar örgütlü olan erkek egemenliğinin, örgütlü kadın mücadelesiyle yenilebileceğine dikkat çekti ve çağrı yaptı: "Vazgeçmeyelim, erkek egemenliğine karşı örgütlenelim ve kazanalım" dedi.
Kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü yaklaşırken, haklarına ve hayatlarına sahip çıkmak için sokaklarda öfke ve isyanı büyütüyor. Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi de "Vazgeçme, diren, erkek şiddetine karşı örgütlen" şiarıyla 25 Kasım'a hazırlanıyor.
İnisiyatif, bu şiarla Eylül ayında bir kampanya başlattı. Kampanyanın ilk aşaması, "Vazgeçmiyoruz" ikinci aşaması ise "Yürüyoruz" mottosu ile yürütüldü. Kampanyanın üçüncü aşaması ise "Durduruyoruz" mottosu ile 25 Kasım'a kadar sürecek.
Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi Sözcüsü Havva Cuştan ile kampanyayı ve 25 Kasım'a giderken yürütecekleri çalışmaları konuştuk.
Cuştan, "Vazgeçmiyoruz" aşamasında sokaklarda açtıkları stantlarda, ev ziyaretlerinde, "İstanbul Sözleşmesi'nden, hayatlarımızdan, gecelerden, haklarımızdan vazgeçmiyoruz" talep ve şiarıyla çalışma yürüttüklerini belirtti, çok sayıda kadınla iletişime geçtikleri söyledi.
"Yürüyoruz" mottosuyla da "Erkek şiddetine karşı yürüyoruz, kadına yönelik şiddete karşı, kendimize ait olan, mücadele ile kazandığımız haklarımıza sahip çıkmak için yürüyoruz" dediklerini ifade eden Cuştan, bu aşamada da sokak çalışması ve yine ev ziyaretleri gerçekleştirdiklerini kaydetti.
'DEVLET ELİ VE KORUMASINDA KATLEDİLDİLER'
25 Kasım'a "Durduruyoruz" mottosu ile hazırlandıklarını hatırlatan Cuştan, şöyle devam etti: "Kampanyamızın üçüncü aşaması 25 Kasım'a kadar sürecek. Çalışma boyunca özellikle özsavunmasını gerçekleştirmiş kadınların sesini yükselteceğiz. Nadira Kadirova ve Yeldana Kaharman gibi AKP'li milletvekillerinin fail olduğu kadın katliamlarının aydınlatılmasını talep edeceğiz. Bir diğer şey ise İpek Er'e defalarca tecavüz ederek ölümüne neden olan Musa Orhan'ın tutuklanarak yargılanması olacak."
'KADINLAR HAYATLARINI KURTARMAK İÇİN ÖLDÜRÜYOR'
Pınar Gültekin'i katleden Cemal Metin Avcı'nın yargılandığı duruşmayı hatırlatan Cuştan, "Çok uzak değil; daha dün Pınar Gültekin'in mahkemesinde katil erkek soğukkanlılıkla cinayeti nasıl işlediklerini, Pınar'ı katletmeyi nasıl planladıklarını anlattı.
Havva Zor ya da Nevin Yıldırım gibi kadınlar ise hayata tutunabilmek için kendilerine sistematik olarak şiddet uygulayan erkekleri öldürmek zorunda kaldı. Erkeğin, devleti de yanına alarak uyguladığı şiddete karşı kadınlar özsavunmalarını kullandılar. İşledikleri bir cinayet değil, yaşadıkları şiddete karşı kendilerini savunma hali. Bu durumda katil erkeklerin cezalarında indirim yapılıyor ancak özsavunmasını uygulayan kadınlara daha çok ceza veriliyor. Özsavunma, kadınların şiddete, katliamlara karşı kullandığı bir haktır. Bunu söylemek için 25 Kasım'a kadar sokaklarda olacağız" dedi.
''ŞÜPHELİ ÖLÜM' DEĞİL GİZLENEN ERKEK ŞİDDETİ'
Cuştan, 28 Mart 2019'da eski İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın oğlu AKP Elazığ Milletvekili Tolga Ağar ile evinde röportaj yaptıktan bir gün sonra ölü bulunan Yeldana Kaharman ve AKP Milletvekili Şirin Ünal'ın evinde yaşamını yitiren Nadira Kadirova cinayetlerinin üzerinin kapatıldığını hatırlattı.
İki göçmen kadının ölümlerinin 'şüpheli' olarak yansıtıldığına dikkat çeken Cuştan, "Biz bunların şüpheli olmadığını, gizlenen erkek şiddeti olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu yüzden Yeldana ve Nadira için adalet talep ediyoruz" şeklinde konuştu.
'DEVLET ERKEĞİN YANINDA'
Cuştan, "Erkekler bireysel fail ama çok güçlü ve örgütlü bir devlet var yanlarında. Birlikte, yan yana yürüyorlar. İşte bu yüzden kadınların öldürülmesine kadın kırımı diyoruz" diye vurguladı.
İpek Er'e tecavüz eden Uzman Çavuş Musa Orhan'ın tutuklanmamasının da bundan bağımsız olmadığını kaydeden Cuştan, bunun tüm kadınlara, özellikle de Kürt kadınlarına yönelik bir mesaj olduğunu söyledi. Kadın örgütlerinin "Musa Orhan Yasası" diye adlandırdığı yeni yasal düzenlenmeyi hatırlatan Cuştan, "Daha önce kolluk güçleri sadece görev esnasında işlediği suçlarla ilgili devletten yardım alabiliyordu. Çıkarılan yasa ile artık tüm suçlarda devletten yardım alabilecek, avukat ücretleri bizzat bakanlık tarafından karşılanacak" dedi. Musa Orhan'ın tutuklanmamasının katil erkeklerin korunup, kollanmaması için önemli olduğuna dikkat çeken Cuştan, "Musa Orhan tutuklansın" talebini 25 Kasım'a kadar her alanda dile getireceklerini söyledi.
25 Kasım'ın tarihsel kökeninde erkek-devlet şiddetine karşı kadınların başkaldırısı olduğunu dile getiren Cuştan, Patria, Minerva ve Maria Teresa Mirabel kardeşlerin, Dominik'te faşist diktatörlük tarafında katledildiğini hatırlattı. Cuştan,"Erkek devlet şiddetiyle katledilen kadınların isyanından doğan bir günü karşılarken bu nedenle ülkemizdeki örnekleri ele almak istedik" dedi.
Cuştan, İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması ve Gülistan Doku'nun bulunmasının da temel talepleri arasında yer aldığının altını çizdi.
24 KASIM'DA İMZALAR MECLİSE VERİLECEK
Kampanyanın startını vermeden önce Change.org üzerinden "İstanbul Sözleşmesi uygulansın" talebiyle başlattıkları imza kampanyasını sürdürdüklerini belirten Cuştan, 24 Kasım'da bir heyetle imzaları Meclis'e vereceklerini açıkladı.
'ÖRGÜTLÜ ERKEK EGEMENLİĞİNİ ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZLE YENEBİLİRİZ'
Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi Sözcüsü Havva Cuştan, kadınlara çağrı yaparak konuşmasını tamamladı: "Sen yoksan çok eksiğiz. Bugün biz Pınar'ın yerinde olmadıysak sadece bir tesadüften. Hiçbirimiz bu çemberin dışında değiliz. Çünkü çok güçlü ve örgütlü bir erkek egemenliği var karşımızda. Sokaktan, adliyelere meclise kadar örgütlü olan bu erkek egemenliğini ancak örgütlü kadın gücümüzle yenebiliriz. Haklarımızı, taleplerimizi mücadelemizle kazanacağız. Kimse bize lütfetmeyecek. Bunu biliyoruz. Bu güçle 25 Kasım'a yürüyoruz. O nedenle vazgeçmeyelim, erkek egemenliğine karşı örgütlenelim ve kazanalım."