22 Eylül 2024 Pazar

Cizre özyönetim direnişinde ölümsüzleşenler mezar anıldı

Özgürlük Yürüyüşü'nün 7. gününde Cizre özyönetim direnişinde katledilenler anıldı. Yürüyüşe destek veren Barış Anneleri, "Burası Mehmetlerin yeridir" derken, onların bugün mücadelenin yolunu aydınlatığının altı çizildi.

PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecrit işkencesinin ve tutsaklara yönelik hak gasplarının sona ermesi, Kürt sorununun demokratik çözümü için süren Özgürlük Yürüyüşü 7. gününde. Yürüyüşün Van kolu, 2015 yılında Şırnak Cizre'de özyönetim direnişinde katledilenlerin mezarlarını ziyaret etti.

Halk tarafından karşılanan yürüyüşçüler Asri Mezarlığına oradan da Yafes Mezarlığına yürüdü. Yol boyunca sık sık "Şehit namirin" sloganı atıldı. Barış Anneleri ise "Ev der cihê Egidan e. Cihê Mehmed a ne/ Burası Agitlerin yeridir. Burası Mehmetlerin yeridir" sloganlarıyla yürüdü.

Özyönetim direnişinde ölümsüzleşenlerin defnedildiği Yafes Mezarlığı'nda dualar okunarak, mücadele sözü verildi. Mezarlıkta yakınlarını kaybeden aileler, duygusal anlar yaşadı.

ÇAĞIRGA VE DOĞAN'IN MEZARLARI ZİYARET EDİLDİ
Yafes Mezarlığı'ndan Asri Mezarlığı'na geçildi. Asli Mezarlığı'nda sokak ortasında katledilen ve  11 gün buzdolabında tutulan Cemile Çağırga'nın ve Orhan Doğan'ın mezarı ziyaret edildi. Mezarlıkta dualar okunması ardından karanfiller bırakıldı.

'ÖCALAN KONUŞUNCA BARIŞ UMUDU VARDI'
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Öcalan üzerindeki tecrit kalkana dek mücadele edeceklerini söyledi. Kürt milletvekili Orhan Doğan'ı hatırlatan Çandar, "Orhan Doğan'ın başını eğerek, polis aracına sokmaya çalıştılar ama onun başını asla eğemediler. Biz onun önünde kızı Ayşegül Doğan'la birlikte bulunuyorsak, üzerimizde özgürlük yürüyüşü yazılı önlükle bulunuyorsak, tecridin kalkması için konuşuyorsak, barış için yürüyorsak aynı zamanda Orhan'a da diyoruz ki, 'Sen Türkiye'de demokrasi simgesi olma özelliğini hiçbir zaman kaybetmedin. Sen Türkiye'de Kürt ve Türklerin kardeşliğinin simgesiydin. Sen Türkiye'de barış umutlarının simgesiydin. Sen başı eğilmez Kürt milletvekiliydin. Ve bugün senin huzurunda Özgürlük Yürüyüşü devam edecek. Senin yolundan bu mücadeleye devam edeceğiz. Bu yürüyüşün barışa ve özgürlük hedefine ulaşana kadar devam edeceğine söz veriyoruz" dedi.

Konuşmalar ardından Özgürlük Yürüyüşçüleri, evlerde yapılacak toplantılara geçti.

DEM PARTİ DE ANMA DÜZENLENDİ
DEM Parti binasında da özyönetim direnişinde ölümsüzleşenler için anma düzenlendi. Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç'un annesi Esmer Tunç, kızının cenazesini hala bulamayan Hezni Arslan, evinin önünde oynarken katledilen Nihat Kazanhan'ın annesi Ayşe Kazanhan ile polis kurşunuyla katledilen Ümit Kurt'un annesi Nafiye Kurt da anmaya katıldı. Anmanın gerçekleştiği salona, katledilenlerin isim ve fotoğrafları ile "Lehengên Cizîra Botan (Cizîra Botan'ın kahramanları)" yazılı pankart asıldı.

'YOLUMUZU AYDINLATIYORLAR'
Saygı duruşunun ardından Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Şırnak Eşbaşkanı Esmer Çıkmaz konuştu. 2 çocuğunu sokağa çıkma yasaklarında kaybeden anne Çıkmaz, "Üzerinden 9 sene değil 900 sene de geçse aynı gün gibi acı yaşıyoruz. Ama biz onlara söz verdik; mücadelelerinin yerde kalmasına izin vermeyeceğiz. Onların yaktığı çıra yolumuzu aydınlatıyor" dedi. Hapishanelerde devam eden açlık grevleri eylemlerine dikkati çeken Çıkmaz, "Buradaki anneler hepsi benim gibi ciğeri yanan anneler. Biz tutsakların annesiyiz. Bu tecridi kınıyoruz" dedi.

DOĞAN: GÜÇLÜYÜZ, MURADIMIZA ULAŞACAĞIZ
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ise yürüyüşlerini yok sayanlara seslenerek, barış, özgürlük ve birlik muradına muhakkak erecekelrini kaydetti. "Kaç yıl geçerse geçsin Cizîr'deki bu katliam unutulmaz, kimse de unutturamaz" diyen Doğan, "Yüz yıllardır şehirlerimizi talan ettiler, toplumumuzu çürütmek istediler, kirli savaşla bizi birbirimizden koparmak istediler. Bunlara karşı da uyanık olmak lazım" şeklinde konuştu. Asıl gündemlerinin "Özgürlük Yürüyüşü" olduğunu vurgulayan Doğan, şunları söyledi: "Bu yürüyüşle amacımıza ulaşacağımızı bilmemiz gerekiyor. Muhakkak tecridi kaldıracağız, İmralı'nın kapısını açacağız, sayın Öcalan'ın sesini duyuracağız. Anneler karar verdikten sonra kimse onları engelleyemez. Sizden ne kadar korktuklarını gördünüz. Belki hiçbir yerde bu kadar bir araya gelmiyorlar, korkmuyorlar. Biz güçlüyüz, muradımıza ulaşacağız."

Konuşmaların ardından hayatını kaybedenler için sinevizyon gösterimi yapıldı. Duygusal anların yaşandığı gösterim sırasında sık sık "Şehîd namirin" sloganı atıldı.

NE OLMUŞTU?
Şırnak'ın Cizre ilçesinde ilan edilen özyönetim direnişinin ardından 14 Aralık 2015 tarihinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 79 gün boyunca devam eden yasak, 2 Mart 2016'da kaldırıldı. Bu süre zarfında 131 bin nüfusu bulunan ilçenin 11 mahallesi tamamen giriş-çıkışlara kapatılırken, yine telefon, internet ve elektrik hatları kesildi. Kentin yüksek kesimlerine yerleştirilen tanklarla Cudi, Nur, Sur ve Yafes mahalleleri top atışlarıyla vuruldu. Yasağın 20. gününden sonra ilçeden 110 bine yakın insan göç etmek zorunda kaldı.

288 KİŞİ KATLEDİLDİ
Yasak süresince birçok yaralı hastaneye kaldırılamadığı ve ambulans gitmediği için hayatını kaybetti. İnsan hakları örgütlerinin raporlarına göre, kent genelinde 288 kişi yaşamını yitirdi.

177 KİŞİ BODRUMLARDA KATLEDİLDİ
Bunlardan 177'si sığındıkları evlerin bodrum katlarında 7 Şubat 2016 günü katledildi. Hazırlanan raporlarda, bodrumlarda can veren insanların önce ateşli silahlarla öldürüldüğü ardından yakıldığı bilgileri yer aldı.

KAYIP CENAZELER
Bu bodrumlarda hayatını kaybeden 14 kişiye ait cenazelerin nerede olduğu konusunda hiçbir bilgi yok. Ailelerinin cenazelerine ulaşılamadığı bu 14 kişinin isimleri şunlar: Feride Yıldız, Mardin Çelebi, Hacer Aslan, Osman Gökhan, Hüseyin Derviş, Servet Aslan, İdris Susin, Ali Aslan, Cemal Pürlek, Emrah Aşkan, Osman Esmeray, Mustafa Keçanlu, Emrah Aşkın ve Sakine Durmiş. Kayıp cenazelerin, diğer cenazelerle birlikte 7 ayrı kentteki "kimsesizler mezarlıklarına" defnedilmiş olabileceği tahmin ediliyor.
Cizre'deki yasak boyunca en çok yıkım fazla Cudi, Yafes, Sur ve Nur mahallelerinde yaşandı. Dört mahallenin yüzde 80'i saldırılar sonucunda yok edildi. 500 civarında binanın tamamı yıkılırken, 2 bini aşkın bina ise hasar gördü. Yasağın ardından "sağlam" raporu verilen 500 ev daha Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve valiliğin talimatıyla yıktırıldı.

177 insanın katledildiği bodrumların olduğu binalar da yerle bir edildi, yerlerine hızla Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından konut yapıldı. TOKİ, yakılan ve yıkılan yapılar yerine 6 bin 500 adet konut ve bine yakın iş yeri yaptı. Sığındıkları evlerin bodrum katlarında katledilen 177 insandan biri  Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç'tu. Tunç ve beraberindekiler, asker ve polislerin megafonla "teslim olun" çağrılarına rağmen "ellerine beyaz bayrak" alıp bodrumlardan çıkmayı kabul etmedi ve yakılarak katledildi. Cizre'de defnedilmesine izin verilmeyen Tunç'un cenazesi Şırnak'ta toprağa verilmek zorunda kalındı. Yasak sürecinde yaşadıklarını anlatan eşi Zeynep Tunç, neden olunan ölümlere dair adalet arayışlarından vazgeçmeyeceklerini dile getirdi.