1 Ekim 2024 Salı

Diyarbakır'da 693. kayıp eylemi

Diyarbakır'da düzenlenen 693. kayıp eyleminde Selim Hasan ve Cezayir Örhan'ın dosyası kamuoyuyla paylaşıldı. 

İnsan Hakları Derneği (İHD)Diyarbakır Şubesi ile kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle 693. haftada Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eyleme kayıp yakınları, demokratik kitle örgütleri ve İHD yöneticileri katıldı.

Bu hafta Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Çağlayan köyünde kaybettirilen Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın hikayesi paylaşıldı. Hikayeyi İHD Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz tarafından okundu.

ÖRHAN: ADALET HERKESE LAZIM
Kayıp Selim Örhan'ın oğlu Adnan Örhan söz aldı. Örhan, "Yıllar sonra gerçekler ortaya çıktı. Yıllardır kayıp yakınları mücadele ediyor ve etmeye de devam edecek. Kayıp gerçekliği aydınlanmayana kadar, adalet sağlanmayana kadar demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Bu insanların çoğu hiçbir örgüt veya siyasi partiyle ilgisi ve suçu olmadığı halde evlerinden alınıp kurşuna dizildiler. Hep söylüyoruz yine de söyleyeceğiz. Her ne kadar iktidara gelenler bizim dönemimizde yapılmadı deseler de faillerin cezalandırılmaması yargının da sorumluluğudur. Yargı onca delile rağmen kimseyi cezalandırmadı. Kayıp yakınları olarak kayıplarımızın akıbetini sormaya devam edeceğiz. Hakikat ve adalet sağlanmalıdır. Adalet sadece bize değil ülkedeki herkese lazım" dedi.

'EVLERİ ATEŞE VERİLDİ'
Ardından hikayeyi okuyan Akdeniz, Bolu Komando Tugayı'na bağlı askeri birlikler tarafından 6 Mayıs 1994 tarihinde Diyarbakır Kulp İlçesi Deveboyu Mezrası'na baskın yapılarak imama minareden köylülerin cami önünde toplanması için anons yaptırıldığını söyledi. Askerler tarafından cami önünde toplanan köylülere evlerinin yakılacağını ama öncesinde eşyalarını toplamaları için izin verildiği belirten Akdeniz, sonradan köylülerin eşyalarını taşımasının tamamlanamadan evlerin ateşe verildiğini kaydetti. Akdeniz, "24 Mayıs 1994 tarihinde askerler tekrar köye gelir. O sırada köyde bulunan 46 yaşındaki Selim, 40 yaşındaki Hasan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan'ı askerler yanlarında götürürler. 'Onları nereye götürüyorsunuz?' diye soran ailelerine askerler 'Yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız, merak etmeyin' cevabını verirler. Salih Örhan ertesi gün Zeyrek Jandarma Komutanlığına giderek kardeşleri Selim ve Hasan ile yeğeni Cezayir'i sorar. Zeyrek Jandarma Komutanı Ahmet Potaş, Kulp'a götürüldüklerini söyler. Örhan bu sefer Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ile görüşür ancak Ali Ergülmez konuya ilişkin bilgisi olmadığını söyler" dedi. 

'AHİM TAZMİNATA MAHKUM ETTİ'
Akdeniz, bölgedeki karakollardan cevap alamayan Salih Örhan'ın, Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı'na, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı'na, OHAL Valiliği'ne, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı'na, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına resmi başvurular da bulunduğunu söyledi. Selim Örhan'ın Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görevli savcı Mustafa Atagün'e ifade verdiğine değinen Akdeniz, "Selim Örhan'ın anlattıkları karşısında çok sinirlenen savcı 'Devletin insanların kaybolmalarına neden olduğunu nasıl iddia edebilirsin?' diyerek onu azarlar. Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın gözaltına alındığına, önce Serik karakoluna ardından Lice jandarma karakoluna son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okulu'na götürüldüğüne dair tanıklık edenler olur. Ancak Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 8 Haziran 1994 tarihinde başlattığı soruşturmada, gözaltı kayıtlarında Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın adlarının yer almadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Tüm girişimleri sonuçsuz kalan Örhan Ailesi, İHD Diyarbakır Şubesi avukatları aracılığıyla AİHM'e başvuru yapar. 6 Kasım 2002 tarihinde AİHM, Türkiye'yi Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın gözaltında kaybedilmesinden sorumlu tutarak tazminata mahkûm eder" dedi.

'DOSYA ZAMAN AŞIMINA UĞRATILDI'
Akdeniz yaşanan sürece ilişkin şunları dile getirdi: "2003 yılında Mehmet Selim ve Hasan Örhan'a ait kemikler Kulp'a bağlı Bağcılar köyü yakınlarında bir toplu mezarda bulunmuştur. Cezayir Örhan'a ise hala ulaşılamamıştır. İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda kimliklendirme çalışması yapılan Selim ve Hasan Örhan'a ait kemikler 16 Temmuz 2004'te postayla Kulp Savcılığı'na gönderilir. Ancak defnetmek için kemikleri isteyen aileye Savcılık kemiklerin kaybolduğu bilgisini verir. Aile ve İHD'nin altı yıllık arayışının ardından Örhanlara ait kemiklerin, aynı toplu mezardan çıkan 6 kişiyle birlikte topluca kimsesizler mezarlığına gömüldüğü anlaşılır. Faillerin tespiti ve yargılanmaları için her ne kadar savcılığa başvuru yapılmışsa da dosyada etkin bir soruşturma yapılmamış ve dosya zaman aşımına uğramıştır."

Eylem, gözaltında kaybedilen tüm faili meçhuller için 1 dakikalık oturma eyleminin ardından sona erdi.