23 Eylül 2024 Pazartesi

Elif Bayburt yazdı | Kalemiyle savaşan komutan Kanafani'nin dilinden: Güneşteki Adamlar

Siyonist işgalin saldırıları sonucu Filistin'i terk etmek zorunda kalmış ve yolları Basra'da kesişen 4 Filistinlinin yolculuğunu anlatan Kanafani, Filistin halkının ne kadar farklı arka planlardan, kuşaklardan gelirlerse gelsinler, ne kadar farklı tercihlerde bulunurlarsa bulunsunlar, aynı işgal ve irade gerçekliğiyle birbirlerine bağlandıklarını ustaca göz önüne seriyor.

"Araçtaki dört kişiden hiçbirinin içinden konuşmak gelmiyordu. Sadece yorgunluktan takatleri kalmadığı için değil, her biri derin derin düşüncelere daldığı içindi bu. Koca tanker yol boyunca sadece onları değil, hayallerini, ailelerini, hırslarını, umutlarını, mutsuzluklarını, umutsuzluklarını, güçlerini ve güçsüzlüklerini, geçmişlerini ve geleceklerini de götürüyordu. Meçhul olan yeni bir kaderin dev kapısını zorluyormuş gibiydi ve bütün gözler, görünmez iplerle bağlıymışçasına bu kapıya dikilmişti."

Siyonist İsrail'in Gazze Şeridi'ne dönük işgal saldırıları derinleşerek sürüyor. Emperyalistler, bu soykırım ve tehcir saldırısını Filistinli direniş gruplarının 7 Ekim'de başlattığı Aksa Tufanı operasyonuna bağlamakta ısrarcı olsa da Filistin davası, direnişi ve İsrail'in işgal politikaları 75 yıllık bir tarihe dayanıyor. Bu tarihi anlamak, Filistin halkının gerçekliğiyle daha doğrudan bir ilişki kurmak için temel kitaplardan birisi, Gassan Kanafani'nin 1963'de yazdığı, Güneşteki Adamlar.

Filistin'in direniş hafızası için temel bir yazar ve gazeteci olan Gassan Kanafani, aynı zamanda 1967'de kurulan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin (FHKC) Parti Sözcüsü. Kanafani, "Güneşteki Adamlar" kitabında, Filistin halkının tarihinin ana akım medyada görmeye alışık olduğumuz biçimde salt bir ölüm ve sıcak çatışmanın ötesinde kendi topraklarına duyulan hasretin, umutsuzluk ve geleceksizliğin, göçün tarihi olduğunu tokat gibi çarpıcı bir dil ve olay örgüsüyle anlatıyor.

Siyonist işgalin saldırıları sonucu Filistin'i terk etmek zorunda kalmış ve yolları Basra'da kesişen 4 Filistinlinin yolculuğunu anlatan Kanafani, Filistin halkının ne kadar farklı arka planlardan, kuşaklardan gelirlerse gelsinler, ne kadar farklı tercihlerde bulunurlarsa bulunsunlar, aynı işgal ve irade gerçekliğiyle birbirlerine bağlandıklarını ustaca göz önüne seriyor. Filistin'deki ömrünü bir kampta geçiren ve 4-5 zeytin fidesinin, sağlam bir evin hayalini kuran ancak toprağını terk etmek istemeyen Ebu Kays, direnişin önemli bir parçası olduğu için işgal polisi tarafından her yerde aranan ve özgürlüğünü korumak için kendi topraklarını terk etmek zorunda kalan Esad, babası ve abisi ailesini terk ettiği için genç yaşında okulu bırakıp ailesine bakmanın sorumluluğunu hissederek iş arayan Mervan, Kuveyt'e giderek petrol işinde para kazanmanın hayalini kurarken kendilerini yan yana buluyor. Görüştükleri kaçakçılardan umduklarını bulamamaları üzerine, onlara cazip bir teklifte bulunan yine bir Filistinli, direnişin eski bir parçası ancak kaybettikleri sonrası gözünü para hırsı bürüyen Ebu'l-Hayzuran'ın tankerine saklanarak yola çıkıyor.

Ağustos'un sıcağında çölde çıktıkları bu yolculukta hepsinin farklı gayeleri olsa da aynı deneyimleri, aynı kayıpları, aynı acıları yaşadıklarını ve hayatta kalmak, yaşama tutunmak için aynı iradeyi gösterdiklerini okuyucuya anlatıyor. Filistin halkının tarihi, soykırımın tarihi, sadece Gazze ve Batı Şeria'da değil, Basra'da, Irak çöllerinde, Kuveyt'te yazılmaya devam ediyor. Aynı zamanda bir erkeklik anlatısı olan bu metin, erkeklerin topraklarını göçe zorlanarak ve bu süreçte yaşadıkları çeşitli deneyimlerle nasıl erkekliklerini kaybettiklerini hissettiklerini, yozluklarını, çıkar hesaplarını, birbirleri üzerinde kurmaya çalıştıkları dominasyonu da etkili bir dille teşhir ediyor.

Sadece 70 sayfadan oluşan bu hikaye içinde çok çarpıcı, özellikle bu dönemde çok da göremediğimiz, belki görmek istemediğimiz bir mesajı taşıyor: O insanların hepsinin birer hikayesi vardı. Ve o hikayeler, hala kan ve terle yazılmaya devam ediliyor.

Bu hikayelerden birinin sahibi de kitabın yazarı Gassan Kanafani. FHKC'nin "kalemiyle savaşan komutanı" Kanafani, Filistin'den göç etmek zorunda kaldığı Beyrut'ta, 36 yaşında, aracına konulan bombayla, yanında 17 yaşındaki yeğeniyle birlikte suikast saldırısında katledildi. Kanafani'nin yazdıkları, çok gerçek bir deneyime, hasret ve öfkeye dayanıyor. Aynı zamanda bugün, tüm devrimciler, sosyalistler için Türkiye emekçi sol hareketinin kırmızı çizgilerinden biri olan Filistin davasıyla daha yürekten bağlanmak için yol açıyor.