25 Kasım 2024 Pazartesi

Başaran: Aydeniz halkın iradesidir ve olmaya devam edecektir

Kadın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Başaran, "Salihe Aydeniz, DBP Eş Genel Başkanı, bir kadın, bir Kürt olduğu için bu saldırılara maruz kalmıştır. Aydeniz halkın iradesidir ve iradesi olmaya devam edecektir" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla kadın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Salihe Aydeniz'in dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin konuşan Başaran, bu dosyanın demokratik siyasete, kadınların ve halkların iradesine bir darbe olduğunu kaydetti. 

Başaran, sürecin nasıl başlatıldığını ve yürütüldüğünü şöyle hatırlattı: "Bu süreç önce bir linç politikasıyla başladı, önce yandaş medya linç etmeye başladı. Bu ülkenin suçlularıyla fotoğraf vermeye çekinmeyen; kadınları, Kürtleri, demokratik siyaseti hedef alan Suç İşleri Bakanının hedef göstermesi ve akabinde Cumhurbaşkanının verdiği talimatla Salihe Aydeniz'in dokunulmazlığının kaldırılması için süreç yürütüldü. Biz bu sürecin demokratik siyasete, kadınların ve halkların iradesine bir darbe olduğunu biliyoruz. Aslında bir prosedürün gerçekleştirildiğinin farkındayız."

HDP'li vekillerin hiçbir zaman dokunulmazlık arkasına saklanmadığını söyleyen Başaran, "AKP Genel Başkanının açıklamasında 'Derhal ihanetin hesabı sorulmalı' derken bu süreci aslında noktalamış oldu. Kendi açısından bu süreç tamamlandı, ama formalite bir biçimde Meclis'te komisyon toplandı ve görülmemiş bir biçimde bir milletvekilinin 2911 Sayılı Yasaya Muhalefet ve müessir fiili nedeniyle Türkiye'de dokunulmazlığı kaldırılıyor. Görüşmenin yapıldığı salon daha önce de benzer hukuksuzlukların, siyasi darbe operasyonlarının bir aracı halindeydi. Bu görüşmeler de bir benzeri olarak devam etti. Görüşmelerde iktidar ve ortağının  milletvekilleriyle ilgili yaptıkları değerlendirmeler de burada meselenin bir polise karşı gerçekleştirilen bir eylem olmadığını açık bir biçimde gösterdi. Yargı bir kez daha araçsallaştırılarak demokratik siyasete bu biçimde geri adım attırılmaya çalışılıyor. Halbuki çok yakından izledik AKP milletvekillerinin kollukla kurduğu ilişkileri, hakaretleri, saldırıları, yumruklamaları. Bunlarla ilgili bir süreç başlatılmadı, hatta yetmedi bu kolluk, bu kulisler hakkında sürgün kararları verildi. Bu polisler gelip milletvekillerinden özür diledi. Bu da ülkedeki çifte standardın, ikili hukukun bir göstergesidir. Bir kez daha ifade ediyoruz; 2015 'ten bu yana sistematik bir biçimde uyguladığınız operasyonlar başarısız oluyor. Bu yöntemler bir kez daha başarısız olmaya mahkumdur. Bizler, bileşen partilerimizin milletvekillerinden hiçbiri dokunulmazlık zırhının arkasına saklanmadık. Hiçbirimizin dokunulmazlığı yoktu, özellikle gerçekleştirdiğimiz eylem ve etkinliklerde polislerin gerçekleştirdiği fiziki müdahaleler de bunların bir göstergesi. Bu yöntemlerle bize geri adım attıramayacaksınız. Salihe Aydeniz, DBP Eş Genel Başkanı, bir kadın, bir Kürt olduğu için bu saldırılara maruz kalmıştır. Aydeniz halkın iradesidir ve iradesi olmaya devam edecektir" dedi. 

Yine Kobanê ve partisinin kapatılma davasında da bu süreçleri defalarca yaşadıklarına dikkat çeken Başaran, şöyle devam etti: "Pazartesi günü 15'inci duruşması görüldü. Olaydan 6 yıl boyunca tek bir işlem yapmayan yargı, 6 yıl sonra aldığı talimatla bu dosyayı bitirmeye çalışıyor. Geçen duruşmada da aslında talimatlı yargının açık biçimde resmini gördük. Mücadele arkadaşlarımız savunma yapmak istedi. Sebahat Tuncel savunma yapmak isterken mikrofonu kapatıldı, diğer arkadaşlarımız yanına gitmek isteyince izin verilmedi. Salonda rehin alındılar. Kadın arkadaşlarımız net bir biçimde ifade etti, biz de buradan  talimatlı yargıya sesleniyoruz: AKP gidecek, ama hesabı siz vereceksiniz. AKP gidecek ve sizi koruyacak kimse kalmayacak. Demokratik hukuk önünde yaptığınız hukuksuzlukların, eylemlerin hesabını vereceksiniz.

Biliyoruz ki savcısından hakimine yargı mensuplarının tümü iktidarın politikalarına göre pozisyon alıyor. Adil yargılamanın bu ülkede artık olmadığını, bu ülkenin uzun bir süredir hukuk devleti olma vasfını kaybettiğini çok iyi biliyoruz. Mahkemelerde Anayasanın uygulanmadığının farkındayız. Bunun son örneği belki Kobanî Kumpas Davası ama bunun pek çok örneğine şahidiz. Biz yarın HDP Kadın Meclisi olarak arkadaşlarımızın yanında olacağız, hep beraber mahkeme heyetinin yargılamasını değil, arkadaşlarımızın iktidarı ve mahkeme heyetini yargılamasını izleyeceğiz. Çok açık ki yargılanan değil yargılayan bizleriz. Yargılayanlar Aysel Tuğluk, Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ, Ayla Akat ve diğer tüm arkadaşlarımız ve AKP-MHP ittifakının Kürt ve kadın düşmanı politikalarını yargılamaya devam edecekler. Arkadaşlarımızın mikrofonu kapatıldığında söylediklerini buradan yüksek sesle bir kez daha söylüyoruz: 'Biz milyonlarca insanın temsilcisiyiz, demokrasi için mücadele ediyoruz, sizden de adalet beklemiyoruz.' Evet, biliyoruz yargınız gibi adaletiniz de yanlı. Adaleti bu ülkede biz sağlayacağız."