30 Eylül 2024 Pazartesi

Devlet-patron dayanışması ve ayrıntıda kalan işçi ölümleri

Sakarya Hendek'teki Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'ndaki patlama bir kez daha gösterdi ki, işçiler patronlar için sadece bir ayrıntı. Fabrikanın patronu devlet tarafından yıllarca kollandı, sırtı sıvazlandı. Daha işçilerin cenazesi enkazda dururken, patronlar 'dayanışma yemeği'nde buluştu!

"Sakarya patlama alanında 5 saat durduk. Sağlık, içişleri ve çalışma bakanı ailelerin yanımda değildi. Fabrika patronu ile oturuyordu."

Hendek'teki havai fişek fabrikasındaki patlamadan sonra bir işçinin sosyal medyadan yaptığı bu paylaşım, sermaye-devlet-işçi sınıfı ilişkilerini en yalın bir şekilde anlatıyor. Sınıfsal mevzu bununla da sınırlı kalmıyor.

Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası sahibi Yaşar Coşkun'a MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan, Bursa Başkanı Nihat Alpay ile birlikte diğer üyeler destek ziyaretinde bulundu. İşçileri kurtarma çalışmalarının devam ettiği ziyaret için yemek masasında bir araya gelen patronlar 'Yaşar Coşkun'un yanındayız' mesajı verdi.

4 işçi yaşamını yitirmiş, 3 işçi hâlâ kayıp, 114 işçi yaralanmış; hiç önemli değil. Onlar, üretimin bakası için sadece birer detay. Önemli olan, "zarar" gören fabrika sahibine destek olmak. Tıpkı devlet gibi, patronlar da bunu yapıyor. Kelimenin gerçek anlamıyla "sınıf" dayanışması içindeler!

SOYLU 'ÖNLEM ALINDI' DEDİ; İŞÇİ 'ÖNLEM YOKTU'
Dayanışma içinde olanlar sadece patronlar değil. Devlet de sıraya girdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, incelemelerinin ardından açıklama yaptı.

Önce Süleyman Soylu'yu dinleyelim: "Dışardan gelenlerle ilgili bir tespit yok. Patlama yerine gittik. Fabrika ve depoların olduğu bölümler var. Ağır hasarın olduğu bölüm depoların olduğu bölüm. Mart ayında burayla ilgili bir denetim gerçekleştirildi. Bütün bu patlayıcı yanıcı maddelerin üretimini yapan yerlerle ilgili denetim sıklıkla devam etmektedir."

İşçiler ise gerçekleri anlatıyor.

Patlamada eşi Havva Çelik'i kaybeden, fabrikanın eski işçilerinden Salih Çelik, fabrikada sigara içildiğini ve bunu şikayet ettiği için işinin dördüncü ayında işten çıkarıldığını söyledi.

ASGARİ ÜCRET İÇİN CANLI BOMBA GİBİ ÇALIŞTIK
Bir önceki patlamadan sonra aynı fabrikada işe başlayan ve sürekli patlama korkusundan dolayı işten ayrılan Ö.I. ise şunları söyledi:

"Eşim ve ben bu fabrikada üç ay çalıştık. Fabrikaya girdiğimiz andan itibaren, işe geldiğimiz her an patlama korkusu yaşıyorduk. Çalıştığımız bölümlerde barut tozları havada uçuşuyordu. Aslında bundan bir önceki patlamadan sonra işe girmiştik, çok tehlikeli olduğunu biliyorduk ama iş lazımdı. Sonra korkudan birlikte istifa ettik."

"Ben burada çalıştığım süre içinde hiçbir önlem alındığını görmedim. İşe başlamadan önce böyle bir fabrikada çalışmakla ilgili herhangi bir patlama eğitimi de almadık, hiçbir eğitim almadık. Burada çalışan insanların hepsi ihtiyaç sahibi. Yokluk olmasa kimse burada çalışmazdı. Asgari ücret alacağız diye canlı bomba gibi çalışıyorlardı, ben dahil."

SÜREKLİ DENETLENİYORSA 13 YILDA 7 PATLAMA NASIL GERÇEKLEŞTİ!
İşçilerin anlattığı gerçekler bir yana, Soylu'nun "patlayıcı madde imalatı yapan iş yerlerinin sıklıkla denetlendiği" sözleri de gerçekleri hiç yansıtmıyor. Daha 21 işçinin yaşamını yitirdiği Davutpaşa örneği ortada duruyor. Hatta, en son patlamanın olduğu Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nın siciline bakıldığında da, önlemlerin alınmadığı gerçeği çıplak bir şekilde görülüyor. Soylu'nun sürekli denetlendiklerini söylediği ancak sadece aynı patronun işlettiği fabrikalarda son 13 yılda 7 yaralama ve ölümle sonuçlanan patlama meydana geldi:

27 Ocak 2018: Niğde'deki fabrikada gerçekleşen patlamada 32 yaşındaki işçiler Muharrem Alkan ve İlyas Ünlü hayatını kaybetmişti.
14 Aralık 2014: Fabrikada gerçekleşen patlamada 38 yaşındaki işçi Yılmaz Şapoğlu hayatını kaybetmişti.
11 Şubat 2011: Sakarya'nın Hendek İlçesi'ne bağlı Yukarıçalıca Köyü yakınlarındaki Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nın kız kaçıran imalatının yapıldığı bölümde meydana gelen ve Hediye Hallaç'ın  hayatını kaybettiği patlamada 14 kişinin yaralandığı bildirildi.
29 Eylül 2009: Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nda meydana gelen patlamada 1 işçi öldü, 1 işçi yaralandı. Yangına maytap fitillerinin kurumadan kesilmesi sebep oldu.
17 Ağustos 2009: Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nda Ramazan topları için patlayıcı üretilen laboratuar bölümünde patlama meydana geldi. Patlamada fabrikadaki binalardan biri yıkıldı, diğerlerinde de büyük hasar oluştu. Üretim tesisindeki binaları yerle bir eden patlamada 1 işçi hayatını kaybetti, 33 işçi yaralandı.
21 Mayıs 2009: Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nın maytap imalathanesi bölümünde patlama meydana geldi. Üzeri açık tente ile çevrili olduğu belirtilen imalathanedeki patlamada 3 işçi yaralandı.
01 Eylül 2007: Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nın barut üretiminde kullanılmak üzere kömür öğütülen bölümde kıvılcımdan kaynaklanan bir patlama oldu. Patlamada 1 işçi yaralandı.

SİCİLİ BOZUK İŞLETME NASIL RUHSAT ALABİLİYOR?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gibi devletin aynı zamanda MÜSİAD Sakarya Şubesi başkanı olan fabrika sahibi Yaşar Coşkun'a desteği, Zehra Zümrüt Selçuk aracılığıyla da devam etti. Bakan Selçuk diyor ki, "SGK kayıtlarına göre 186 çalışanımız var. Ailelerine teker teker ulaştık. Ama fabrikada ziyaretçiler olabilir."

Asgari ücretle azami sömürü altındaki işçilerin tamamının "sigortalı" olduğu imajı yaratan Bakan Selçuk, söz konusu işletmenin nasıl ruhsat aldığını açıklamadı.

Coşkunlar, Büyük Coşkunlar, Venüs Coşkunlar... En son fabrika Niğde ve Sivas'a taşınmış ve adı Yertaş Patlayıcı Maddeler oldu. Bunca sicili bozuk işletmenin patronları bu kadar kolay ruhsatı nasıl alabildiklerini Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un birinci olarak cevaplaması gereken sorudur.

ERDOĞAN DA AYNISINI SÖYLÜYOR: PATLAMA İŞİN FITRATINDA VAR
Zaten arkasında devlet desteğini güçlü bir şekilde gördüğü için patron Yaşar Coşkun, her patlamadın ardından işçileri suçladı.

11 Şubat 2011'de bir işçinin öldüğü patlama sonrası, "Patlayıcı maddelerin yaratacağı iş kazalarının yüzde 98'i önlenemez. Ölen işçinin de -doktorun dediğine göre- korkudan ödü patlamış" şeklinde açıklama yapmıştı.

2009'daki patlama için "afet sayılır" diyen Coşkun, tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi, patlamaların işin fıtratında olduğunu, bütün sorumluluğun da kurallara uymayan işçilere ait olduğunu iddia etti. Aldıkları önlemleri Çin'deki önlemlerle kıyaslayarak, "Avrupa'nın en güvenli fabrikası" diye sunumlar yaptı.

2009'da meydana gelen patlamaya dair açıklama yapan Yaşar Coşkun, patlamanın işçilerin ünitede fazla mal biriktirdikleri için meydana geldiğini iddia etti. İş cinayetiyle birlikte fazla üretimden bile işçileri sorumlu tuttu. 

YÖNETMELİK YILLARDIR YÜRÜRLÜĞE SOKULMUYOR
Yalova Aksa, Davutpaşa, Ostim, Afyon'daki askeri tesislerde meydana gelen benzer patlamalar, Türkiye'de alınmayan önlemlere işaret ediyor. Benzer patlamaların önlenmesine dair Avrupa'daki Seveso yönetmeliğinin karşılığı olan 'Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkındaki Yönetmelik 30 Aralık 2013'te yürürlüğe girmesine rağmen halen uygulanmıyor. Söz konusu yönetmeliğin yürürlük tarihi sürekli gerekçesiz şekilde ertelendi. En son geçtiğimiz yıl alınan kararla Temmuz 2020'ye ertelenmişti.

PATRONLARA İMTİYAZLARA KARŞI İŞÇİ SINIFI ÖRGÜTLÜLÜĞÜ
Sadece Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası sahibi Yaşar Coşkun devlet ve sermaye tarafından bu kadar destek kuşatması altındayken (elbette MÜSİAD Sakarya Şubesi Başkanı olmasının da bunda etkili olduğu muhakkak), esas dayanışma içerisinde olması gereken işçilerin durumu nedir?

Türk İş'e bağlı Şeker İş Sendikası Adapazarı Şube Kalay Oğuz Kalay fabrikada işçilerin örgütlenmesine izin verilmediğini belirterek, şunları söyledi:

"Söz konusu fabrikada örgütlü hiçbir sendika yoktu. Örgütlenme faaliyetleri hep engellendi. Örgütsüz fabrikalarda bu gibi durumlar yaşanması maalesef normal. İş sağlığı kurulu toplantıları sadece kağıt üzerinde yapılıyor. Sendikal örgütlülüğün olduğu fabrikalarda ise denetimler çok daha sıkı oluyor ve iş sağlığı kurulları verimli bir şekilde çalışıyor."

Hendek'teki patlama, bir kez daha çıplak bir şekilde ortaya çıkardı, işçi sınıfının önündeki örgütlenme özgürlüğü sorunu çözülmedikçe, iş, ekmek ve can güvenliği devletin ve patronların dayanışması karşısında hep kaybeden olacaktır.