30 Eylül 2024 Pazartesi

Ekin Tirej yazdı | Gülümseyen gözlerinizdeki ışığı, her daim taşıyacağız!

Cebrail yoldaş, Suruç’ta şehit düşen yoldaşlar arasındaydı. Onların haberini aldığımızda, Rojava’nın Serêkaniyê bölgesindeki Şehit Serkan Taburu’nun ortak alanında, TV haberlerini izlemekteydik. Taburumuz savaşçı ve komutanlarının, o anki tarifi imkansız duyguları, ancak bir hesap sorma eyleminde soluk alabilirdi. Ve hızla hazırlanılıp, yola çıkıldı.

Cebrail yoldaş, 2014-2015 yıllarında, aldığı yeni görev doğrultusunda, Antakya’dan, Adana’ya, İskenderun’dan Mersin’e uzanan, ağırlıklı Türk, Arap, Kürt ulusundan ve Alevi, Sünni, Hıristiyan inançlarından oluşan bir halklar mozaiği olan coğrafyada faaliyet yürütürken, adanmış bir devrimcilik, partizanlık düzeyi ortaya koydu.

Toplumsal bir devrimin başarılması, sömürgeci faşist erkek egemen devletin tasfiyesi, uzun soluklu, kararlı bir mücadele gerektiriyordu. Akdeniz bölgesinde, görevinin başındayken, bu ölçünün terazisinde kendisini tartar, eleştiri özeleştiriyle katılım düzeyini sorgular, alanın ve de alanla birlikte kendisinin gelişimini örgütlemeye çalışırdı. Zorlanmaları karşısında, yoldaşlardan, halktan, gençlerden aldığı kuvvetle, yürüyüşüne hız katardı.

Gençlik çalışmalarının sorumlusu iken, siyasal çalışmanın her parçasında gönüllü bir katılım coşkusu, halkı ve gençliği örgütlemede süreklilik çizgisi yoldaşın dikkat çeken bir özelliğiydi. Sıra neferliği kavramına yakışan bir duruşun emekçisi olmak istediği anlaşılıyordu. Halk ve yoldaşlık sevgisi, saygısı, onu genç yaşında, derin ve olgun kılıyordu.

Elinde afiş kovası ve fırçasıyla, kentin en işlek yerlerinde ve emekçi semtlerde, gazete, dergi dağıtımlarında, stantlarda, yürüyüşlerde, basın açıklamalarında, işkenceli gözaltılarda, kitle toplantılarında, ev, işyeri, kampüs, sokak örgütlenme çalışmalarında, eğitimlerde, kurum mutfakçılığında ve temizliğinde, yoldaşça paylaşımlarda... Onu her yerde görmek mümkündü. Canlı, hızlı bir yaşam temposu içindeyken, siyasi polisin fiziki-psikolojik kuşatmasına, saldırılarına karşı da, sarsılmaz bir devrimci cüret gösterirdi.

Cebrail yoldaş, Rojava devriminin, Kobanê direnişinin ayak seslerini işiten yerlerden biri olan Adana ve Mersin’de, sömürgeciliğe, işgale, Türk devleti-DAİŞ ortaklığına karşı bölgede gelişen direnişin büyütülmesinde rol oynadı. O ve yoldaşları, Rojava devrimine yönelik saldırılara karşı halkın sokağa çıkması için siyasal seferberlik düzeyinde bir faaliyet yürütmeye çalıştı.

Kobanê savaşının sabotajcı komünist komutanlarından biri olan Sarya Özgür’ün şehadetini, bu görüş açısıyla karşıladılar. Adana’nın eylem meydanlarından biri olan İnönü Parkında, halkla ve dostlarla birlikte, Sarya yoldaş şahsında Kobanê direnişi şehitlerini anmak isterken, işkenceli polis saldırısına uğrayan sosyalistlerden biri olarak Cebo yoldaş, direnişçiliğiyle gündem oldu. Eylem, Adana halkına ve antifaşistlere moral verirken, o dönem Türkiye’den Rojava devrimine uzanan yürüyüşün, mütevazı adımlarından biri oldu.

Cebrail yoldaş, Suruç’ta şehit düşen yoldaşlar arasındaydı. Onların haberini aldığımızda, Rojava’nın Serêkaniyê bölgesindeki Şehit Serkan Taburu’nun ortak alanında, TV haberlerini izlemekteydik. Taburumuz savaşçı ve komutanlarının, o anki tarifi imkansız duyguları, ancak bir hesap sorma eyleminde soluk alabilirdi. Ve hızla hazırlanılıp, yola çıkıldı.

Rojava devriminin savunulması ve inşası için kendini adayan komünistlerin, 33’leri yaşatma anlayışı, sonrasında da, hesap sorma bilinciyle, mücadeleyi, her daim büyütmek oldu. Aklımıza bilinç, yüreğimize yoldaşlık sevinci ve coşkusu sunan yoldaş güzelleri 33’leri, sevgi, saygı ve bağlılıkla anıyoruz.