Buldan: Tek adamın hükmettiği düzene kadın ittifakıyla son verme zamanı
25 Kasım dolayısıyla Parlamento Kadın Grup Toplantısı'nda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, kadınların iktidarın, cinsiyetçi kadın düşmanı politikalarına karşı kadınların mücadeleden, dayanışmadan ve sokaklardan vazgeçmeyeceğini belirtti. Buldan, kadınlara çağrı yaptı: "Tek adamın hükmettiği bu otoriter yönetim düzenine kadın ittifakıyla son verme zamanı!"
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü dolayısıyla Parlamento Kadın Grup Toplantısı'nda konuştu.
Tüm kadınları selamlayarak konuşmasına başlayan Buldan, 25 Kasım 1960'da Trajilo diktatörlüğü tarafından katledilen Mirabel kardeşlerin kadın mücadelesinin sembolü olduğuun söyledi. Buldan, Mirbel kardeşler ile kadın özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren kadınları andı, tutsak kadınları da selamladı.
AKP'nin 18 yıllık iktidarında kadın katliamları, kadına yönelik şiddet, suç ve sömürünün hızla arttığını ifade eden Buldan, bu 25 Kasım'da da Türkiye'nin kadın hakları karnesinin kara bir tablodan ibaret olduğunu söyledi. Buldan, Dünya ekonomik formunun 2020 Cinsiyet Eşitliği Raporu'nda 153 ülke arasında 130. sırada olan Türkiye'de her ay onlarca kadının katledildiğini bulunan Türkiye'de her ay onlarca kadın erkekler tarafından katledildiğini belirterek, buna ilişkin bilgiler verdi.
'HİÇBİR YER KADINLAR İÇİN GÜVENLİ DEĞİL'
Buldan, şunları söyledi: "Türkiye'de kadına yönelik şiddet o kadar yaygın bir hal aldı ki artık ne evler, ne iş yerleri, ne sokaklar, ne de kendi öz ülkeleri kadınlar için güvenli değil. Her gün kadınların farklı şekilde gaddarca katledilmesine, ya da ölüme sürüklenmesine tanık oluyoruz. Nadira Kadirova'dan, Pınar Gültekin'e, Gülistan Doku'dan İpek Er'e kadar her yıl yüzlerce kadın bu ülkede erkekler tarafından katlediliyor.
Çünkü kadının canına, emeğine, bedenine yönelik suçlar hiçbir yasal tedbir ve koruma ile önlenmiyor, önlenmek istenmiyor!
İşte 2011 yılında imzalanan İstanbul sözleşmesi! Kadınların büyük mücadelesi sonucu imzalanan İstanbul sözleşmesinin uygulanmadığı her günün sonucunda kadınlar öldürüldü, şiddete ve sömürüye maruz bırakıldı. Yine 6284 nolu kanun etkin bir biçim de uygulanmayarak kadınlar savunmasız bırakılmaya çalışıldı. Üstüne üstlük bu konunlar gibi kadın mücadelesi sonucu kazanılan nafaka hakkı da bu iktidar tarafından tartışma konusu haline getirildi. AKP iktidarı kadının can güvenliğini sağlamak yerine erkeğin cüzdanını düşündü. Emine Bulut'un ölmek istemiyorum diye attığı çığlığı bugün binlerce kadın atıyor. İşte bu yasalar uygulanmadığı sürece, iktidarın kolluk ve yargısı etkin biçimde erkek şiddetiyle mücadele etmediği sürece bu çığlıklar ölümle susturulmaya devam ettirildi ettirilmeye de devam edilecek!
O nedenle İstanbul Sözleşmesi ve 6284 no lu yasa bu kadın kıyımlarını durdurmak için ivedilikle, bir acil eylem planı olarak gündeme alınmalı ve harfiyen uygulanmalıdır! Biz kadınlar bu yasal haklarımızı nasıl büyük bir mücadele sonucu kazandıysak yine mücadelemizi yükselterek bu yasalar eksiksiz uygulanıncaya kadar mücadele edeceğiz. Kimsenin bundan şüphesi olmasın!"
'İKTİDAR KADINA YÖNELİK SUÇLARDA KAPILARI FAİLLERE SONUNA KADAR AÇIYOR'
Yasaları uygulamayarak kadınları güvencesizliğe, ölüme, şiddete mahkum eden iktidarın, cezasızlık politikasını ise istikrarlı bir şekilde uygulayarak suçu teşvik ettiğini, kadına yönelik suçlarda kapıları faillere sonuna kadar açtığını söyleyen Buldan, "kadına yönelik suçlarda erkek faile ceza vermemek için kılı kırk yaran yargı, cezasızlık kalkanıyla erkek suçluyu korumakta, yasal destek sunmaktadır" dedi.
'KADINA ŞİDDET, TACİZ, TECAVÜZ SAVAŞ POLİTİKASININ PARÇASIDIR'
Özellikle Kürt illerinde kolluk güçleri tarafından Kürt kadınlarına yönelik suç işleyen failler yargı ve bağlı bulundukları bakanlık tarafından özel bir ilgiyle korunduğunu belirten Buldan, kadına yönelik şiddet, tecavüz, katletme, kaybetme gibi saldırıların özel savaş politikasının bir parçası olduğunun altını çizdi. En son Batman'da İpek Er'in ölümüne neden olan uzman çavuş Musa Orhan'ın devlet tarafından korunarak, tahliye edildiğini anımsatan Buldan, 5 Ocak'tan beri kayıp olan Gülistan Doku'nun kaybolmasında baş şüpeli olan Zaynal Abarakov'un hala korunduğunu söyledi.
Buldan, bir kez daha iktidara seslendi: "Üniformalarının arkalarına sığınan failleri aklamaktan vazgeçin. Musa Orhan başta olmak üzere Kürt kadınlarına karşı en alçakça suçları işleyen kim varsa unutmayacağız, unutturmayacağız. Bu saldırganlar gerekli cezaları alıncaya kadar kesintisiz mücadele edeceğiz."
'ÇOCUKLARI KATLEDENLER DE TERFİ İLE ÖDÜLLENDİRİLDİ'
Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Cemile Çağırga, Rabia Naz ve Roboski'de katledilen çocukları hatırlatan Buldan, katillerinin AKP iktidarı tarafından terfi ile ödüllendirildiğini söyledi. Buldan şöyle devam etti: "O nedenle hep söylüyoruz ve söylemeye de devam edeceğiz; sizin karneniz cinayetle, katliamla, tecavüzle, cezasızlıkla doluysa bizim karnemiz de direniş, mücadele, kararlılık ve yeni yaşamın inşası ile dolu. Her bir canımızın hesabını tek tek soracağız!"
'CEZAEVLERİNDE UYGULADIĞINIZ HER TÜRLÜ ŞİDDETİN HESABINI SORACAĞIZ'
Kadına yönelik şiddetin yaşandığı yerlerden birinin de hapishaneler olduğunu ifade eden Buldan, özellikle pandemi sürecinde baskıların arttığını söyledi. Buldan, iktidarı uyardı: "Hükümet tarafından adeta eziyet evlerine çevrilen cezaevleri konusunda hükümeti uyarıyoruz. Fiziksel olarak tamamen kontrolünüz altında bulunan cezaevlerindeki baskı ve bezdirme uygulamalarına derhal son verin. Şunu çok iyi bilin ki cezaevlerinde uyguladığınız her türlü şiddetin hesabını mutlaka ama mutlaka soracağız."
Buldan, ekonomik krizin derinleştiğini belirtti ve şunları söyledi: "İçinde bulunduğumuz ekonomik buhran pandemi sürecinin de yönetilememesiyle halkı açlıkla, yoksullukla terbiye etme siyasetine dönüştürülmüştür. Pandemi kapsamında açıklanan tedbirler karşısında yandaş sermayedarlar dışında toplumun bütün kesimleri hükümet tarafından savunmasız, güvencesiz bırakılmıştır. Eriyen maaşları ile emekliler açlığa mahkum edilirken çalışanlarda yoksulluğa mahkum edilmiştir. Pandemi karşısında hiçbir destek sunulmayan esnaftan, üreticisine, çiftçisine iflas ile baş başa bırakılmışlardır. Cumhuriyet tarihinin en yüksek işsizlik oranlarıyla gençlere geleceksiz bir ülke sunulmuştur.
Özellikle kadınlar bu sürecin en ağır faturasını ödemektedirler. Pandemiyle beraber kadına yönelik şiddet katlanarak artarken kadınların sığınma evlerine alınması zorlaştırılmıştır. Yine bu süreçte ilk işini kaybeden kadınlar olmuştur. En az 20 milyon kadının tamamen çalışma yaşamı dışında tutulduğu Türkiye'de Mart 2020'den bu yana işbaşında olan kadınlardan 2 milyona yakını işsiz kaldı! ! Kadın işsizliği özellikle genç kadın işsizliği gittikçe artarken, kadın yoksulluğu katmerlenerek artmaktadır! Pandemide devasa bir bakım emeği yine kadınların omuzunda kalmıştır. Sağlık ve eğitim alanında yaşanan krizin yükü yine kadınların üzerine yığılmıştır.
'HALKA GELİNCE, KADINLARA GELİNCE 'ACI REÇETE''
Peki hükümet ne yapıyor? Ekonomik destek yok! Şeffaflık yok! Halkın maruz kaldığı kötü tabloyu iyileştirecek sosyal politika yok! Bolca yalan var, bolca zam var, haraca dönüşmüş ağır vergiler var! Yanlış anlaşılmasın yandaş partonlara değil halka, emekçiye var! Sonrada çıkıp hiç utanmadan sıkılmadan halka acı reçeteden söz ediyorlar! Yandaş vurguncularına kaymaklı devlet destekleri, milyar dolarlık vergi indirimleri, vurgun ihaleleri var. Kendilerine saraylar, saraylarında sultanlara yakışır lüks ve şatafat, milyon dolarlık araçlar, uçaklar, sınırsız devlet kaynakları var. Kayyumlarına en kıyak vurgunlar milyonluk fıstıklı kadayıflar, çerezler, minik saraylar var… Sınırsız yağma var!
Halka gelince, kadınlara gelince acı reçete! Öyle mi? Bizimde onlara buradan bir haberimiz var! Gerçi onlar korkuyla takip ettikleri anketlerden çok iyi biliyorlar ama esas acı reçeteyi halk onlara yazıyor! Kadınlar onlara yazıyor! İlk seçimde o acı ilacı onlar içecekler, bu ülkeyi bu hale getiren AKP- MHP ittifakı içecek!"
'KAZANIMLARIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ, ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZİ BÜYÜTÜYORUZ'
Kadınlar olarak sadece baskıya, cinsiyetçiliğe ve sömürüye karşı durmadıklarını aynı zamanda kadın özgürlükçü, eşitlikçi, adil bir sistem inşa etmek için de mücadele ettiklerini vurgulayan Buldan, iktidarın eşbaşkanlık sistemine yönelik saldırılarına dikkat çekti. HDP'nin yerellerde kadın iradesini ve haklarını geliştirmek için yaptığı çalışmaları hatırlatan Buldan, şöyle devam etti: "Kadın dostu kentler inşa ederek kamusal alanda kadınların var olmasını; siyasete ve istihdama aktif biçimde katılımını sağladık. İşte bu nedenle de hedef olduk. Belediyelerimize hırsız kayyumlar atayarak, halk iradesine darbe yapmalarının temelinde bu yaptıklarımız vardır. Kadın düşmanlığı vardır! AKP-MHP erkek iktidarı bununla da sınırlı kalmamış, eş başkanlık ve eşit temsiliyet kazanımlarımızı hedef almıştır. Halkın oyuyla seçilmiş milletvekillerimiz, belediye eş başkanlarımız, kadın üye ve yöneticilerimiz, kadın mücadelesi yürüten aktivistler cezaevlerinde rehin tutmaktadır. Bugün itibariyle 22 kadın milletvekilimize gelen fezleke sayısı 475'dir.
Ancak, halk iradesine darbe vuranlar şunu çok iyi bilsin ki bunu başaramayacaklar. İrademizi yok sayanlara şunu tavsiye ediyoruz; gidin Amed'de, Van'da, Mardin'de ve kayyım atadığınız tüm illerde sorun halka, kadınlara, gençlere en iyi cevabı onlar verecektir! Bütün baskılara rağmen eş başkanlık sistemi ile girdiğimiz 31 Mart yerel seçimlerinde halk eş başkanlık sistemine bir kez daha onay verdi! Biz bir kez daha verilecek cevabı sizlerle paylaşalım; HDP kadınların partisidir diyeceklerdir, HDP gençlerin umudu, çocukların geleceğidir diyeceklerdir, HDP biziz diyeceklerdir.
İşte tam da bunun için diyoruz ki; bizler görmek istemediğiniz her yerdeyiz! Olmaya da devam edeceğiz! Buradan bir kez daha sesleniyoruz. Kazanımlarımızdan vazgeçmiyoruz, irademizi gasp edenlere boyun eğmiyoruz, örgütlü kadın mücadelemizi büyütüyoruz."
'YİNE KANDIRILDIK DİYECEKLER...'
İktidarın "reform" açıklamalarına değinen Buldan, "yarattıkları krizi yönetemeyince artık reform zamanı geldi demeleri işledikleri tüm suçların itirafıdır" dedi. Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi kalkmış yargıyı tek sorumluymuş gibi gösteriyorlar. Yine kandırıldık diyecekler. Sormak isteriz buradan; Mevzuata takılmayın diyen sizin iktidarınız değil miydi?AYM kararına saygı duymuyorum diyen sizin iktidarınız değil miydi? Damat savcıyı sarayda ağırlayıp, HDP'ye operasyon için talimat veren siz değil misiniz? Yargıyı sarayda toplayıp önünüzde düğme iliklettiren siz değil misiniz? Tecavüzcüleri, kadın katillerini, organize çeteleri, bir önceki yargı reformunuzla sürü halinde dışarı salan siz değil misiniz? Demirtaş'ı, Yüksekdağ'ı, Baluken'i ve daha nice siyasetçimizi tutuklattıran siz değil misiniz? Kentlerimizi yerle bir ettirirken, Taybet anayı sokak ortasında vurduran, cenazesini günlerce sokak ortasında beklettiren, bir anneye evladının cenazesini buz dolabında saklattıran, katilleri koruyan kollayan siz değil misiniz? Belediyelerimizi gasp edip hırsız kayyımları atayan siz değil misiniz? İnsanlara işkence yaparak helikopterden atan alçakları koruyan siz değil misiniz?
Hakim de sizsiniz, savcı da sizsiniz. Bu ülkeye yaşattığınız tüm hukuksuzlukların, zorbalıkların, zulümlerin sorumlusu saray iktidarınızdır! Bu ülkeyi cehenneme çeviren siz ve ortağınızdır. Siz sadece iktidar ortağı değil aynı zamanda suç ortağısınız!
Evet, bir reforma ihtiyaç var bu doğru fakat AKP ve suç ortağı reform yapacak zihniyette de, dürüstlükte de, basirete de değil! Havanın kokusuna göre sürekli kıble değiştirenlerin ne inandırıcılığı ne güvenirliği kalmıştır!"
Buldan, dünyanın bir çok yerinde kadınların hak ve özgürlük mücadelesi verdiğini söyleyerek, "kadınlar toplumsal becerilerini kıran, emeğini sömüren, yaşam alanını yok eden rejimleri alaşağı ediyor"dedi, Latin Amerika'dan Ortadoğu'ya ve Avrupa ülkelerinden Rojava'ya, Şengal'e kadar mücadele eden, direnen kadınları selamladı.
'HDP KADINLARIN PARTİSİDİR...'
Türkiye'de kadınların bugün itibariyle en büyük muhalif güç olduğunun altını çizen Buldan, "Bizim en büyük kazanımımız dayanışmamızdır! Hangi kültürden, dilden, inançtan, halktan, olursa olsun kadın özgürlükçü ilkelerimiz kadın dayanışmasının ortak paydasıdır!HDP bu dayanışmanın adresidir!" dedi. Buldan, HDP'nin ezilen ve sömürülen tüm kadınların, halkların ve sınıfların partisi olduğunu ifade etti.
'ZANNETMEYİN Kİ KADINLAR KADIN DÜŞMANI POLİTİKALARINIZ KARŞISINDA GERİ ADIM ATACAK'
Buldan, bir kez daha AKP-MHP iktidarına seslendi: "Zannetmeyin ki HDP'li kadınlar kadın düşmanı politikalarınıza karşı geri adım atacak! Bizler yoksulluğa, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe, şiddete; talan ve soygun düzenine, yolsuzluğa karşı durmaya, faşizme karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.! Tek adam iktidarına karşı bu ülkede Demokratik Cumhuriyeti inşa edecek öncü güç kadın gücüdür! Darbe anayasasına karşı, halkların anayasasını oluşturacak demokratik yapı kadın ittifakıdır!"
'TEK ADAMIN HÜKMETTİĞİ DÜZENE KADIN İTTİFAKIYLA SON VERME ZAMANI'
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, konuşmasının sonunda ise kadınlara çağrı yaptı: "Dünyamızı yangın yerine çeviren AKP/MHP cinsiyetçi ve faşist iktidarına karşı yeni bir yaşamın kapısını aralama zamanı! Demokratik bir ülke inşa etmek için bir araya gelme zamanı! Sarayın şatafatta milyonların açlık sınırında olduğu bu soygun düzenine karşı kadın ittifakını kurma zamanı! Kadın özgürlüğünü, milyonlarca kadının omzunda yükselen toplumsal adaleti inşa etme zamanı! Sermayeyi elinde tutan yüzde 1'e karşı, yüzdre 99'un sesi olma zamanı! Tek adamın hükmettiği bu otoriter yönetim düzenine kadın ittifakıyla son verme zamanı!"
21. yüzyılın kadın mücadelesinin kazandığı ve kadınların tarih yazdığı bir yıl olacağını vurgulayan Buldan, bir kadın partisi olan HDP'nin bu yüzyıla damgasını vuran kadın mücadelesinin önemli bir bileşeni olmayı sürdüreceğini kaydetti.