30 Eylül 2024 Pazartesi

Ela Yeşilkaya yazdı | Ece'ye: Sokak sokak haykırıyoruz düşlerimizi ve sizi

Yürüdüğümüz yol gülüşlerinizi, düşlerinizi, ayak izlerinizi taşıyor. O ayak izlerini takip ederek yürümeye çalışıyoruz yanımızda sizlerle. Odalarımızın duvarları fotoğraflarınızla doldu bir süre sonra. Çünkü kavgamız sizin düşlerinizi kurma kavgasıydı neticede. Sizi, anılarınızı dinlemek, öğrenmek de bu yüzden bu kadar heyecan verici ve önemli. Sizi tanıdıkça yolu nasıl yürüdüğünüzü de öğreniyoruz.

Nasıl başlayacağını bilemiyor insan konu sizler olunca. Hayatlarımız nasıl aydınlanıyor sizlerle bir bilseniz. Ve daima yol gösteriyorsunuz bizlere.

Seni ilk Kadıköy Anadolu Lisesi'nde bir fotoğrafında görmüştüm. Yoldaşın olacağımı bilmeden. Sonrasında senin mücadeleye atılma sebebin olan zulmü, sömürüyü, kadın katliamlarını gördükçe sizler gibi mücadeleye atılmak istedim. Sokakları dolduran ve dövüşen kadınları, öğrencileri, emekçileri gördükçe daha da büyüdü mücadele isteğim. Faşizme, kapitalizme, ataerkiye olan öfkem dinmez, uslanmaz bir seviyeye vardıkça, seni de daha fazla tanımaya ve öğrenmeye çabaladım.

Gidip geldiğin sokaklardan artık elinde afişinle geçmene, sınıf arkadaşlarınla oturduğun Kadıköy sokaklarında kızıl sopanla tacize karşı yürümene sebep olan şey neydi? Kobanê'ye gitmeyi istemene sebep olan şey neydi ya da?

Rojava devrimini daha fazla öğrenmeye başlamama, devrimci mücadeleyle tanışmama sizleri tanıma isteğim vesile oldu belki de. Düzenin köhneliğini elinin tersiyle iten sen ise rehberim oldun. Her tökezlediğimde senin yoluna baktım, nelerin senin tökezlemene sebep olduğunu ve nasıl yeniden kalktığını görmek için.

Yürüdüğümüz yol sizlerin gülüşlerinizi, düşlerinizi, ayak izlerinizi taşıyor. O ayak izlerini takip ederek yürümeye çalışıyoruz yanımızda sizlerle. Odalarımızın duvarları fotoğraflarınızla doldu bir süre sonra. Çünkü kavgamız sizin düşlerinizi kurma kavgasıydı. Sizi, anılarınızı dinlemek, öğrenmek de bu yüzden bu kadar heyecan verici ve önemli. Sizi tanıdıkça yolu nasıl yürüdüğünüzü de öğreniyoruz. Ve bir biçimde her bulunduğum yerde sana, seni tanıyan insanlara rastlıyorum. Kimi zaman bir sıra arkadaşın oluyor bu sohbeti eden, kimi zaman seni anlatan bir yoldaş, kimi zaman tesadüfen karşılaştığım çok yakın bir arkadaşın. Bırakmıyoruz bulduğumuzda tabi. Ne var ne yoksa soruyorum aklımdakini.

İnsan sizin hakkınızda en basit şeyleri bile merak ediyor. Nerede oturmayı, ne yemeyi, konuşmayı, hangi şarkıları dinlemeyi severdiniz mesela? Farklı zamanlarda okuduğumuz aynı lisede en sevdiğin yer neresiydi acaba? Tahminler de yürütüyorum. Denize karşı oturup okulu ekmişsindir mutlaka bahar gelince. Ayrı zamanlarda seninle bunları paylaşmak bile ne güzel bir şey.

En güzel olan ortak düşümüzü, özlemimizi paylaşmak tabi ki. Kadıköy'ü faşistlere dar ettiğin, şimdi bile arkadaşlarının yaptırdığı büstü tahrip edince düşlerini, mücadelemizi engelleyebileceğini zanneden faşistlere karşı sımsıkı sarıldığımız düşlerimiz. Gezi'de, Rojava'da gördüğün, inşasına katılmak istediğin düşlerimiz. Ve yoldaş sizi, düşlerinizi sokak sokak haykırıyoruz.