30 Eylül 2024 Pazartesi

Çağlar: São Paulo asbestin yanında civa, kurşun, kadminyum ve birçok zehirli madde barındırıyor

São Paulo gemisinin yalnızca asbestle gündeme geldiğini ancak civa, kadminyum, kurşun gibi insan sağlığına ve doğaya geri dönüşümsüz zararlar vereceğine dikkat çeken Aliağa Çevre Platformu'ndan Özgül Çağlar, Aliağa'nın havasının ve suyunun günden güne kirletildiğine dikkat çekti. Çağlar, São Paulo gemisinin Türkiye kara sularına girmesini engellemek için kamuoyuna birlikte mücadele çağrısı yaptı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın onayıyla insan sağlığına ve doğaya geri dönümsüz zararlar verecek olan ve "ölüm gemisi" olarak adlandırılan Brezilya savaş gemisi São Paulo'un 5 Ağustos'ta yola çıkarak Türkiye'nin İzmir iline bağlı Aliağa ilçesine sökümü için getirilmesi bekleniyor. 

900 ton asbest barındırmasıyla gündeme gelen gemiye ilişkin Bakan Murat Kurum geminin ikizi olan Clemenceau'nun barındırdığı 760 ton asbesti yok sayarak gemide yalnızca 9 ton asbest olduğunu iddia etmişti. İktidara yakın kaynaklar asbestle ilgili yapılan açıklamaları da "vatandaşı yanıltıyorlar" iddiasıyla hedef göstermişti. 

Ancak asbestle gündeme gelse de gemi asbest kadar tehlikeli olan 645 ton kurşun, civa ve kadminyum da barındırıyor. Üstelik beş kez nükleer denemelere katıldı yani radyasyon da yüklü. İktidar "asbesti temizledik" yalanıyla halkı ikna etmeye çalışırken; uzun vadeli geri dönüşümü imkansız hastalıklara ve doğanın katline neden olacak bu zehirli maddeleri yok sayıyor. 

1982 yılında ilçe olan Aliağa'da 133 fabrika, termik santraller, taş ocakları bulunuyor. Hava ve deniz kirliliği günden güne artan ilçede, halk yoğun bir çevre mücadelesi veriyor. Aliağa Çevre Platformu gönüllülerinden Özgül Çağlar ile yürüttükleri mücadeleyi konuştuk. Kentin şu an şaha kalktığını söyleyen Çağlar, yılda yüzde 200'lü bir büyümenin söz konusu olduğunu dile getirdi. 

'ALİAĞA HALKI OLARAK ZEHİRLENİYORUZ'
Bu kadar çok fabrika ve kirlilik varken bu sorunların sadece Aliağa'yı değil tüm ülkeyi etkilediğine dikkat çeken Çağlar, "Aliağa'da 52 fabrikayla Türkiye'nin ilk kimya ihtisas organize sanayi bölgesi bulunuyor. Termik santraller var, 13 ağır demir çelik sanayi fabrikası, gübre fabrikaları var, beş tane var olan taş ocaklarını saymadım bile. Bunların hepsi Aliağa'nın havasını, suyunu kirletiyor; zehirleniyoruz. Aliağa'da bulunan termik santraller yılda 2 buçuk milyon ton karbondioksit salıyor havaya, 160 milyon ton külü de havaya bırakıyor. Zehirlenmiş atık su Hayıtlı deresine karışıyor bu nedenle hastalanıyoruz" dedi. 

'ALERJİ, ASTIM, BRONŞİT GİBİ HASTALIKLAR HAD SAFHADA'
Taş ocaklarının bugün kentin 250 metre kadar yakınına geldiğine dikkat çeken Çağlar, her tarafın toz içinde olduğunu çiçeklerin döllenemediğini, döllenenlerin ise meyve veremediğini söyledi. Çağlar, "Söz konusu tozlar çiğerlerimize yapışıyor, tıkıyor, nefes alamıyoruz. Kanser oluyoruz. Gübre sanayi havayı kirletiyor, ciltte yaralar oluşuyor sürekli gözlerde yanma oluyor. Bu gübre sanayinden çıkan havalar akciğerleri etkilediği için astım, bronşjit, alerji Aliağa'da had safhada" ifadelerini kullandı. 

'İŞÇİLER RADYOAKTİF HURDALARLA ÇALIŞMAK ZORUNDA KALIYOR'
"Gemi sökümde yıllık 200 gemi sökülüyor, gemilerden sökülen hurda burada bulunan ağır demir çelik sanayine gönderiliyor" diyen Çağlar, tüm dünyada ağır demir çelik sanayine gönderilen hurdanın yüzde 11'i gemi söküm sanayisinden geldiğini ancak Aliağa'da yüzde 80'inin gemi söküm sanayinden geldiğini kaydetti. Çağlar şöyle devam etti: "8 katı fazla bir oran. Burada ağır demir çelik sanayinde çalışan işçilerimiz kontomeni (radyoaktif maddelerin bir yere bulaşması) hurda ile çalışmak zorunda. Bu da zehirlenmeye neden oluyor. 

'249 HAVA ÖLÇÜM İSTASYONUNDAN BİRİ BİLE ÇALIŞMIYOR'
Aliağa'da 249 hava ölçüm istasyonu var fakat biri bile çalışmıyor. Havanın kalitesini bilmiyoruz. Ama Dünya Sağlık Örgütü'nün açıkladığı kirlilikte üstü sınırdan 3 kat daha kötü durumda Aliağa. Bunu en doğru şöyle tarifleriz, Aliağa halkına kıyım uygulanıyor."

'GEMİNİN İÇİ TEHLİKELİ VE ZEHİRLİ MADDE DOLU'
São Paulo gemisinde 600-900 bin ton arası hurda açığa çıktığını, geminin 350 groston (geminin tonajı ağırlık veya hacim ölçümü ile belirtilen kapasitesi), 280 metre olduğunu hatırlatan Çağlar, "Bu geminin içinde 645 ton kurşun var. Gerçekten kurşunun nasıl söküleceği, nasıl temizleneceği, ne şekilde geri dönüşüme gönderileceği ile alakalı bir açıklama yapılmadı. Geminin içerisinde 20 tonluk organokalay bileşikleri var halk sağlığı ve çevre sağlığı için inanılmaz tehlikeli bir madde. 

'GEMİ 5 KEZ NÜKLEER DENEMELERE KATILDI'
Yine gemi içerisinde klorlu bileşikler var, yakıldığı zaman içerisindeki alüminyum çıkarılması için dioksin (kalıcı organik kirleticiler) adı verilen bir gaz ortaya çıkıyor. Ki çok zehirli. Bunların nasıl temizleneceği ile alakalı geminin envanter raporunda bir açıklama yok. Gemide aynı zamanda civa ve kadminyum var. Bu gemi 5 kez Fransa'da nükleer denemelere katıldı. Ölçüm cihazlarıyla ölçülmediğinden radyoaktivite yok görünüyor. Ancak bunların hepsi havamızı, suyumuzu, toprağımızı etkileyecek maddeler. Örneğin kurşun, bütün canlıların gelişimini kuruma noktasına getirecek zehirli toksik bir madde. Civa zaten toplatıldı, kurşun da aynı derecede zararlı. 

Aliağa Çevre Platformu olarak birçok Greenpeace'e yazı yazdık, İngiltere'den cevap geldi geminin raporlarını paylaştı. İkizi olan Clemenceau'da 760 ton asbest varken nasıl oluyor da  São Paulo'da 9 ton asbest oluyor."

'GEMİNİN GELMESİNE İZİN VERMEYELİM'
Kapitalist şirketlerin düzenine karşı mücadele yürüteceklerinin altını çizen Çağlar, şu çağrıyı yaptı: "Aliağa halkına kıyım uygulanıyor; havamız, suyumuz, toprağımız, biyoçeşitliliğimiz, habitatımız, doğamız tümden kirletilmek isteniyor. Buna göz yummayalım, birlikte hareket edelim. Bu geminin Türkiye kara sularına girmesine izin vermeyelim."