30 Eylül 2024 Pazartesi

Baysal: Boş konutlar kamulaştırılarak sosyal konutlara dönüştürülsün

Konut ve kent hakkı savunucusu, araştırmacı Cihan Uzunçarşılı Baysal, Türkiye'de yaşanan barınma krizini ETHA'ya değerlendirdi. Baysal, çok sayıda boş lüks konut olduğunu, fakat emekçiler, emekliler, öğrencilerin barınabileceği ödenebilir, yaşanabilir konut krizi yaşandığını söyledi. TOKİ'nin sosyal konut olmadığını vurguladı, AKP'nin sorunu çözmeyeceğine işaret etti. Baysal, krizin çözümü için boş konutların kamulaştırılarak sosyal kiralık konutlara dönüştürülmesini önerdi.

Kiralardaki fahiş artış yoksul halk ve üniversite öğrencileri bakımından ciddi bir barınma sorununa dönüşmüş durumda. Kira artışlarından tekil ev sahiplerini sorumlu tutarak önlem aldıklarını öne süren Cumhurbaşkanı Erdoğan böylece hedef saptırarak, sorunun kaynağını ve çözümleri görünmez kılmaya çalıştı.

'EVSİZLİK KRİZİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ'
Konut sorunun nedenlerini, kiralardaki artışın yarattığı sorunlar ve çözüm önerilerini konut ve kent hakkı savunucusu, araştırmacı Cihan Uzunçarşılı Baysal ile konuştuk. Baysal, milyonlarca insanın konuta erişememe ve evsizlik kriziyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.

Konut krizinin 2008 krizinden bu yana küresel düzeyde ciddi bir sorun olarak ortaya çıktığını belirten Baysal, "Tabii ki bunun altında sistem yatıyor. Neoliberal sistemin her şeyi metalaştırılan, finansallaştıran gidişatında konut ve kent birer metaya, finans aracına dönüştürüldü. Marksist coğrafyacı David Harvey'in çok güzel bir sözü var; ‘Biz artık yaşamak için değil yatırım için kentler inşa ediyoruz' diyor. Küresel sermayeye, birkaç zengine, paralarını park edecekleri konutlar, kentler inşa edilirken, milyonlarca insan konuta erişememe, evsizlik kriziyle karşı karşıya" diyerek sorunun temeline işaret etti. Baysal, neoliberal sistemin en büyük savunucularından olan AKP'nin de her şeyi metalaştırdığına dikkat çekti.

'İSTANBUL'DA 1 MİLYON 800 BİN KONUT FAZLASI VAR'
Sorunun konut arzı eksiğinden kaynaklanmadığına dikkat çeken Baysal, İBB'ye bağlı İstanbul Planlama Ajansının araştırmasını hatırlatarak kentte 1 milyon 800 bin konut fazlası olduğunu söyledi. Konut fazlası olan İstanbul'da milyonlarca kişinin konuta erişemediğine işaret eden Baysal, krizin kaynağının yoksula, öğrenciye, emekliye yönelik konutlar değil lüks konutlar üretilmesinden kaynaklandığına dikkat çekti. Baysal, "Bir yatırım aracı olarak elde tutulan ve inşaat şirketlerinin satamadığı lüks konut fazlası var. Ama, erişilebilir, ödenebilir, yaşanabilir şartlarda konut yok" dedi.

SORUNU BAŞKALARININ ÜZERİNE ATARAK KURTULMA POLİTİKASI
Baysal, fiyat artışlarını aç gözlü marketler, soğan-patates bulunamamasını açgözlü stokçular, kiralardaki artışı açgözlü ev sahiplerine bağlayan Erdoğan'ın sorunu başkalarının üzerine atarak kurtulma politikası izlediğine dikkat çekti.

Bir konutta yaşayan ikinci konutunu kiraya vererek kendi yaşamını idame etmeye çalışan tekil ev sahiplerinin yüksek enflasyon ortamında yaşamlarını devam ettirebilmek için kiraları arttırmak zorunda kaldığını vurguladı. Baysal, kira artışlarının yüzde 25 ile sınırlandırılmasının kiracılarla ev sahiplerini karşı karşıya getirme politikası olduğuna işaret etti, "Burada ev sahibi sorunluymuş gibi bir imaj yaratıldı" dedi.

'ÖDENEBİLİR ŞARTLARDA KİRALIK AÇIĞI VAR'
Türkiye'de sosyal konut politikasının hiçbir zaman uygulanmadığını belirten Baysal, sosyal konut projesi olarak sunulan TOKİ'lerin sosyal konut olmadığını, aksine mülkiyet odaklı olduğunu vurguladı. Baysal, TOKİ'lerin yaşanabilir konutlar inşa etmediğini de ekledi.

Kiralardaki artışın sosyal konut politikasıyla giderilebileceğine işaret eden Baysal, bugünkü temel sorunun ödenebilir şartlarda kiralık ev açığı olduğunu söyledi. Yoksullar ve öğrencilere depreme, afete dayanıksız, altyapıları yetersiz, zemin katlarda, pencereleri olmayan, ısıtmaları yetersiz, dar konutlarda yaşam dayatıldığını ekleyen Baysal, bu konutların kiralarının dahi 5 bin liraya ulaştığına dikkat çekti, "Bu kirayı emekli, emekçi, öğrenci nasıl ödeyebilir" sorusunu yöneltti.

'ANTİKONUT İKTİDARIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ'
Beykoz Tokatköy, Okmeydanı Fetihtepe ve Tozkoparan'da yaşayan halkın kentsel dönüşüm adı altında yaşam alanlarına el konulması sürecine değinen Baysal, bu bölgelere mega projeler yapılarak rantsal dönüşüm politikası izlendiğine işaret etti. Baysal, "Antikonut iktidarıyla karşı karşıyayız. Okmeydanı'nı Şanzelize yapacağız hayalinin ardındaki Haliçport projesi, Fetihtepe halkını yerlerinden etti. Bu mega projeler o bölgedeki tüm konut fiyatlarını artırıyor. Ve buraya açgözlü ev sahipleri değil açgözlü yatırımcılar geliyor. Ve toplamaya başlıyorlar. Yani geniş açıdan baktığımızda nereden tutsan dökülen bir sistem var" dedi.

LÜKS KONUTLARI ERİTMEK İÇİN KONUT FAİZLERİ DÜŞÜRÜLÜYOR
Yoksulların konut krizini çözmek yerine, müteahhitlerin elinde kalan lüks konutların satışını kolaylaştırıcı finansal yöntemler uygulandığına işaret eden Baysal, Erdoğan'ın pandemi dönemi ve bu dönemde konut kredilerini düşürmesinin nedeninin bu olduğunu söyledi. Baysal, "Bunların hiçbirinin sosyal konut politikasıyla ilgili olmadığını, büyük müteahhitlerin elinde kalan lüks konutları eritme politikası olduğunu görüyoruz" dedi.

'AKP'DEN SOSYAL KONUT POLİTİKASI BEKLEMEMELİYİZ'
Kiralık krizinin çözümü için yeniden TOKİ konutları yapılacağının söylendiğini belirten Baysal, bu konutların oldukça küçük olduğuna dikkat çekti, "62 metrekare brüt, 50 metrekare net konutlarda, çok çocuklu ailelere son derece sağlıksız koşullar dayatılıyor. Al ben sana TOKİ, sosyal konut yaptım deniyor. Bu sosyal konut politikası değildir" diye ekledi.

Ayrıca mülk fiyatlarındaki artışın ardından daha fazla TOKİ inşaatının kentin yeşil alanları ve tarım arazilerinin yok edilmesine neden olduğunu söyleyen Baysal, böylece yeni bir yağmanın meşruiyetinin yaratılmaya çalışıldığına dikkat çekti.

Yaşanan krizin birincil failinin AKP'nin konut politikaları olduğunu belirten Baysal, "Küresel sistem krizinden bahsediyoruz, bunun yansımaları elbette Türkiye'de de var. Ama buna yönelik atılan hiçbir iyileştirici politika görmüyoruz ve iddia ediyorum ki görmeyeceğiz" diyerek AKP'nin sosyal konut politikası geliştirmeyeceğini vurguladı.

KİRACI HAREKETİ VE KİRA GREVLERİ
Berlin'de yaşanan kiracı hareketini hatırlatan Baysal, Berlin'de üç büyük küresel finans ve emlak şirketinin sosyal kiralık konutları toplayarak kiraları yükselttiğini, buna karşı gelişen kiracı hareketi sayesinde yapılan referandumdan konutların geri alınıp kamulaştırılması kararı çıktığını söyledi.

Amerika, Kanada ve İngiltere'de "kiramı ödeyemiyorum, ödemeyeceğim" diyen insanların kira grevlerini de hatırlatan Baysal, bu karşı çıkışların tekil ev sahiplerine değil küresel emlak ve finans şirketlerine yönelik olduğunu söyledi. Baysal'ın bir diğer örneği de Barcelona'dan. Barcelona Belediyesi'nin stokta tutulan konutlara yüksek vergi uyguladığını ve kamulaştırdığını anlatan Baysal, Türkiye'de de benzer uygulamalarının yapılabileceğine işaret etti.

Baysal, kira artışlarını düşürmek için ev sahiplerinden vergi alınmamasını önerdi. İkinci önerisi ise TOKİ'lerin ödenebilir, yeterli mekana sahip, kent merkezinde, elverişli şartlarda kiralık sosyal konut projelerini yaşama geçirmesi şeklinde oldu. Baysal'ın üçüncü önerisi Barcelona Belediyesi'ni referans alıyor. Boş konutlara yüksek vergi uygulanması ve kamulaştırılarak sosyal kiralık konut veya öğrencilere barınma imkanı sağlamak üzere kullandırılması önerisini sundu.

'YOKSULLUĞUN TEMELİNDE BARINMA KRİZİ VAR'
Barınma hakkının birincil sorun olduğunu vurgulayan Baysal, "Çünkü yoksulluğun temelinde çok ciddi olarak barınma krizini görmekteyiz" dedi.

Evsizliğin bütün nüfuslar açısından ciddi, yaşamsal sorun olduğuna, ancak kadınlar ve çocuklar açısından çok daha büyük bir sorun olduğuna işaret eden Baysal, "Çünkü her türlü taciz, tehdit, şiddete açıksınız demektir evsiz olduğunuz zaman" diye ekledi.

'BARINAMIYORUZ HAREKETİNE DESTEK VERİLMELİYDİ'
Türkiye'de konut sorununu uzun yıllardır dile getirdiklerini ancak bunu üniversite öğrencilerinin görünür kıldığını söyleyen Baysal, öğrencilerin barınma mücadelesini hatırlattı. Kamusal alanları işgal eden bu hareketin kiracılar tarafından desteklenmemesinin hızla sönümlenmesine neden olduğunu belirten Baysal, bu mücadele içinde yer alan öğrencilerin büyük çoğunluğunun emekçi çocukları olduğunu söyleyerek destek sunmayan sendikaları da eleştirdi. Baysal, "Türkiye'de bir kiracı hareketinin artık örgütlenmesinin zamanı gelmiştir" sözleriyle mücadelenin geliştirilmesi gereken zemine işaret etti.