1 Ekim 2024 Salı

Baro başkanlarından çağrı: Hukuk cinayeti gerçek cinayete dönüşmeden tahliye edin

Ölüm orucu direnişindeki meslektaşları Timtik ve Ünsal'ın artık "adil yargılanma" haklarının yanı sıra yaşam haklarının da gasp edildiğine dikkat çeken İstanbul, Ankara, Kocaeli, Adana, Diyarbakır, İzmir ve Yalova baro başkanları, "Bir hukuk cinayeti gerçek bir cinayete dönüşmek üzere" dedi. Baro başkanları, hukuksuzluğa son verilerek Timtik ve Ünsal’ın tahliye edilmesini istedi.

Avukat Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal, "adil yargılanma" talebiyle başlattıkları ölüm orucu direnişini kaldırıldıkları hastanelerde sürdürüyor. İstanbul, Ankara, Kocaeli, Adana, Diyarbakır, İzmir, Yalova baro başkanları Timtik ve Aytaç Ünsal'ı bulundukları hastanelerde ziyaret etti. Baro başkanları ziyaretin ardından İstanbul Barosu’nda basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısına Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Eş Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Bağımsız Milletvekili Ahmet Şık, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Başkanı Gökmen Yeşil’in de aralarında olduğu çok sayıda avukat, demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı.

DURAKOĞLU: YAŞAM HAKLARI CİDDİ TEHDİT ALTINDA
Söz alan İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın adil yargılanma talebiyle eyleme başladığını hatırlattı. Adil yargılanma hakkından ziyade bugün yaşam haklarının da ciddi şekilde tehdit altında olduğunu kaydeden Durakoğlu, "Bütün sanıklar için söyleyebiliriz 'adil yargılanma hakkı'nın ihlal edildiği bir süreci geride bıraktık. 5 günlük bir yargılamanın sonunda meslektaşlarımızın tümü için tahliye kararı verilmişti ama 10 saat sonra kararı veren yargıçların imzasıyla bu kez de tutuklama yönünde yakalama kararı verildi, galiba her şey o günden sonra netleşmişti" diyerek süreci hatırlattı.

'ÖLMEKTEN DEĞİL, AVUKATLIK YAPMAMAKTAN KORKUYORLAR'
Aynı dosyadan yargılanan tüm avukatların 159 yıl hapis cezasına çarptırıldığına dikkat çeken Durakoğlu, barolar ve baro başkanları olarak ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını, ancak yeterli olmadığını dile getirdi. Timtik ve Ünsal'ın taleplerini uluslararası arenada da dile getirdiklerini belirten Durakoğlu, ATK tarafından verilen raporun uygulanmamasıyla umutların da boşa çıktığını kaydetti. Dosyayı bekleten Yargıtay başta olmak üzere tüm yetkililere seslenen Durakoğlu, şu çağrıda bulundu: "Dosyanın bir an evvel sonuçlandırılmasıyla ilgili açık bir beyanda bulunmak istiyoruz. Bu beyanımız yaşam hakkının kendilerine verilmesiyle ilgilidir. Talep edilen şeyin sadece ve yalnızca adil yargılanma hakkı olduğunu düşündüğümüz zaman, kadar da haklı bir içerik taşıdığını da belli etmiş oluyoruz. Bu meslektaşlarımız ölümden korktuklarından değil, avukatlık yapmamaktan korktuklarından böyle bir şey tercih ediyorlar."

SAĞKAN: HUKUK CİNAYETİ GERÇEKTEN BİR CİNAYETE DÖNÜŞMEK ÜZERE
İki buçuk yıldır bir hukuk katliamı izlediklerini söyleyen Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan ise, ortada adil yargılanmaktan ziyade bir yargılanmanın dahi olmadığını belirtti. Sağkan, "Soruşturmanın geliştirilmesi talebi dahi dinlenmeden mütalaa alındı. Bütün usul kuralları çiğnenerek, bir yargılama görünümü vermek ihtiyacı hissetmeksizin düşman ceza hukuku işlendi. Müvekkillerinin işlediği iddia edilen suçlarla özdeşleştirmeyi aslında bu mesleğin köküne dinamit koyacak şekilde 2020 yılında Anayasası'nda hukuk devleti yazan bir ülkede hayata geçirdiler. Bu hukuk cinayeti 220 gündür gerçekten bir cinayete dönüşmek üzere" ifadelerini kullandı.

Sağkan, iki meslektaşı için "hapishanede yaşayamaz" denildiğini ancak hastanede, daha ağır koşullarda ölüme terk edildiğinin altını çizdi ve ekledi: "Bu sebeple Yargıtay'ın çok acil olarak bu dosyada karar vermesi gerekiyor. Tekrarlamak istiyoruz; çok acil olarak adil yargılama ve yaşam hakları kendilerine iade edilsin."

YÜCEL: EBRU VE AYTAÇ YAŞAMALI
İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel de avukatların yargılandığı duruşmaların bir tiyatrodan ibaret olduğunu söyledi. Timtik ve Ünsal'ın direnişine işaret eden Yücel, "Bu hukuksuzluğu teşhir edene, ortaya çıkarana ya da bu hukuksuzluktan vazgeçilmesini temin edene kadar biz buradayız, bir yere gitmiyoruz diyorlar" dedi.

Meslektaşlarının hastane koşullarında tutulmasını faşizmin geldiği nokta olarak tanımlayan Yücel, "Biz inatçıyız, mücadele etmeye devam edeceğiz. Ebru ve Aytaç yaşasın diye elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bu ülkede iki avukatın, adil yargılanma talebiyle ölüyor olması hepimiz için utanç kaynağıdır. Bir baro başkanı olarak bu utancın tarafı olmak asla istemiyorum. Bu utanç bu ülkeye yaşatılmamalı. Ebru ve Aytaç yaşamalı" diye konuştu.

KÜÇÜK: KOŞULLAR SAĞLIK SORUNLARINI ARTTIRIYOR
Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın kritik yaşamsal eşiğin artık sonlarına doğru yaklaştığına işaret eden Adana Baro Başkanı Veli Küçük, "Ebru ameliyathane denilen bölümün üstünde yer alan odasında 24 saat ışığı kapatılmayan, merkezi klima sisteminin sesi ve titreşimi altında havalandırması bulunmayan odada, cezaevi koşullarından daha kötü koşullarda tutulmakta. Ve her geçen gün de yaşadığı olumsuzlar sağlık sorunları artmakta" diye aktardı.

Adalet Bakanı, Cumhurbaşkanı, Yargıtay, görev, yetki ve sorumluluk noktasında bulunan herkese seslenen Küçük, şunları söyledi: "Meslektaşlarımız gözlerimizin önünde her geçen gün eriyerek, daha da kötü duruma gelmesinler ve yaşamlarını kaybetmesinler. Ölümün karşısında yaşamı kutsayan ve Yargıtay, yerel mahkeme bir an evvel adil yargılanma hakkının yaşama geçme noktasında talepleri, çığlıkları duymalı. Ebru ve Aytaç bir an evvel tahliye edilmeli, Ebru ve Aytaç yaşamalı."

CANDEMİR: ADİL YARGILANMA BİR LÜTUF DEĞİL, HAK
Kocaeli Baro Başkanı Gültekin Candemir ise konuşurken duygusal anlar yaşadı. Avukatların Yargıtay'da bulunan dosyalarının incelenmesini ve sadece lütuf olmayan, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve Anayasa ile teminat altına alınan adil yargılama hakkı için bedenlerini ölüme yatırdıklarını vurgulayan Candemir, "Son derece temel bir hak olan adil yargılama taleplerinin gereğini yerine getirmek durumunda olan tüm görevlileri, görevlerini yapmaya ve mahkumiyetlerin en büyüğü olan vicdanlarına mahkum olmamaya davet ediyorum" diye konuştu.

DOĞRUYOL: CEZANIN İNFAZI HASTANEDE GERÇEKLEŞTİRİLİYOR
Yalova Baro Başkanı Fedai Doğruyol, avukatların hastanede kalmalarının hukuki bir nedeninin kalmadığını kaydetti. ATK'nın raporuna rağmen avukatların aldığı cezanın infazının hastanede doldurulduğunu söyleyen Doğruyol, "Ebru ve Aytaç'ın hastaneden, cezaevine sevki gerekmektedir. Hukuksuzluk devam etmektedir ve suç işlenmektedir" diye konuştu. Doğruyol, derhal tahliye edilmelerini istedi.

KOLUMAN: DERHAL TAHLİYE EDİLMELİLER
Son olarak söz alan Diyarbakır Baro Başkan Yardımcısı Gazal Bayram Koluman, Timtik ve Ünsal’ın, pandemi koşullarına rağmen hastanede tutulmalarının insan hakları ihlali olduğunu kaydetti. Koluman, toplumun tüm kesimlerine "Ebru ve Aytaç’ın sesi olun", Yargıtay ve diğer yetkililere ise hukuksuzluğa son vermeleri için çağrı yaptı.