25 Eylül 2024 Çarşamba

Barış Akademisyenleri: Tüm imzacılar geri dönmeli

Anayasa Mahkemesi'nin ifade özgürlüğü ihlal kararı sonrası haklarında açılan davalardan beraat eden Barış Akademisyenleri, altı ilde yaptıkları açıklamalarla işlerine iade edilmelerini talep etti.

OHAL kararnamesi ile üniversitelerdeki görevlerinden ihraç edilen "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiriyi imzalayan Barış Akademisyenleri İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Diyarbakır ve Kocaeli'de işlerine iade edilmeleri talebiyle açıklama yaptı.

İSTANBUL
İstanbul'da bir araya gelen Barış Akademisyenleri, Valilik önünde basın açıklaması yaptı. "Gasp edilen haklarımızı geri alacağız" pankartının açıldığı eylemde, "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganının atıldı. Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekileri Oya Ersoy ve Serpil Kemalbay da destek verdi.

Akademisyenler adına basın metnini ihraç edilen akademisyenlerden Aslı Takanay okudu. Gasp edilen haklarının iadesi talebiyle İstanbul Valiliği'nin önünde bir araya geldiklerini söyleyen Takanay, 822 barış akademisyenine dava açıldığını hatırlatarak, "300 gün, 2 bin 300 duruşma adliye mesaisi yaptık. Cezalara çarptırıldık, hapis yattık. Seyahat özgürlüğümüzden, adil yargılanma hakkımızdan, sosyal güvencelerimizden yoksun bırakıldık. KHK'li olan arkadaşlarımızın velayet hakkı, seçilme ve hatta seçme hakkı dahi tartışmaya açıldı" dedi.

Tazminatlarının verilmediğini ve miras haklarının ellerinden alınanların olduğunu ifade eden Takanay, Barış akademisyeni Dr. Mehmet Fatih Tıraş'ın yaşanan bu duruma dayanamayıp intihar ettiğini hatırlattı.

Barış akademisyenlerinin talepleri olduğunu aktaran Takanay, taleplerini şu şekilde sıraladı:

-'Bu suça ortak olmayacağız' bildirisinin imzacısı olup KHK ile ihraç edilen, sözleşmesi yenilenmeyen, sözleşmesi feshedilen, istifa etmek ya da emekliye ayrılmak zorunda kalan tüm imzacılar, talepleri halinde ihraç edildikleri kurumlardaki görevlerine geri dönebilmelidir. Dönülecek üniversite hakkındaki kısıtlamalar ise başlı başına bir başka insan hakkı ihlalidir.

-Araştırma görevlisiyken ihraç edilenlerin güvenceli bir kadroda işe dönüşü sağlanmalıdır. Öğrenimini sürdürenler öğrenim gördükleri kurumlarda görevlendirilmeli, doktorasını bitirenler doktor öğretim görevlisi olarak atanmalıdır. Doçentlik ve profesörlük koşullarını yerine getirdiği halde kadro ataması askıya alınan Barış Akademisyenleri hak kazandıkları kadrolarıyla göreve dönmelidir.

-İşe alımda güvenlik ve arşiv soruşturması şartı, Anayasa'nın 20'nci Maddesinde güvence altına alınan 'özel hayata saygı' hakkına müdahaledir. 29 Kasım 2019 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı da buna işaret etmiştir. Buna derhal son verilmelidir.

-Haklarına KHK'lerle yapılan ihraç tüm edilen saldırılar barış ortadan akademisyenlerinin kaldırılmalıdır ve Pasaportları kamu emekçilerinin derhal geri verilmeli, yurttaşlık bütün hak kayıpları tazmin edilmelidir.

- Hukuk devleti olmanın gereği yerine getirilmeli. OHAL KHK'ları kaldırılmalı, OHAL Komisyonu lağvedilmelidir. Taraf olunan uluslararası antlaşmalara ve hukuk kurallarına uyularak toplumsal barışın önü açılmalıdır.

Açıklama sonrası akademisyenler İstanbul Valiliğine işe geri alınma dilekçelerini teslim etti.


ANKARA
Anayasa Mahkemesi'nin yayımlanan bildiriye ilişkin ifade özgürlüğünün ihlal edildiği yönünde karar vermesinin ardından haklarında açılan davalardan beraat eden akademisyenlerin Ankara'daki açıklaması Eğitim Sen 5 No'lu Şube'de düzenlendi.

Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararının ardından 522 imzacı akademisyenin beraat ettiği hatırlatılan açıklamada, "Beraat kararları alıyoruz ancak hâlâ gasp edilmiş haklarımızı geri alabilmiş değiliz. Ne üniversitemize dönebildik ne de pasaportlarımızı geri alabildik" denildi. OHAL Komisyonu'nda 406 'Barış Akademisyeni'nin ve bin 500 KESK üyesinin dosyaları hakkında karar verilmediği ifade edilen açıklamada talepler şu şekilde sıralandı:

-"Bu suça ortak olmayacağız!" bildirisinin imzacısı olup KHK ile ihraç edilen, sözleşmesi yenilenmeyen, sözleşmesi feshedilen, istifa etmek ya da emekliye ayrılmak zorunda kalan tüm imzacıların talepleri halinde ihraç edildikleri kurumlardaki görevlerine geri dönebilmeleri gerekmektedir.
-Araştırma görevlisiyken ihraç edilenlerin güvenceli bir kadroda işe dönüşü sağlanmalıdır. Öğrenimini sürdürenler öğrenim gördükleri kurumlarda görevlendirilmeli, doktorasını bitirenler doktor öğretim görevlisi olarak atanmalıdır. Doçentlik ve profesörlük koşullarını yerine getirdiği halde kadro ataması askıya alınan Barış Akademisyenleri hak kazandıkları kadrolarıyla göreve dönmelidir.
-İşe alımda güvenlik ve arşiv soruşturması şartı, Anayasa'nın 20. Maddesi'nde güvence altına alınan "özel hayata saygı" hakkına müdahaledir. Buna derhal son verilmelidir.
-KHK'larla ihraç edilen barış akademisyenlerinin ve kamu emekçilerinin yurttaşlık haklarına yapılan tüm saldırılar ortadan kaldırılmalıdır. Pasaportları derhal geri verilmeli, bütün hak kayıpları tazmin edilmelidir.
-Hukuk devleti olmanın gereği yerine getirilmeli, OHAL KHK'ları kaldırılmalı, OHAL Komisyonu lağvedilmelidir. Taraf olunan uluslararası antlaşmalara ve hukuk kurallarına uyularak toplumsal barışın önü açılmalıdır.

Basın toplantısında konuşan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu altı ilde yapılam açıklamayı desteklediklerini ifade ederek şöyle konuştu: "3 yıldır KHK'lar toplumun üzerinden buldozer gibi geçti. Kabul edebileceğimiz hal değil. OHAL KHK'sı anayasal vatandaşlığı ortadan kaldırıyor. Geldiğimiz noktada OHAL KHK'larının kaldırılması gerekiyor. Biz Meclis olarak bir yasayla bu KHK'ları ortadan kaldırabiliriz. Barış akademisyenler sadece barış talep ettiler. Sonuçta çok büyük bir kırımla karşılaştılar. Akademik kariyerleri bir anda elinden alındı ve büyük hakaretlere uğradılar. Hukuken hesabının sorulması, barış akademisyenlerinin iade edilmesi ve KHK'lerin iptal edilmesi gerekiyor. Anayasa mahkemesinin kararlarını tanımayan bir İçişleri Bakanı var. Buna tüm toplum olarak direnmeliyiz. Yaşanan hukukun ve anayasanın ayaklar altına alınmasıdır."

DİYARBAKIR
Diyarbakır'daki Barış Akademisyenleri Eğitim-Sen 1 No'lu Şube'de basın açıklaması yaptı. Dicle Üniversitesi'nden ihraç edilen Prof Dr Fikret Uyar'ın okuduğu açıklamada şöyle denildi:
"Biz Barış Akademisyenleri ve kamu görevinden men edilmiş eğitim ve bilim emekçileriyiz; İşimizi, gasp edilen haklarımızı talep etmek için burada, bir aradayız. Barış Akademisyenleri olarak 11 Ocak 2016'da "Bu Suça Ortak Olmayacağız!" dedik. Hakaret, tehdit, saldırı ve mesnetsiz suçlamalara maruz kaldık. İdari, adli soruşturmalar geçirdik. Temmuz 2016'da ilan edilen OHAL koşullarında üniversitelerimizden ihraç edildik, yetmedi örgüt propagandası suçlaması ile yargılandık. 822 Barış Akademisyenine dava açıldı. Cezalara çarptırıldık, hapis yattık. Seyahat özgürlüğümüzden, adil yargılanma hakkımızdan, sosyal güvencelerimizden yoksun bırakıldık. KHK'lı olan arkadaşlarımızın seçilme ve seçme hakkı, velayet hakkı dahi tartışmaya açıldı. Tazminatlarımız verilmedi. Miras hakkı elinden alınanlar oldu. Barış Akademisyeni Dr. Mehmet Fatih Tıraş 46 KHK'lı gibi hayatına son verdi.

"Nihayet, 26 Temmuz 2019'da Anayasa Mahkemesi, barış talebimizin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti ve 522 arkadaşımız beraat etti. Ancak henüz beraat etmeyen Barış Akademisyenleri de var. Evet, şu sıralar beraat kararları alıyoruz ancak hâlâ gasp edilmiş haklarımızı geri alabilmiş değiliz. Ne üniversitelerimize dönebildik, ne de pasaportlarımızı geri alabildik.

"Bize adres olarak OHAL icadı bir komisyon gösteriliyor. Oysa bu kurum sorunları çözmüyor, aksine çoğaltıyor. İşleyişi ve kararları tartışmalı. Adaleti geciktiriyor. Hâlâ değerlendirilmeyi bekleyen 33 bin dosya var. 406 Barış Akademisyeninin ve KESK üyesi 1500 kamu emekçisinin dosyası da bekleyenler arasında. Buradan çıkan hukuksuz kararların mahkemelerce bozulması uzun yıllar alıyor. Sorunlarımız acil demokratik çözümler gerektiriyor.

"'Bu suça ortak olmayacağız!' bildirisinin imzacısı olup KHK ile ihraç edilen, sözleşmesi yenilenmeyen, sözleşmesi feshedilen, istifa etmek ya da emekliye ayrılmak zorunda kalan tüm imzacıların talepleri halinde ihraç edildikleri kurumlardaki görevlerine geri dönebilmeleri gerektiğini belirten Uyar, akademisyenlerin diğer taleplerini şöyle sıraladı:

-Araştırma görevlisiyken ihraç edilenlerin güvenceli bir kadroda işe dönüşü sağlanmalıdır. Öğrenimini sürdürenler öğrenim gördükleri kurumlarda görevlendirilmeli, doktorasını bitirenler doktor öğretim görevlisi olarak atanmalıdır. Doçentlik ve profesörlük koşullarını yerine getirdiği halde kadro ataması askıya alınan Barış Akademisyenleri hak kazandıkları kadrolarıyla göreve dönmelidir.
-İşe alımda güvenlik ve arşiv soruşturması şartı, Anayasa'nın 20. Maddesi'nde güvence altına alınan "özel hayata saygı" hakkına müdahaledir. Buna derhal son verilmelidir.
-KHK'larla ihraç edilen barış akademisyenlerinin ve kamu emekçilerinin yurttaşlık haklarına yapılan tüm saldırılar ortadan kaldırılmalıdır. Pasaportları derhal geri verilmeli, bütün hak kayıpları tazmin edilmelidir.
-Hukuk devleti olmanın gereği yerine getirilmeli, OHAL KHK'ları kaldırılmalı, OHAL Komisyonu lağvedilmelidir. Taraf olunan uluslararası antlaşmalara ve hukuk kurallarına uyularak toplumsal barışın önü açılmalıdır.

Uyar'ın yaptığı açıklama, "Barış talebimizin arkasındayız. Barış sözümüzü çoğaltacağız. Gasp edilen haklarımız için diğer kamu emekçileriyle birlikte mücadeleyi sürdüreceğiz" sözleriyle son buldu.

İZMİR
"Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiriyi imzalayan ve OHAL kararnamesi ile üniversitedeki görevlerinden ihraç edilen Barış Akademisyenleri, Eğitim Sen İzmir 3 Nolu Şube'de  basın açıklamasında yaptı.

Akademisyenler adına basın açıklamasını okuyan Dokuz Eylül Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü'nden ihraç edilen öğretim üyesi Doç. Dr. Halis Ulaş, Temmuz 2016'da ilan edilen OHAL koşullarında ihraç edildiklerini ve 822 Barış Akademisyenine dava açıldığını söyleyerek, "Cezalara çarptırıldık, hapis yattık. Seyahat özgürlüğümüzden, adil yargılanma hakkımızdan, çalışma hakkımızdan, sosyal güvencelerimizden yoksun bırakıldık. KHK'lı olan arkadaşlarımızın seçilme ve seçme hakkı, velayet hakkı dahi tartışmaya açıldı. Miras hakkı elinden alınanlar oldu. Barış Akademisyeni Dr. Mehmet Fatih Tıraş hayatına son verdi. Nihayet 26 Temmuz 2019'da Anayasa Mahkemesi, barış talebimizin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti ve 522 arkadaşımız beraat etti. Ancak henüz beraat etmeyen Barış Akademisyenleri de var. Evet, şu sıralar beraat kararları alıyoruz; ancak hâlâ gasp edilmiş haklarımızı geri alabilmiş değiliz. Ne üniversitelerimize dönebildik ne de pasaportlarımızı geri alabildik. Hâlâ çalışma hakkından ve seyahat özgürlüğünden mahrumuz" diye konuştu.

Sorunların çözülmediğini vurgulayan Ulaş, taleplerini şu şekilde sıraladı: "İşleyişi ve kararları tartışmalı. Adaleti geciktiriyor. Hâlâ değerlendirilmeyi bekleyen 33 bin dosya var önünde. 406 Barış Akademisyeninin ve KESK üyesi 1500 kamu emekçisinin dosyası da bekleyenler arasında. Buradan çıkan hukuksuz kararların mahkemelerce bozulması uzun yıllar alıyor. Sorunlarımız acil demokratik çözümler gerektiriyor. Bu çerçevede somut taleplerimiz şunlardır. ‘Bu suça ortak olmayacağız!' bildirisinin imzacısı olup KHK ile ihraç edilen, sözleşmesi yenilenmeyen, sözleşmesi feshedilen, istifa etmek ya da emekliye ayrılmak zorunda kalan tüm imzacılar, ihraç edildikleri kurumlardaki görevlerine geri dönebilmelidir. Araştırma görevlisiyken ihraç edilenlerin güvenceli bir kadroda işe dönüşü sağlanmalıdır. Öğrenimini sürdürenler öğrenim gördükleri kurumlarda görevlendirilmeli, doktorasını bitirenler doktor öğretim görevlisi olarak atanmalıdır. Doçentlik ve profesörlük koşullarını yerine getirdiği halde kadro ataması askıya alınan Barış Akademisyenleri hak kazandıkları kadrolarıyla göreve dönmelidir. KHK'lerle ihraç edilen barış akademisyenlerinin ve kamu emekçilerinin yurttaşlık haklarına yapılan tüm saldırılar ortadan kaldırılmalıdır."

Ulaş taleplerini şu şekilde sonlandırdı: "Pasaportları derhal geri verilmeli, bütün hak kayıpları tazmin edilmelidir. Barış imzacısı olanlar dışında KHK'lerle ihraç edilen KESK'e üye onlarca akademisyen bulunmaktadır. Aynı şekilde bu arkadaşlarımızın da ihraçlarına hiçbir hukukî dayanak bulunmamaktadır. Derhal görevlerine iade edilmeli ve tüm hak kayıpları telafi edilmelidir. Hukuk devleti olmanın gereği yerine getirilmeli, OHAL KHK'leri kaldırılmalı, OHAL Komisyonu lağvedilmelidir. Taraf olunan uluslararası antlaşmalara ve hukuk kurallarına uyularak toplumsal barışın önü açılmalıdır. Barış talebimizin arkasındayız. Barış sözümüzü çoğaltacağız."