26 Kasım 2024 Salı

'Deniz'e verdiğimiz sözden, isyandan, direnişten vazgeçmiyoruz'

KBG İzmir, "Deniz Poyraz'a verdiğimiz barış sözünden, isyan etmekten, direnmekten, nefrete inat yaşamdan yana olmaktan vazgeçmiyoruz" diyerek 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne çağırdı. 

Kadınlar Birlikte Güçlü İzmir, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne çağrı yapmak için Konak İskelesi önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamada "Em ji zaningehan heta kolanan li her dere ne, Biji 8 adar" yazılı pankartın taşındı. 

Basın metnini Nur Aytemur, Rozana Urkun ve Mehtap Alişan okudu. Var olan savaşlarda başta kadınlar, çocuklar, LGBTİ+'lar ve hayvanların ölümle, yerinden edilmeyle, şiddet ve ayrımcılıkla sınandığının belirten Aytemur, "Bizler, mağduru ve tanığıyız ki, savaş kadınlar için cinsel şiddet, emek sömürüsü, zorunlu göç, kayıpların acısı demek. Son günlerde sosyal medyada gördüğümüz Ukraynalı kadınlara dönük cinsiyetçi ve cinsel şiddet içeren paylaşımlar, Afganistanlı kadınlara dönük baskılar barışta ısrarcı olmakta ne kadar haklı olduğumuzu gösteriyor" dedi.

Yaklaşık 40 yıldır devam ettirilen savaşın sonucu olarak Deniz Poyraz'ın katledildiğine işaret eden Urkun, "Yakılıp yıkılan köylerden, şehirlerden sağ çıkabilenlerimiz zorunlu göçün zorluklarıyla mücadele ediyor. Bedenimiz ve emeğimiz üzerindeki sömürü özel savaş politikası olarak uygulanıyor. Her türlü cinsel şiddet maruz kalıp, intihara sürüklenirken, Musa Orhan gibi üniformalı failler açıkça korunuyor. Kürt kadınlarının anadilinde hizmet alma hakkı görmezden geliniyor. Türkçe konuşamadığı için şiddet gördüğü eve gönderilen Fatma katledilmişti. Siyaset alanındaki temsilcilerimiz ise tutsak edilmiş durumda. Siyasi ve adli tüm mahpus kadınlar ve LGBTİ+'lar hapishanelerde çıplak arama, taciz ve tecavüz gibi cinsel, kaba dayak gibi fiziksel, yıldırmaya çalışmak gibi psikolojik şiddete maruz kalıyor. Patriyarkal kapitalizm, yarattığı krizlerin bedelini emekçilere, gençlere, kadınlara fatura ederken, ilk önce işten çıkarılan, güvencesiz ve düşük ücretlerle çalıştırılan, mutfaktaki yangını söndürmeye uğraşan, semt pazarlarında çürük meyve toplayan, karda kışta ucuz ekmek kuyruklarında bekleyen, bakım yükü ağırlaşan, açlıktan, soğuktan ve hastalıktan sevdiklerini kaybeden bizleriz" ifadelerini kullandı. 

Alişan ise şöyle devam etti: "Siyasi iktidar kadınların yıllar süren mücadeleleri sonucu elde ettiği İstanbul Sözleşmesi'nden çekildi. İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmeyeceğiz. Mücadele etmekten ve dayanışmaktan, örgütlülüğümüzden, Deniz Poyraz'a verdiğimiz barış sözünden, isyan etmekten, direnmekten,  nefrete inat yaşamdan yana olmaktan vazgeçmiyoruz. Bizler bugün, fabrika önlerinde direniş halaylarına duran işçi kadınlarız, katlettiğiniz ve davasını uzattığınız Pınar Gültekin için adaleti tesis edecek kadınlarız. Dört duvar arasında yaşama tutunmaya çalışan Aysel Tuğluk'uz. Kirpiğini yere düşürmeyen Çilem Doğan'ız. Patriyarkanın rehin tuttuğu, Sebahat,Gültan, Figen'iz. Bizler bu gün, nefretinizle karartmaya çalıştığınız gökkuşağının çocuklarıyız. Yakamadığınız cadıların torunlarıyız. Tarihimizden miras kalan mücadele, direniş, dayanışma ve isyan ruhuyla dünyanın her ülkesinde sokaklardayız. Hayatımıza ve haklarımıza sahip çıkıyoruz."

Açıklama müzik dinletisi ile sona erdi.