22 Eylül 2024 Pazar

EHB avukatlarından Can Tombul tahliye edilmedi

Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatlarından Can Tombul'un tutuklu yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü. Mahkeme Tombul'un tutukluluğuna devam kararı vererek, duruşmayı 5 Şubat 2019 tarihine erteledi.
Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatlarından Can Tombul'un tutuklu yargılandığı davanın ilk duruşması Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
 
Silivri Hapishanesi'nden getirilen avukat Can Tombul duruşmada hazır bulunurken, İstanbul Barosu duruşmada gözlemci olarak bulundu. Ayrıca duruşmaya çok sayıda avukat da katıldı.
 
Avukat Keleş Öztürk, soruşturmanın esasının Urfa'da olduğunu için yetkisiz belirterek, bu mahkemenin yetkisiz bir mahkeme olduğuna dikkat çekti ve yetkisizlik kararı talep etti. Avukat Gülhan Kaya da bu yetkisizlik taleplerinin nedenlerini açarak Tombul'un tahliyesini istedi. Mahkeme heyeti, yetkisizlik kararı talebini ve Tombul'un tahliye talebini reddetti. Avukat Serhat Çakmak da Tombul'un bir avukat olduğu ve avukatlık kanununun 28 maddesine göre bu soruşturmanın usulsüz yürütüldüğüne vurgu yaptı, soruşturma için Adalet Bakanlığı'ndan izin alınmasını talep etti. Heyet bu talebi de reddetti.
 
AVUKATLIK PRATİĞİM POLİSİN HOŞUNA GİTMEMİŞ
 
Avukat Can Tombul ise iddianamenin yetersizliğine dikkat çekti, "9 yıldır avukatım. Avukatlığımın 8 yılı Ankara'da, son bir yılı ise Diyarbakır'da geçti. Avukatlığımı yaparken hak ve adalet mücadelesi verdim. Gözaltında kayıplara karşı, işkenceye karşı mücadele ettim. Kendim ise tanığı olduğum Suruç ve Ankara katliamlarına adalet gelmesi için mücadele ettim. Avukatlık pratiğim siyasi polisin hoşuna gitmemiş olacak ki böyle bir komployla karşı karşıyayım. Ankara'da tutuklanmadan kısa bir süre öncesinde gözaltına alındım. Soruşturma siyasi polis komplosuyla yürütüldüğu çok belliydi. Hasret Korucu isimli müvekkilim evden kaçtığımda ailesi beni tanıdığı için ismimi söylemiş. Hasret daha önce gözaltına alındığında avukat olarak gitmiştim. Ailesinin verdiği ifadede buydu zaten, doğrudur avukatlığını yaptım. Bu soruşturma kapsamında adlî kontrolle bırakıldım" dedi.
 
GÖZALTINA ALINMA ŞEKLİM BİLE HUKUKSUZ
 
Üzerine ifade veren tanık Can Uyanık isimli şahıs tarafından Suriye'de bir süre kaldığını ve orada eğitim aldığı yönündeki iddalara yanıt veren Tombul, "Telefonumun kapalı olduğu bir dönemde gitmişim buraya. Bu ifadeden 3 ay sonra gözaltına alındım. Gözaltına alınma şeklim bile usulsüz, siyasi polis beni aldığında savcıdan gözaltı kararı istemiş.
 
Urfa'da alınan bir ifade için Ankara'da soruşturmayı yürüten mahkeme yetkisizlik kararı verilmeden İstanbul'a gönderilmiş, bu bile resmi evrakta sahteciliktir" diye konuştu.
 
SURUÇ KATLİAMINI TAKİP ETTİĞİM İÇİN URFA EMNİYETİ BENİ HEDEF ALDI
 
Tombul tanık Can Uyanık isimli kişinin ifadesine ilişkin ise şunu söyledi: "Suruç katliamı davasını takip ettiğim için Urfa Emniyetinin benimle böyle bir kişisel husümeti vardı. Daha önce defalarca Urfa Emniyeti tarafından tehdit edildim, baskı gördüm. Sonradan öğrendim ki Urfa Emniyeti aleyhime delil üretmeye karar vermiş bile. Fotoğraflarla teşhis edilmişim bu bile hukuka aykırı. Kanunlar yasadışı usül olmasın diye düzenlenir ama teşhis işlemi bile hukuk dışı. Ve tanığın verdiği her karar gerçek dışı ve hukuk dışı olacağı bellidir. Söz konusu şahıs olmasa bile emniyet her şeyi hazırlamış. Tanık ise herkesi kod ismiyle bildiğini ama bir tek beni gerçek ismimle biliyormuş. Benim yasadışı bir şekilde sınırı geçerek silahlı eğitim almış olsaydım avukatlık yapıyor da olmazdım. Suruç ve Ankara katliamlarının tanığıyım. İki katliamda da mesleki faaliyetlerimi yürütmeye çalıştım. Otopsilerine katıldım, cenazelerine katıldım, bu katliamda hayatını kaybedenlerin aileleriyle görüştüm. İki katliamda da sağ kurtulmuş biri olarak o dönemde delirmemeye, sakin kalmaya çalıştım. Telefonum kapalı olması nedeni de budur. Kendimi dinlemek istedim. Bugün telefon kullanmamak Suriye'de olduğumuz anlamına mi geliyor?"
 
Hakkındaki diğer iddialara yanıt veren Tombul şunları kaydetti: "ESP'nin 'Hepsi gitsin halk gelsin' eylemine de Sibel Bulut ve Serkan Tosun'un cenazelerine de katıldım. ESP, siyasi yasal bir partidir. Bu eyleme yüzlerce kişi katıldı. Sibel ve Serkan müvekillerimizdir, bu yüzden cenazelerine katılmak suç olamaz."
 
DOSYADAKİ HUKUKSUZLUKLAR SUÇ
 
Serbest kalır kalmaz sürekli olarak emniyetlerde, adliyelerde avukatlık yapmaya devam edeceğini vurgulayan Tombul, sözlerini şöyle sonlandırdı: "Bu dosyada çok fazla hukuksuzluk var, suç bile değerlendirebilecek hukuksuzluklar var. Bu dosyada temiz tek şey ise benim. Adalet için buradaysak eğer tahliyemi talep ediyorum."
 
Avukatlar tanık Hasret Korucu ve Tombul'un Ankara'daki ortağı Avukat Umut Açar'ın dinlenmesini istedi, heyetin talebi kabul etmesi üzerine tanıklar dinlendi.
 
Tanık Korucu şunları söyledi: "Kişisel olarak tanımam Can'ı. Ankarada benim ailemin verdiği ifade yüzünden gözaltına alındığını öğrendim. Evden kaçtığım için ailem polise gitmiş ama ne evden kaçmadan önce ve sonrasında Can'la ilişkim yoktur. Can için ifade vermeye giderken kaçırıldım, darp edildim, tehdit edildim. Ailem ise Can'ı daha önceki gözaltılarımdan tanır."
 
Tombul'un ortağı avukat Umut Açar ise telefonunu kullanmadığı döneme ilişkin tanıklık yaptı. Açar şunları ifade etti: "Baktığımız dosyalar genelde hak ihlaline uğrayan insanların dosyaları. Suruç'ta ve Ankara'daki patlamalarda Can da bulunuyordu. Bu durumlar travmatik durumlar aslında, Can da o dönemde ulaşılmak istemedi ve telefonunu kapattı. Can bunu kafasını dinlemek istediğinde ara ara yapardı. Can bütün bunlardan yıprandığı için kafasını dinlemek istedi. 4-5 ay kadar sürdü bu böyle. Ve bu dönemde de ara ara büroya uğruyordu."
 
Savcı mütalaasında Tombul'un tutukluluğunun devamını istedi.
 
Avukat Keleş Öztürk bu delillerin kuvvetli delillerin olmadığına üretme deliller olduğuna vurgu yaptı, "Savcı emniyetin kararı ile hareket ediyor. İddianame ise fezlekenin aynısı" dedi.
 
Avukat Kazım Bayraktar, Can Uyanık'ın hem sanık olduğunu hem de tanık olduğuna dikkat çekti, geçmişte yapılan polis komplosuna dair birçok örnek verdi. Emniyetin sahte delil üretmek isteyince ilk başta usulsüzlük yaptığını dile getiren Bayraktar, Uyanık'ın verdiği ifadenin tamamını bile göremediklerini söyledi.
 
EMNİYET CAN GİBİ AVUKATLARI SEVMEZ
 
Avukat Ahmet Baran Çelik, emniyette birçok şiddet biçiminin olduğunu kaydetti, "Bununla mücadele eden Can gibi avukatlar var. Bu yüzden emniyet Can gibi avukatları sevmez. Emniyete göre müvekilliniz örgütlü suçlar kapsamındaysa siz de o örgütlü bağlantınız vardır. Bu yüzden Can hakkında deliller üretmişler. Özellikle Urfa TEM'de işkenceye dair bir sürü delil var. Neden Urfa TEM'in Can'a böyle bir şey yapmak istediğini daha önce açmıştık. Meslektaşımızın tahliyesini talep ediyorum" diye ifade etti.
 
Mahkeme Tombul'un tutukluluğuna devam kararı vererek, duruşmayı 5 Şubat 2019 tarihine erteledi.