22 Eylül 2024 Pazar

Bakırhan: Hiçbir halkı yok saymıyoruz, bizim olanı talep ediyoruz

Grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, dünyada yükselen milliyetçiliğe işaret ederek "Hiçbir halkı ve hiçbir halkın hakkını yok saymıyoruz, bizim olan hakkımızı talep ediyoruz. Kürt olarak yaşamak istiyoruz, Kürt olarak kalmak istiyoruz" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

'GÖKYÜZÜ GİBİ YERYÜZÜ DE TÜM İNSANLIĞINDIR'
Dünya halklarını tehdit eden ırkçılık ve milliyetçilik dalgasının giderek yükseldiğine işaret eden Bakırhan, savaşlar sonucu dünyanın neredeyse üçte birinin mülteci konumunda yaşadığına dikkat çekti. Sahillere vuran mülteci cenazelerine işaret eden Bakırhan, "Sahillere vuran aslında göçmen ve mülteci cenazeleri değil insanlıktır. Mülteciler gittikleri ülkelerde de düşmanca bir muameleye maruz kalıyor. Türkiye'de de mültecilere yaklaşım dünya genelinden çok farklı değil. Bir anda bütün kötülüklerin kaynağı maalesef ülkelerinden göçmek zorunda kalan mülteciler olarak görülüyor" dedi.

"Gökyüzü nasıl hepimizinse yeryüzü de bütün insanların, tüm insanlığındır" diyen Bakırhan, iktidarın büyüttüğü suni bölünmelerden değil ortak yaşamdan yana olduklarını vurguladı. Irkçı milliyetçi aklın dünyayı ve ülkeyi giderek uçuruma sürüklediğinin altını çizen Bakırhan, "Türk'ü Kürt'e, Arap'ı Fars'a, Sünni'yi Alevi'ye düşman etmeye yeminli siyaset tüccarları dünyanın her yerinde olduğu gibi yine bu dönemde ortaya çıktı. Birinci yüzyılda milliyetçi ve ırkçı toplumsal sözleşme hepimize kaybettirdi, Türkiye'ye kaybettirdi. İlk yüzyılı savaşlarla, çatışmalarla, asimilasyon politikalarıyla, ret ve inkarla geçirdik" dedi.

'BAŞKA BİR KİMLİĞİN ZORLA DAYATILMASINA KARŞIYIZ'
Bir yüzyıl daha Kürtler olarak kendilerini yok sayan bu anlayışa teslim olmayacaklarını söyleyen Bakırhan, Kürtler olarak eşit haklara sahip olmak için mücadele ettiklerini söyledi. Bakırhan, "Hiçbir halkı ve hiçbir halkın hakkını yok saymıyoruz, bizim olan hakkımızı talep ediyoruz. Biz bin yıllardır bu topraklardayız. Atalarımızın, dedelerimizin mezarları bu topraklarda. Kürt olarak yaşamak istiyoruz, Kürt olarak kalmak istiyoruz. Başka bir kimliğin zorla dayatılmasına, tekçiliğe karşı olduğumuzu belirtmek istiyoruz" dedi. "Sadece diline, kültürüne, yaşamına, özgürlüklerine bir düşmanlık yok; ekonomik olarak aç bırakma, yoksul bırakma da var" diyen Bakırhan, Kürt halkı olarak buna itiraz ettiklerinin altını çizdi.

"Bunlar istiyor ki bir yüzyıl daha kadın katliamlarına ses çıkarmayalım. İşçiler katledilsin, buna fıtrat deyip geçelim istiyorlar. Süryanice iki kelime konuşulmasın, Kürtçe bilinmeyen dil olarak geçsin, ihaleler yandaşların elinde dolaşıp dursun istiyorlar" diyen Bakırhan, Motokurye Yunus Emre Göçer'i katleden Somali Cumhurbaşkanının oğluna 27 bin lira para cezası verilmesine tepki gösterdi.

'BİZİ ANCAK BARIŞ VE DEMOKRASİ BİR ARADA TUTABİLİR'
Kim çok fazla milliyetçilik yaparsa arkasına sakladığı suçlar olduğunu ifade eden Bakırhan, başkasının hakkını yiyen herkesin milliyetçiliğe sarıldığını söyledi. DEM Parti'ye dönük çeşitli söylemlere dikkat çeken Bakırhan, "Bizi sömürgecilerle, emperyalistlerle aynı cümlede dile getirenlere bu cevabı vermek istiyorum. Kürt halkı da DEM Parti de DEM Parti'nin geleneğinden geldiği partilerin tamamı da sömürgeciliğe ve emperyalizme karşıdır, karşısında durmuştur. Onlarla mücadeleye etmeye devam edecektir. Bu ülkedeki diğer siyasi geleneklere baktığımız zaman, asıl onların geçmişinde ve bugününde emperyalizm ve sömürgeciliğin izlerini görürsünüz" dedi.

Türkiye'nin en temel sorununun Kürt sorunu olduğunu ve bu sorunun dışarıda değil Türkiye içerisinde çözülebileceğini ifade eden Bakırhan, Türkiye halklarına çağrı yaparak, "Yükselen milliyetçi ve ırkçı dalgaya karşı bizi ancak ortak değerlerimiz olan barış ve demokrasi bir arada tutabilir, güçlendirebilir. Bu sebeple herkesi güçlü bir ülke uzlaşısına katkı sunmaya davet ediyoruz. Bizler toplumsal uzlaşıyı güçlendirebilirsek bu milliyetçi ırkçı dalgayı durdurabiliriz" dedi.

'ÖCALAN'A KULAK VERİLMELİDİR'
İktidara seslenen Bakırhan, "Hem bölgemizde komşu ülkelerde ciddi bir çatışma, gerginlik, savaş ve kaos hali hakimdir. Bundan çıkmanın en iyi yolu Türkiye'de toplumsal barışı sağlamaktır. Asıl güvenlik tehdidi hakkını arayan Kürtler değildir. Asıl güvenlik tehdidinin bu ırkçı ve milliyetçi kesimlerden geldiğini de Türkiye halkları görmelidir. Buna karşı demokratik çözüm ve barış için adım atmak gelecek nesillere olan borcumuzdur. Eğer halen akli selim düşünmeye meyilli bir devlet ve onun kırıntısı kalmışsa şu iyi görülmelidir. İmralı kapıları her aralandığında demokratik çözüm umudu büyümüştür, bu ülke huzura kavuşmuştur. Ülkenin ekonomisi yükseliş trendine geçmiştir. Çözümde yıllarca ısrar eden Sayın Öcalan'a kulak verilmeli ve oturulup konuşulmalıdır" ifadelerini kullandı.

Ya toplumsal barışın sağlanacağını ya da ırkçı milliyetçi dalgaya teslim olunacağını vurgulayan Bakırhan, "Türkiye halkları için tek çıkar yol tarihi Kürt barışıdır; demokratik, adil ve özgürlükçü bir düzendir. Alevi'nin eşit yurttaşlık hakkına sahip olduğu, ibadet hakkının güvence altına alındığı, tek bir Ermeni'nin bile güvercin tedirginliği hissetmediği bir ülke olsun istiyoruz. Bunun mücadelesini yürütüyoruz" dedi.

'BU DURUMA SON VERMEK BİZİM ELİMİZDE'
İktidar ile sermayenin kol kola gezdiğini ve halkın nefesini, canını, emeğini kazanca dönüştürdüğünü belirten Bakırhan, "Emekçiler bu ülkede nefessiz kalıyor, iliklerine kadar bunu yaşıyor. TÜİK'in yalan enflasyonu bile yüzde 64 iken emeklilere verilen zam miktarı yüzde 42,5. 2024 yılını emekliler yılı ilan ediyorlar ama emeklileri enflasyon karşısında lime lime ediyorlar" dedi. "Milliyetçi ve ırkçı dalganın bize dayattığı da emekçilerin aç kaldığı, çocukların fabrikalarda yaşamlarını kaybettiği, velilerin karne günü sevinemediği, ülkenin çöp merkezi haline geldiği, nefes almanın bile zorlaştığı bir ülkedir" diyen Bakırhan, bu duruma son vermenin Türkiye halklarının elinde olduğunu belirtti.

Yerel seçimlere işaret eden Bakırhan, geçen hafta gerçekleştirdikleri halk oylamalarıyla milliyetçilere, ırkçılara demokrasinin nasıl olduğunu gösterdiklerini kaydetti. Bütün baskılara rağmen demokratik değerlerde ısrar ettiklerine işaret eden Bakırhan, "Üretenlerin, dert edenlerin, halkların ve inançların yönettiği kentlerde nefes alabiliriz dedik ve onun gereklerini yerine getirdik. Bizi nefessiz bırakmak için irademize ipotek koymaya çalışıyorlar. Seçim gelmeden minareyi çalan kılıfını hazırlar misali sahte seçmen üretiyorlar" dedi.

'SAHTE SEÇMENLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ'
İktidarın seçim hilelerine işaret eden Bakırhan, Kuzey Kürdistan'daki illerde karakolların sahte seçmenlerle doldurulduğuna işaret etti. Tüm siyasi partileri duyarlılığa çağıran Bakırhan, "Bu seçim hileleri sadece DEM Parti'nin görevi değildir, Türkiye'deki duyarlı bütün çevrelerin görevidir ve üzerinde durmaları gerekir. Halkımıza da çağrımız var; adalet sizlerin elindedir, bu arsızlığa ve hırsızlığa, kul hakkı yemeye de dur demek de yine sizlerin elindedir. Hile ve hurdalarına karşı seçim günü en güçlü şekilde sandıklara gideceğiz, sandıkları savunacağız. Bu hileleri yapanlara da haddini bildireceğiz" dedi. Sahte seçmenlerine dönük itirazlarının reddedilmesine tepki gösteren Bakırhan, "Ret kararını veren ilçe seçim kurulu başkanları hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Birçok merkezde seçimi kaybetmemize sebebiyet verebilecek olan bu 51 bin kaçak hayali seçmen hakkında da suç duyurusunda bulunacağız" dedi.

'HİLE HURDAYA RAĞMEN ONLARI YENİLMEYE MAHKUM EDECEĞİZ'
Bakırhan, şöyle devam etti: "Derdimiz öyle kimin hangi belediyeyi alacağı değildir. Kim bizimle birlikte hareket etmek istiyorsa, demokratik adil bir Türkiye'nin şifresi olan Türkiye uzlaşısına hazır olmalıdır. Bizler güçlü bir demokratik ittifakını, güçlü bir kent uzlaşısını Türkiye uzlaşısıyla taçlandıracağız. Tek çare budur. Bu hileler ve hurdalara, bu faşizm ve zora rağmen onları yenilmeye mahkum edeceğiz. Biz kurucu bir iddia ile seçimlere giriyoruz. Emin olun; emekçiler, yoksullar, Kürtler, Türkler olarak bizler eğer demokratik ve özgürlükçü bir Türkiye'nin inşasında uzlaşabilirsek ırkçılık, çatışma ve savaş naraları atan ama yolsuzluk, hile ve haramın dışında bir şey yapmayan bu zor zulüm yönetimini sonlandırabiliriz."