22 Eylül 2024 Pazar

Cumartesi Anneleri: Bu suçlar 'mertçe' işlendiyse failler neden karanlıkta?

982'nci hafta eyleminde Abdullah Canan'ın akıbetini soran Cumartesi Anneleri, Meral Akşener'in "mertçe cinayetler" açıklamasına tepki göstererek, "Eğer 'mertçe' işlendiyse bu suçlar neden hala karanlıkta? Neden hala failler kendilerini açıklamaktan korkuyorlar" dedi.

Cumartesi Anneleri 982'nci hafta eyleminde bir kez daha bariyerlerle çevrili Galatasaray Meydanı önünde yan yana geldi. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfillerin taşındığı eylemde bu hafta Abdullah Canan için adalet istedi.

YOLERİ: AKŞENER'İN AÇIKLAMASI BİR SUÇ İTİRAFIDIR
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Meral Akşener'in 90'lı yıllarda işlenen siyasi cinayetler için "mertçe" ifadesini kullanmasına dikkat çekerek, "Biz bu açıklamanın bir suç itirafı olduğunun altını çizmek istiyoruz. O günkü karanlık içerisinde, karanlık güçler tarafından yapıldığı iddia edilen, bugüne kadar sürekli bu şekilde açıklanan bu siyasi cinayetlerin, gözaltında kayıpların mertçe işlendiğini söylemek, o gün işlenen bu suçların övünmesidir" dedi.

'MERTÇE İŞLENDİYSE BU SUÇLAR NEDEN HALA KARANLIKTA?'
Yoleri, şöyle devam etti: "Eğer 'mertçe' işlendiyse bu suçlar neden hala karanlıkta? Neden hala failler kendilerini açıklamaktan korkuyorlar? Neden hala yargılanmaktan korkuyorlar? Neden biz 28 yıldır halen, gözaltında kayıplarla ilgili hakikatlerin ortaya çıkması, adaletin sağlanması için mücadele etmek zorunda kalıyoruz? Neden biz her hafta hakikatleri, katilleri kamuoyu önünde açıkladığımız için yasaklamalarla, baskılarla susturulmaya çalışılıyoruz? Bunu tekrar kamuoyu önünde sormak istiyoruz."

AĞIR İŞKENCE GÖRMÜŞ BEDENİ 1 AY SONRA BULUNDU
Abdullah Canan'ın hikayesini kamuoyuyla paylaşan Gülseren Yoleri, Canan'ın Yüksekova'da yaşayan bir insanı olduğunu ve 17 Ocak 1996 sabahı Yüksekova-Van karayolunda aracı durdurularak askerler tarafından gözaltına alındığını belirtti.

Yüksekova Dağ Komanda Taburu'na götürülen Canan'ın gözaltına alındığının inkar edildiğine dikkat çeken Yoleri, Canan'ın ağır işkence görmüş cansız bedeninin 21 Şubat 1996'da bulunduğunu aktardı.

MEHMET EMİN YURDAKUL'UN TALİMATIYLA KATLEDİLDİ
"Canan Ailesi, Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak, Abdullah Canan'ın öldürülmesinden sorumlu olduğu gerekçesiyle Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul aleyhine suç duyurusunda bulundu" diyen Yoleri, Yüksekova taburunda görev yapan Kahraman Bilgiç'in ifadesine göre Canan'ın işkence gördüğünü, Tabur Komutanı Binbaşı Yurdakul'un talimatı ile Bölük Komutanı Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü kaydetti.

MAHKEME TANIKLARI İNANDIRICI BULMADI
Yoleri, şöyle devam etti: "Kahraman Bilgiç, Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğiter ve Üsteğmen Bülent Yetüt hakkında Diyarbakır DGM Savcılığı'nca soruşturma açıldı. Bu kişiler, Abdullah Canan'ı tasarlayarak öldürmekle suçlandı. Hakksri Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, ailenin ve tanıkların iddiaları yeterli ve inandırıcı bulunmadı. 12 Kasım 1999 tarihinde sanıklar hakkında beraat kararı verildi. 2 Nisan 2001 tarihinde de Yargıtay 1. Ceza Dairesi beraat kararını onadı."

Bunun üzerine Canan ailesinin AİHM'e başvurduğunu ve AİHM'in Türkiye'yi oy birliğiyle mahkum ettiğini ifade eden Yoleri, "Savcılık ifadelerinde, mahkeme tutanaklarında, TBMM Araştırma Komisyonu Raporu'nda, Yargıtay Başsavcısı'nın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na yaptığı itiraz yazısında, AİHM kararında Abdullah Canan'ı gözaltına alanlar, işkence ile katleden ve kaybedenlerin isimleri yazılıdır. Devlet, Abdullah Canan'ın gözaltında kaybedilmesindeki sorumluluğunu üstlenmeli, fail ve sorumlular üzerindeki koruma kalkanı kaldırılarak yeniden yargılanıp cezalandırılmaları sağlanmalıdır" dedi.

'KAYIPLARIMIZIN SESİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Abdullah Canan'ın oğlu Vahap Canan, "Mertçe dediğiniz 90'lı yıllar ve öncesindeki cinayetler namertçe cinayetlerdi, geleceğimize bir ipotekti" dedi.

Cumartesi Anneleri'ne getirilen 10 kişi kısıtlamasına tepki gösteren Canan, "Binlerce kaybımız var ve Cumartesi İnsanları olarak biz bu kayıplarımızın tamamının sesiyiz. Sesi olmaya da devam edeceğiz. Bizden öncekiler ve bizden sonra gelecek kuşak bu hak arayışından kesinlikle vazgeçmeyecektir. Katilleri nefretle lanetliyoruz" dedi.