23 Eylül 2024 Pazartesi

Eğitim Sen: Mesleki eğitimde sömürü devlet eliyle meşrulaştırılıyor

Eğitim Sen, mesleki ve teknik eğitim liseleriyle ilgili raporunu yayınladı. Mesleki eğitimde devlet liseleri pek çok farklı sorunla karşılaşırken, özel meslek liselerindeki artışa dikkat çekildi. Binlerce öğrenci staj adı altında sömürülürken, devletin meslek eğitimde işverene yönelik düzenlemelere yoğunlaşması ise bir başka kritik sorun.

Eğitim Sen, mesleki ve teknik eğitim liseleriyle ilgili raporunu yayınladı. Mesleki eğitimin genel eğitimden yadsınarak tek boyutlu bir prototipe indirilemeyeceğini kaydeden rapor, Türkiye'de mesleki eğitime ilişkin pek çok farklı soruna dikkat çekti.

Raporda, liselerde patronların istekleri doğrultusunda eğitim verilirken istihdama ilişkin en ufak bir güvence sunulamadığına işaret eden Eğitim Sen, ayrıca mesleki eğitimde özelleştirmenin önünün açıldığını belirtti. Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılmasıyla dokuz yılda özel meslek liselerinin sayısının 9 kat, bu liselerdeki öğrenci sayısının ise 29 kat arttığını kaydeden rapor, kamu liseleri ciddi altyapı sorunları, bütçe yetersizlikleriyle boğuşurken, özel liselerin bütün isteklerinin karşılandığını dile getirdi.

Türkiye'de resmi ve özel 4 bin 423 mesleki ve teknik ortaöğretim kurumunda, 1 milyon 731 bin öğrenci ve 142 bin öğretmen bulunduğunu aktaran raporda, öğrenci sayısındaki yoğun artışa paralel olarak öğretmen atamalarının yapılmadığı ifade edildi.

STAJ SÖMÜRÜSÜ DERİNLEŞİYOR
Raporda, 2021 yılının aralık ayında 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nda yapılan değişikliklerle meslek lisesi öğrencilerinin ucuz iş gücü olarak sömürülerinin derinleştiği kaydedilerek, öğrencilerin "staj" adı altında 4 gün çalıştırılırken sadece 1-2 gün okula gittiklerine işaret edildi. Öğrencilerin çoğu zaman yatırılmayan sigorta primlerinin işveren değil devlet tarafından karşılandığı belirtilirken, yürürlüğe girecek yeni yasayla öğrencilerin alacağı asgari ücretin önemli bir kısmını da devletin karşılayacağı ve işverenlerin yükümlülüklerinin kamu bütçesinin sırtına yıkılacağı vurgulandı.

ÖZER: İŞVERENLER MESLEKİ EĞİTİMİN TAMAMINA DAHİL EDİLDİ
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in 28 Aralık tarihli konuşmasında mesleki eğitim kurumlarının açıkça sermayenin yararına olacak şekilde dönüştürüldüğünü itiraf ettiğine dikkat çeken Eğitim Sen, Özer'in şu sözlerini hatırlattı: "Artık mesleki eğitimde işverenler mesleki teknik Anadolu liselerinde eğitim alanların mezun olmalarını beklemiyorlar. Biz işverenlerimizi mesleki eğitim süreçlerinin tamamına dahil ettik. Artık mesleki eğitimde müfredatı birlikte güncelliyoruz. Öğrencilerimizin işletmede beceri eğitimlerini işverenlerimizle, sektör temsilcilerimizle birlikte planlıyoruz. Mesleki eğitimin kalitesi için çok kritik olan öğretmenlerimizin iş başı ve mesleki gelişim eğitimlerini de ilk defa işverenlerimizle birlikte sistematik olarak planlıyoruz. Orada tek bir şey istiyoruz, istihdamda öncelik. Çünkü biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak iş gücü piyasamıza insan kaynağı yetiştiriyoruz. Dolayısıyla iş gücü piyasasındaki sektör temsilcilerimizi eğitim sürecine dahil ettiğimiz zaman mesleki eğitimin kalitesi arttığı gibi aynı zamanda istihdam edilebilirlik de artıyor."

'ÇOCUK VE GENÇ İŞÇİ SÖMÜRÜSÜ DEVLET ELİYLE MEŞRULAŞTIRILIYOR'
Eğitim Sen, MEB'e bağlı meslek liselerinde hızla açılan mesleki eğitim merkezi programlarına dair, "Öğrencilerin okul ve iş hayatını birlikte sürdürecekleri üzerinden yapılan propaganda, meslek lisesi öğrencilerini zorunlu eğitimden, örgün eğitimden uzaklaştırma anlamını taşımaktadır. Devletin zorunlu eğitim kapsamındaki çocukları ‘beceri eğitimi' adı altında işverene ucuz iş gücü olarak sunması kabul edilemez. Eğitim hakkının tamamen yok sayıldığı, fırsat eşitliği perdesi altında sürdürülen piyasa merkezli eğitim modelinin geldiği nokta çocuk haklarına, çocukların eğitim hakkına meydan okumak anlamına gelmektedir. Çocuk işçiliğinin devlet eliyle meşrulaştırılması anlamı taşıyan bu uygulamadan derhal vazgeçilmelidir" ifadelerini kullandı. Bu program kapsamındaki çırak öğrencilerin yıllardır altyapı eksiklikleri, atölyelerin durumu, ekipman eksiklikleri, niteliksiz eğitim, gerekli yönlendirmelerin yapılmaması, öğretmen yetiştirememe gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığını belirten Eğitim Sen, bu sorunların yıllardır çözülmediğini vurguladı.

Eğitim Sen son olarak pek çok farklı mesleki eğitim kurumunda öne çıkan sorunları şu şekilde sıraladı:
"Meslek liselerinde cinsiyet ayrımına dayalı eğitim devam etmektedir.

• Mesleğe yöneltme ve rehberlik hizmetlerinde yetersizlikler sürmektedir. Öğrencinin doğru karar verme ve seçme özgürlüğü çok iyi bir rehberlik hizmeti ve desteklemeyle gerçekleşebilir. Oysa meslek seçimi ya puanlama ya da kontenjan yerleştirmesi şeklinde yapılmaktadır.
• Eğitimde de özelleştirme zihniyeti sonucu özellikle son yıllarda yetersiz bütçe, ödenek eksikliği, kadrolu personel yetersizliği ve yeni teknolojik yatırımların yapılmaması sonucu mesleki ve teknik eğitimde nitelik kaybı artarak sürmektedir. Öyle ki, çoğu işletmeler ihtiyaç duydukları ara kademe insan gücünü kendi kaynaklarını kullanarak güncel teknolojiye uygun eğitmeye çalışmaktadır. Her meslek için bir okul açılması mantık dışıdır.
• Mesleki ve teknik lise öğrencilerine meslek yüksekokullarına girişin sınavsız olması bazı avantajlar sağlasa da, müfredat farklılığı nedeniyle üniversite sisteminde kendi alanındaki mühendisliklere ve diğer bölümlere girebilmeleri neredeyse imkânsızdır. Öte yandan meslek yüksek okullarının konum, rol ve işlevleri de belirsizdir. İş yaşamında bu okul mezunları ile meslek ve teknik lise mezunları arasındaki fark tartışmalıdır.
• Mezun edilen niteliği zayıf tekniker ve teknisyenler piyasada çalışamamakta, birçoğu alanı dışında düşük gelirli işlerde çalışmaktadır. Her tür araç-gereç donanımı, ders kitapları ve programlar güncellenmeden kullanılmakta, sadece merkezi kararlarla yeni dersler eklenip çıkarılmıştır.
• İşletmelerde beceri eğitimi gören öğrenciler, ucuz iş gücü olarak görülmüş, çalışma saatleri, koşulları, ücret, davranış, olumsuz çalışma kültürü ve yaptırılan işlerin niteliği açısından tam bir istismarla karşı karşıyadır. Okul programlarıyla gelenekçi ve ustaya her koşulda itaati öğreten işlevsiz ve dağınık bu eğitim alanı ‘çırak' adıyla tam bir çocuk ve genç emeği sömürüsü merkezleri konumundadır.
• Mesleki teknik orta öğretime giren öğrencilerin büyük bölümü toplumun düşük gelirli, eğitim düzeyi düşük ve kırsal kökenli ailelerin çocukları olduğu görülmektedir. Çalışma hayatının ‘ara eleman' ihtiyacını bu okullardan karşıladığı, mezunların yetersiz eğitim sonucu işsiz veya düşük gelirli işlerde çalışabildikleri görüldüğünden ve toplumsal yapısı incelendiğinde bu okulların ayrımcı bir işlev üstlendikleri söylenebilir.
• Meslek dersi öğretmenlerinin özlük haklarında ciddi eksiklikler ve sorunlar vardır. Mesleki eğitim veren öğretmenler maaş karşılığı 20 saat zorunlu ders okutmak zorundadır. Bu durum ise genel kültür dersi öğretmenlerinde 15 saattir. Buna karşılık meslek dersi öğretmenlerinin derse hazırlık planlama ek ders ücretleri de genel kültür dersi öğretmenleri gibi 10 ders saatine karşılık 1 ders saatidir.
• Teknik eğitimi yapan personelin durumu iyi değildir; atölye koşullarında meslek hastalıkları ve iş kazalarıyla karşı karşıya bulunmaktadırlar; yıpranma payı gibi kazanılmış hakları da ellerinden alınmıştır. Atölyede çalışan öğrenciler de aynı risklerle karşı karşıyadır."