1 Ekim 2024 Salı

'Ebru, Aytaç yaşasın: Artık her saniye değerli ve kritik'

Bakırköy Hastanesi önünde bugün de eylem yapan avukatlar, meslektaşları Timtik ve Ünsal'ı yaşatmak için ellerinden geleni yapacakların belirtti. Avukatlar, "İki arkadaşımızı kaybedebiliriz ama bu bozuk düzeniniz ilelebet sürmeyecek" diyerek, mücadele sözü verdi.

Savunmaya Özgürlük İnisiyatifi, ölüm orucu direnişinde olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde nöbet eylemi yaptı.

ÇHD Genel Sekreteri Nergis Tuba Aslan, Timtik ve Ünsal'ın artık kritik aşamalarında olduğunu, her geçen saniyenin önemli ve tehlikeli olduğunu söyledi. 
Aslan, "Biz Ebru ve Aytaç'ı yaşatmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya kararlıyız" dedi.

'KİMSE BAŞINI YASTIĞA RAHAT KOYMASIN'
ÖHD Mersin Şube Yöneticisi Sebahat Gençtarih, dün Timtik ve Ünsal'ı ziyaret ettiklerini belirterek, şunları söyledi: "İkisi de 'hapishanede bile daha rahat koşullar vardı. Burada rahat bir şekilde nefes alamıyoruz, avukat görüşü yapamıyoruz, telefon görüşmemiz yok. Hastane koşulları çok daha kötü, ceza içerisinde ceza çektirme yönteminden başka bir şey değil' diyor. 

Sadece kendileri için direnmediklerini belirterek, 'yarın bu herkesin başına gelebilir, her meslektaşımız tutsak edilebilir. Bu nedenle kim bu işin ucundan tutuyorsa, biraz da kendi için yapıyor' diyor. 

Bu nedenle bugün bu mücadelenin ucundan tutmak Ebru ve Aytaç'ı yaşatmak demek, haklarımıza sahip çıkmak demektir. Ebru ve Aytaç'ın başına gelecek her şey vicdanımızda ağır bir yara olacaktır. Kimse başını yastığa rahat koymasın."

AVUKAT AKDOĞDU: HAVANIN KURŞUN GİBİ AĞIR OLDUĞU GÜNLERDEYİZ
"Havanın kurşun gibi ağır olduğu günlerdeyiz" diyen ÇHD İzmir Şube Sekreteri Erdoğan Akdoğdu, iki avukatın da yaşamlarının adil yargılanma talebiyle ortaya koyduğunu hatırlattı.

Özgür Karakaya ve Didem Akman'ın da Şakran Hapishanesi'de devletin kurallarına uymadığı için maruz kaldıkları infaz rejimine karşı ölüm orucunda olduğunu anımsatan Akdoğdu, şunları söyledi: "Bu bir orta oyunu. Bu sıkıyönetim, istiklal, darbe mahkemelerinden, özel yetkili mahkemelerden bugüne sivilleştirdiklerini söyledikleri mahkemelerin hala faşizmin sopasıdır. Düzenin, siyasi muhalifleri üzerinden bir giyotin gibi sallanmaya devam ediyor. Kadın cinayeti yargılamalarında failleri tutuklatabilmek için Twitter savcılığı harekete geçiyor, mahkemelerde, adliyelerde oturan savcılar harekete geçmiyor. İş cinayetlerinde kamuoyunun tepkisi savcıları harekete geçiriyor, sermayeye dokunmaktan imtina ediyorlar çünkü. Zengin birinin çocuğu, bir özel harekat polisi sokakta trafekte insan öldürdüğünde ancak Twitterda tepki geliyorsa yargı harekete geçiyor.

'BEDENLERİMİZLE ANLATMAYA ÇALIŞIYORUZ: İKİ YÜZLÜ OLMAYIN'
"Bu düzenbaz, bu çürümüş, bu iki yüzlü yargının ortasına iki arkadaşımız yaşamlarını ortaya koymuş durumda. Burjuva hukukuna 'kurallarınıza uyun, iki yüzlü olmayın, Anayasanızda yazan, usül kanunlarınızda yazan kanunlarınıza uyun. Buna uymuyorsanız, kendinizi bununla sınırlamıyorsanız, kanlı bir diktatörlük, yani faşizm olduğunuzu deklare edin. Kravatlarınızla, takıp elbiselerinizle, cübbelerinizin sırmalarıyla gözlerimizi boyayamıyorsunuz. Düzeninizde kadınlar,çocuklar, işçiler ve savunam mesleğinin önemli bir öznesi olan avukatlar ölüyor. Biz komünistler, devrimciler, solcular, yurtseverler adımız neyse ölümü kutsamıyoruz. Ama bedenimizle anlatmaya çalıştığımız; kendinize gelin kurallarınıza uyun.

'İKİ ARKADAŞIMIZI DA KAYBEDEBİLİRİZ AMA BU BOZUK DÜZENİZ İLELEBET SÜRMEYECEK'
"İki arkadaşımızı kaybedebiliriz, kaybetmek istemiyoruz. Yaşatmak istiyoruz. Onları yaşatmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Yarın kötü haberlerini alabiliriz ama bu bozuk düzeniniz ilelebet sürmeyecek. Bunu değiştireceğiz, bunu değiştirmek için iki arkadaşımıza da onların mücadelesine de söz veriyoruz."

Eylemde, "Ebru, Aytaç onurumuzdur", "Ebru, Aytaç yaşasın" sloganları atıldı.