30 Eylül 2024 Pazartesi

'DTK'ye dönük hukuk dışı uygulamalara son verilsin'

Diyarbakır Barosu, İHD, Diyarbakır Tabip Odası ve TİHV, yaptıkları ortak açıklama ile DTK'ya yönelik baskın ve gözaltılara tepki göstererek, hukuk dışı uygulamalara derhal son verilmesini istedi.

Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır temsilciliği, Demokratik Toplum Kongresi'ne (DTK) yönelik polis baskını ve gözaltılara ilişkin ortak açıklama yaptı.

Açıklamada Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında çoğunluğu Diyarbakır'da olmak üzere İstanbul, İzmir, Batman, Adana ve Urfa'da düzenlenen baskınlarda, haklarında gözaltı kararı verilen 64 kişiden 42'sinin gözaltına alındığı kaydedildi.

Gözaltına alınanlar arasında 70 yaşında ve ağır sağlık sorunları bulunan Barış Anneleri'nden Makbule Özbek, Kürt siyasetçiler, avukatlar, KESK, TMMOB, Rosa Kadın Derneği üye ve yöneticileri ile belediye eşbaşkanı ve belediye meclis üyelerinin bulunduğu belirtildi.

'ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALAR NEDENİYLE TOPLUM NEFES ALAMAZ DURUMDA'
Soruşturmalar ile birlikte gözaltı operasyonlarının neredeyse rutin bir hal aldığı belirtilen açıklamada, "Kaygı ile tanık olmaktayız. Anti demokratik uygulamalar nedeniyle toplum adeta nefes alamaz duruma getirilmiştir. Temel insan hakları fütursuz bir şekilde çiğnenmekte, yargı kurumları ise ihlallerin önüne geçmek yerine ne yazık ki bu durumun sürdürücüsü konumuna geçmiştir. Kayyum atamaları ile seçme seçilme hakkı askıya alınmakta, işkence ve kötü muamele hem gözaltında hem sokakta olağan bir uygulama haline getirilmekte, sivil toplum örgütlerinin çalışmaları her geçen gün daha da sınırlandırılmaktadır. Kadın ve çocuklara karşı işlenen suçlar her geçen artmakta ancak bu suçların önüne geçmek yerine, Makbule Özbek'in gözaltına alınması ile barış mücadelesine, Rosa Kadın Derneğine yönelik soruşturmalar örneğinde olduğu gibi kadın kurumlarına baskılar arttırılmaktadır" ifadeleri yer aldı.

'YAŞANANLAR KABUL EDİLEMEZ'
Yaşananların kabul edilemez olduğu vurgulanan açıklamada, "Toplumun olmazsa olmazı demokratik değerlerdir. Devletin temel görevi insan haklarını koruyup temel haklarına saygı duymaktır. Ne yazık ki devlet yetkililerine temel görevlerini hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz. Bir ülkede yaşam hakkı, seçme ve seçilme hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı, örgütlenme hakkı her gün hukuk dışı bir şekilde ihlal ediliyorsa, sivil toplum örgütü temsilcileri her gün saldırıya uğruyor, gözaltına alınıyor ve tutuklanıyorsa o ülkede ciddi bir problem vardır. Bizler, hemen hemen her gün bu uygulamalara tanıklık ediyoruz. Bu durum son derece kaygı vericidir" denildi.

'HUKUK DIŞI UYGULAMALAR DERHAL SON VERİLSİN'
Hukuk dışı uygulamalara derhal son verilerek, toplumsal barış ve adaletin topluma hakim kılınmasının talep edildiği açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: "Temel demokratik değerlerin çiğnenmesi tüm topluma zarar verir. Siyasetçilere, gazetecilere, aydın ve yazarlara, sivil toplum örgütlerine, kadın kurumlarına dönük baskılara son verilmesini istiyoruz. Devlet mekanizması bunu sağlamakla yükümlüdür. Yetkililerden, bu yükümlülüklerini yerine getirmesini talep ediyor, haksız şekilde gözaltına alınan yıllarca barış mücadelesi veren ve ağır sağlık sorunları bulunan Makbule Özbek olmak üzere herkesin serbest bırakılmasını istiyoruz."