25 Kasım 2024 Pazartesi

Başaran: İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyerek, güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İktidarın çekildiği İstanbul Sözleşmesi'ni kendilerinin uygulayacağını söyleyen Başaran, 12 Haziran günü gerçekleştirecekleri Gemlik yürüyüşüne ilişkin yasağı tanımadıklarını söyledi, yürüyüşe çağrı yaptı. Başaran Kürt gazetecilere yönelik gözaltı saldırısına da değinerek, "Özgür basın hiçbir zaman geri adım atmadı" dedi.

İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin Danıştay'da görülen ikinci duruşmaya HDP Kadın Meclisi olarak katıldıklarını ve Eş Genel Başkan Pervin Buldan'ın savunma yaptığını hatırlatan Başaran, sözleşmeden çekilme kararından bugüne kadar en az 495 kadının katledildiğini söyledi. Bakanlığın uzun süredir kadına yönelik şiddet verilerini açıklamadığına dikkat çeken Başaran, "Çünkü topluma, kadına yönelik şiddet vakaları azalmış gibi yansıtmaya çalışıyorlar. Mayıs ayı içerisinde en az 32 kadın katledilmiş. İktidarın kadına yönelik şiddeti çözme gibi bir derdi yok, mümkünse kadınlar daha çok şiddete uğrasın, daha çok yoksullukla yüz yüze kalsın, özgürlük mücadelesi yürütmesin istiyorlar. Tam da bu yüzden karşılarında mücadele eden bütün kadınları da hedef gösteriyorlar, yetmiyor iktidar kadına yönelik şiddeti teşvik ediyor" diye konuştu.

ERKEK EGEMEN REJİMİN TEMSİLCİLERİ
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın çeşitli tarihlerde yaptığı "Bir kadın olarak sus", "Tecavüze uğradıysa kadın ölsün", "Şuraya sembolik iki kadını alalım", "Kadın erkek fıtrattan eşit değildir" sözlerini ve Erdoğan'ın Gezi'de direnenlere yönelik cinsiyetçi söylemlerini hatırlatan Başaran, "Bir kez daha erkek egemen cinsiyetçi bir rejimin temsilcileri olduklarını ifade ettiler. Bütün bunların karşısında bizler de kadınlar olarak bu cinsiyetçi yaklaşımlara karşı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz ve İstanbul Sözleşmesini savunmaya devam edeceğiz" diye vurguladı.

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'Nİ BİZ UYGULAYACAĞIZ'
Yaşamları ellerinden alınan kadınlar için İstanbul Sözleşmesini kendilerinin uygulayacağını kaydeden Başaran şöyle konuştu: "Özel savaş politikalarıyla taciz ve tecavüze uğrayan Kürt kadınlarına yönelik kolluk şiddetinin son bulması için İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız. Saraydakiler sefa sürerken yoksulluğa, açlığa, yokluğa mahkum edilen kadınlar için İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız. Emeği, bedeni sömürülen tüm kadınlar için İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız. Cinsiyet kimlikleri üzerinden hedef gösterilen, nefret saldırılarına maruz kalan LGBTİ+'lar için İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız. Yerinden zorla göç ettirildiği ülkelerde her türlü sömürüye maruz kalan mülteci kadınlar için İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız. Erkek egemenin bu tahakküm sistemine son vermek için amasız fakatsız İstanbul Sözleşmesinin uygulanması için elimizden gelen bütün çabayı sarf edeceğiz. Erkek adalet değil, her alanda her yerde gerçek adalet demeye devam edeceğiz."

Başaran, Danıştay'da görülecek davaları takip etmeye devam edeceklerini ekledi.

'KADINLAR EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET MÜCADELESİ VERİYOR'
Kadın emeği sömürüsü ve kadın yoksulluğuna da değinen Başaran, 2022 yılının ilk 5 ayında 45 kadın işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği bilgisini paylaştı. Kadınların güvencesiz çalışmaya zorlandığını, meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirdiğini hatırlatan Başaran, "Kadınlar hala 21'nci yüzyılda eşit işe eşit ücret mücadelesi veriyor, sendika mücadelesi veriyor" dedi.

"Ama ne yaparlarsa yapsınlar kazanamayacaklar" diyerek sözlerini sürdüren Başaran, Kod-29, Kod-46'ya karşı sendikal mücadele yürüten kadınların mücadeleyi sürdürdüğünü belirterek, Farplas'tan Migros depo işçilerine kadar kadınların öncülük ettiği direnişleri hatırlattı.

Başaran konuşmasında üniversitesi mezunu çok sayıda genç kadının işsizlik nedeniyle umutsuz ve geleceksizliğe sürüklendiği belirterek, artan intiharlarla ilgili bilgileri paylaştı.

12 HAZİRAN'DA GEMLİK'E YÜRÜYORUZ
Ekonomik kriz ve kadına yönelik şiddetin her gün biraz daha artmasının cinsiyetçiliğin militarizm ile beraber örgütlenmesinin sonucu olduğunu vurgulayan Başaran, "Yani, AKP-MHP ittifakı Kürt sorununun demokratik çözümünü bir kenara bırakarak şiddet ve zorla, savaş ve işgalle çözme yöntemindeki ısrarının faturasını bütün topluma ödetiyor. Aslında bu meselenin en esaslı noktalarından biri de İmralı'da sayın Öcalan üzerine başlatılan tecrittir. Tam da bu nedenle bizler 12 Haziran'da tecride ve savaş politikalarına karşı DTK, siyasi partiler ve kadınlar olarak Gemlik'e yürüyeceğiz ve tecridin kırılması için mücadele edeceğimizi ifade edeceğiz" diyerek Gemlik yürüyüşüne çağrı yaptı.

'ÖZGÜR BASIN HİÇBİR ZAMAN GERİ ADIM ATMADI'
Batman'da kadınların, çok sayıda kentte HDK, Göç İzleme Derneği ve Kürt gazetecilere yönelik gözaltı saldırılarına da değinen Başaran, iktidarın oluşturmaya çalıştığı algıyı özgür basını susturarak perçinlemeye çalıştığına işaret etti. Saldırılara rağmen özgür basının hakikati topluma ulaştırmaktan vazgeçmeyeceğini vurgulayan Başaran, 90'lı yıllarda gazetecilere yönelik gözaltı, tutuklamaların yanı sıra katliamların gerçekleştirildiğini hatırlatarak "Özgür basın mensupları hiçbir zaman geri adım atmadı, hakikati topluma ulaştırmaya devam etti. Bir kez daha özgür basının yanında olduğumuzu ifade ediyoruz" dedi.

3 Temmuz günü 5. Olağan Büyük Kongrelerini gerçekleştireceklerini hatırlatan Başaran, heyecanlı olduklarını söyledi. Başaran, "Bütün bu saldırılara karşı ülkenin, Kürtlerin, kadınların, gençlerin, işçilerin, emekçilerin umudu olmaya devam ediyoruz. Bütün bu saldırılara karşı bugün bize dayatılan rejimin karşısında alternatif ve çözüm olan tek yol 3'üncü yol ve HDP'dir. Bu alternatifin öncüsü olan biz kadınlar, büyük bir heyecanla kongremizin hazırlığını yapıyoruz. Hem niteliksel hem de niceliksel olarak olarak tarihimizin en görkemli kongrelerinden birini gerçekleştirerek bu saldırılara karşı geri adım atmadığımızı göstermiş olacağız" diye konuştu.

'YASAĞI TANIMIYORUZ, GEMLİK'E YÜRÜYECEĞİZ'
Başaran, basın toplantısında soruları da yanıtladı. Gemlik yürüyüşünü engellenmek amacıyla 15 Haziran'a kadar Bursa'da eylem ve etkinliklerin yasaklanmasına ilişkin soruyu yanıtlayan Başaran, "Maalesef Türkiye yasaklar ülkesi haline geldi. Bugüne kadar ne kadar demokratik bir tepki ortaya koysak benzer yasaklarla karşı karşıya kaldık, ama hiçbir yasak yürüyüşümüzü engelleyemedi. Biz bu yasağı tanımadığımızı buradan ifade ediyoruz. Bu yasaklar mücadelemizi ve yürüyüşümüzü hiçbir zaman durduramayacak. Planlamamızda hiçbir değişiklik olmayacak. Bu konuda hazırlıklar var. Türkiye ve Kürdistan'ın dört bir yanından halkımız Gemlik'e yürüyecek" dedi.

Başaran, enflasyon artışı ve kira artışlarına yüzde 25 sınırı konulmasına ilişkin soruya da, "Kemer sıkma politikaları ve bir şekilde faturanın iktidara kesilmesi gerekiyor. Bu dönemsel bir çözüm olarak görülebilir ama esaslı bir çözüm değil. Her gün biraz daha ekonomik krizin büyüdüğünü görüyoruz. Bizce yapılması gereken dönemsel çözümler değil, köklü bir ekonomik çözümdür. İktidarın bu yeteneğinin olmadığını da görmüş oluyoruz" şeklinde yanıt verdi.