25 Eylül 2024 Çarşamba

'Çocuklar artık kendini güvende hissetmiyor'

Bundan 30 yıl önce imzalanan sözleşmeye Çocuk Hakları Günü ilan edildi. Psikolog Aslan, "Çocuk hakları tüm dünya çocukları içinse, ayrım yapmak sözleşmenin doğasına aykırı davranmaktır" dedi ve Türkiye'nin de sözleşmenin gereklerini yerine getirmeye çağırdı.

20 Kasım 1989 yılında, Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde dünya genelinde çocukların yaşadığı hak ihlallerine dikkat çekmek amacıyla "Çocuk Hakları Sözleşmesi" imzalandı. Sözleşmenin imzalandığı gün dünyada "Çocuk Hakları Günü" olarak kutlanırken, Türkiye 1990'da sözleşmeyi imzalayarak taraf oldu. Her ne kadar taraf olsa da sözleşmenin bazı maddelerine koyduğu "çekince" ile çocuklar arasında ayrım yaptığını kanıtlar nitelikte.

ETHA'ya konuşan Psikolog ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu üyesi Aryen Aslan, çocuk haklarının, bir bireyin doğumundan yetişkinliğe kadar sahip olduğunu vurguladı ve "Çocuk hakları sağlık, barınma, anadil ve eğitimi kapsayan evrensel bir kavramdır" diye konuştu.

'KENDİ DİLİNİ KULLANMA HAKKINDAN YOKSUN BIRAKILAMAZ'
Türkiye'nin 1990 yılında imzaladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde bazı maddelere "çekince" koyduğunu dikkat çeken Aslan, maddeleri şöyle sıraladı:

-17. Madde: Taraf Devletler, kitle iletişim araçlarının önemini kabul ederek çocuğun; özellikle toplumsal, ruhsal ve ahlaki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesini sağlarlar.

-29. Madde: Taraf Devletler çocuk eğitiminin aşağıdaki amaçlara yönelik olmasını kabul ederler. Çocuğun ana–babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi. Çocuğun, anlayışı, barış, hoşgörü, cinsler arası eşitlik ve ister etnik ister ulusal, ister dini gruplardan, isterse yerli halktan olsun, tüm insanlar arasında dostluk ruhuyla, özgür bir toplumda, yaşantıyı, sorumlulukla üstlenecek şekilde hazırlanması.

-30. Madde: Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların var olduğu devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz.

'AYRIM YAPMAK SÖZLEŞMENİN DOĞASINA AYKIRIDIR'
Aslan, devletin Kürt çocukları başta olmak üzere azınlık çocuklarının haklarının tanımadığını açık şekilde beyan ettiğini dile getirerek, "Çocuklar eğitim sisteminde eşit hakları sahip değiller" dedi. Aslan şöyle devam etti: "Anadilde eğitim konusunda göstermelik adımlar atılmakla kalındı ve gerçekte sistematik asimilasyon uygulanmaktadır. Anadilde öğrenmenin engellenmesi, direk eğitim hakkına müdahalededir. Çocuk hakları tüm dünya çocukları içinse, ayrım yapmak sözleşmenin doğasına aykırı davranmaktır."

'HİÇBİR ÇOCUK ÖZGÜRLÜĞÜNDEN YOKSUN BIRAKILAMAZ'
Sözleşmenin diğer maddelerine bakıldığında, resmiyette bir çekince konulmasa bile diğer haklarında ihlal edildiğine işaret eden Aslan, "Elimizdeki verilere göre 743 çocuk annesiyle olmak üzere 3000 çocuk cezaevinde. Çocuğun adalet sistemindeki yeri neresi? 37. maddede belirtildiği üzere hiçbir çocuk yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılamaz" uyarısında bulundu.

'SÖZLEŞMENİN İHLAL EDİLMESİ ÇOCUKLARA YÖNELİK PSİKOLOJİK BASKIDIR'
Günden güne çocuğa yönelik cinsel istismarın arttığını hatırlatan Aslan, faillerin korunmasıyla, erken yaşta evliliklere izin verilmesiyle istismarın önünün açıldığının altını çizdi ve "Sözleşmenin genel anlamıyla ihlal edilmesi çocuklara yönelik psikolojik baskı unsurudur. Çocuklar artık kendini güvende hissetmiyor" diye belirtti.

'ÇOCUKLAR GELECEĞE DAİR HAYALSİZ BIRAKILDI'
Diğer bir konunun da savaş bölgesinde yaşayan çocuklar olduğunu sözlerine ekleyen Aslan, "Savaş travmasını en ağır travmalardan biridir" diyerek şöyle konuştu: "Son dönemde yaşanan çatışmalı süreçte, bölgelerdeki çocuklarım yaşam haklarına saldırı var. Unutmamalı ki, bu süreçlerden en çok çocuklar etkileniyor ve onların istismarına zemin hazırlıyor. Cinsel istismardan, ifade özgürlüğüne onlarca hakkı elinden alınan çocuklar geleceği dair hayalsiz bırakılıyor."