23 Eylül 2024 Pazartesi

Bakırhan: Belediyelerimizi kayyumlardan kurtararak halkın evi yapacağız

Meclis grup toplantısında gündemi değerlendiren HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Kürdistan illerinde kayyum belediyelerin yolsuzluklarına ve devletin bu illere dönük vurdumduymazlığına işaret ederek, "Bizler HEDEP olarak; bu talan düzenine karşı geliyoruz, bu talan düzenine itiraz ediyoruz. Tekrar belediyelerimizi kayyımlardan kurtararak halkın evi ve bahçesi yapacağımıza söz veriyoruz" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tahir Elçi'nin katledilmesinin 8'inci yılı olduğuna işaret eden Bakırhan, "Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çözülmesini isteyen Tahir Elçi'nin yokluğunu, insan hakları mücadelesini onurluca yürüten Tahir Elçi'nin yokluğunu her zaman hissediyoruz" dedi.

'DİNK VE ELÇİ DAVALARININ ADALET GELENE KADAR TAKİPÇİSİYİZ'
Devletin Elçi cinayetini sümen altı etmeye çalıştığını vurgulayan Bakırhan, aynı anlayışın Hrant Dink davasında da yer aldığını dile getirdi. Hrant Dink'in katillerinin ortada olduğunu söyleyen Bakırhan, "Hem Hrant Dink hem de Tahir Elçi demokratik bir Türkiye istedikleri için, eşit ve adil bir yaşam bu topraklarda sürsün diye yaşamlarını feda ettiler. Her iki davayı da adalet gelinceye kadar takip edeceğimizi belirtiyoruz" ifadelerini kullandı.

Kongrenin ardından parti olarak halkla gerçekleştirdikleri buluşmalara işaret eden Bakırhan, ziyaretlerde bulundukları Serhat bölgesinde ekonomik sorunların başat olduğunu aktardı. "Saraydakiler şatafatlarını sürdürürken, Serhat'ta halkımız işsizlik ve yoksullukla boğuşmak zorunda kalıyor. Bölgede tek geçim kaynağı olan hayvancılık can çekişiyor" diyen Bakırhan, iktidarın hayvancılıkta Türkiye'yi dışa bağımlı hale getirdiğine işaret etti.

'AĞRI, IĞDIR, KARS VE ARDAHAN EN YOKSUL İLLER'
İşsizliğin yoksulluk ve göç demek olduğunu kaydeden Bakırhan, hayvancılıkla ilgili yaşanan sorunları aktardı. "Ağrı, Iğdır, Kars ve Ardahan kamu yatırımlarının en düşük olduğu bir bölgemizdir, Türkiye'nin en yoksul illeridir. Belki inanmayacaksınız ama başta Kars'ta olmak üzere su yok. Bu dört kentte 24 saat su akmıyor" diyen Bakırhan, bu dört kentin altyapı sorunlarının sürdüğünün altını çizdi. Sağlık konusunda da bu bölgede çok ciddi sorunlar yaşadığını ve nitelikli hastanelerin yer almadığını kaydeden Bakırhan, "Bu da iktidarın Kürt illerine nasıl bir ayrımcı politika uyguladığının göstergesidir" ifadelerini kullandı.

Iğdır'ın kayyum yönetimiyle bölgede havası en kirli kentlerden biri haline geldiğine işaret eden Bakırhan, "Ne kayyım belediyeciliği ne de devlet bir çalışma içinde bulunmuyor. Hastalıkların en yoğun olduğu kenttir. Yine gezdiğimiz bölgelerde çöp toplanmıyor mahallelerde. Toplanan çöpler başka mahallenin hemen kenarında yakılarak imha edilmeye çalışılıyor. Özellikle Kars'ta çöp tesisleri olmadığı için yakılan çöplerden birkaç mahallemiz ciddi rahatsızlık yaşıyor" dedi. 23 Kasım'da Siirt'in Şirvan ilçesinde işlenen maden cinayetini hatırlatan Bakırhan, bunun iktidar ve sermaye ortaklığında işlenen cinayetler olduğunun altını çizdi.

'İSRAİL'E TERÖR DEVLETİ DİYENLER TİCARETE DEVAM EDİYOR'
Bakırhan, şöyle devam etti: "Serhat'ta yol yok, su yok, alt yapı yok, sağlık yok; işsizlik var, hizmete ulaşamayan milyonlar var, ilaca erişemediği için tedavi olamayan insanlar var. Temel besin maddelerini karşılayamayan ve çocukları açlık ve yoksulluktan hastalanan insanlar var. Ay sonunu getiremediği için kredi kartı ve taksitle çocuklarına mama almak zorunda kalan insanlar var. Burada durum bu iken, İsrail'e terör devleti diyenlerin çocukları, maşallah vızır vızır ticaret yapmaya ve servetlerine servet katmaya devam ediyorlar. Bu manzarada iflas bayrağını çeken 126 bin esnaf var. Bu manzarada 20 milyon icralık dosya var. Düşünün 80 milyonluk bir ülkede 20 milyon icra dosyası var. Bu, Türkiye'de ekonominin nasıl gittiğinin en iyi göstergelerinden biridir. Ay başını bulamayan memur ve işçileri anlatmaya gerek yok."

Öte yandan iktidar ve sermayedarların lüks ve şatafat içinde yaşadıklarını vurgulayan Bakırhan, 2024 bütçesinde kaynakların Diyanet'e, yandaş sermayeye ve savaş baronlarına ayrıldığının altını çizdi. "Bütçe kaynakları doğru kullanılırsa, savaş baronları yerine emeklilere 5 bin değil 80 bin TL ikramiye verebiliriz. Engelli istihdamını yüzde 3'lerden yüzde 6'lara çıkarabiliriz. 20 bin engelli yurttaşımızı hemen işe alabiliriz. Depremden en çok etkilenen okul ve hastaneleri depreme dayanaklı hale getirebiliriz" diyen Bakırhan, 2024 bütçesinin en önemli kalemlerinden birinin de faiz olduğuna işaret etti.

'ASGARİ ÜCRET 25 BİN TL OLMALI'
"1 trilyon 254 milyar lira yeni bütçede faiz ve lobilerine ayrılmış. Ekonomistim diyen Erdoğan yine yanıldı" diyen Bakırhan, 1 Aralık'ta asgari ücret görüşmelerinin başlayacağına işaret etti. Asgari ücret konusunda yürüttükleri çalışma kapsamında asgari ücretin en az 25 bin TL olması gerektiğini ifade eden Bakırhan, "Asgari ücret yoksulluk sınırının yarısı olmalıdır ve her ay yoksulluk sınırına göre düzenlenmelidir. Gelin hep birlikte bu kanun teklifimizi bugün Meclis'ten geçirelim. Bunu hem sokakta hem de Meclis'te destekleyelim" dedi.

Sayıştay raporlarında AKP belediyelerinin ne kadar usulsüzlük ve yolsuzluk yaptıklarına şahit olduklarını ifade eden Bakırhan, "Özellikle Konya, Muş, Bursa, Kocaeli, Trabzon ve Erzurum büyükşehir belediyeleri resmen yağmalanmış. Birkaç örnekle AKP'li belediyelerin ne yaptığını anlatmaya çalışacağım. Süs havuzu ve kafe ihalelerini, sadece zorunlu afet ve acil dönemlerde yapılması gereken 21B ile yapmışlar. Yani açık ihale yapmıyorsunuz, istediğiniz müteahhitti 3 dosya ile çağırıyorsunuz, müteahhittin istediği firmaya ihaleyi veriyorsunuz" ifadelerini kullandı.

'EN BÜYÜK YOLSUZLUK KAYYUM BELEDİYELERDE'
En büyük borç ve yolsuzluğun kayyum belediyelerde yapıldığını ifade eden Bakırhan, "Van Büyükşehir Belediyesinin borcu 2 milyar lirayı aşmış. Yine Mardin'deki soygun ve talanı anlatmaya saatler yetmez. Resmen Mardin Belediyesi soyuluyor. Belediye başkanlığını yaptığım borçsuz Siirt Belediyesinin kayyımla birlikte yüz milyonlarca lira borcu bulunmaktadır. Diyarbakır'da, Amed'de, Amed'in ilçelerinde, Bağlar'da yapılan yolsuzluğun haddi hesabı yok" dedi.

'TALAN DÜZENİNE İTİRAZ EDİYORUZ'
AKP'nin işinin halkın parasını çarçur etmek olduğunu kaydeden Bakırhan, "Bizler HEDEP olarak; bu talan düzenine karşı geliyoruz, bu talan düzenine itiraz ediyoruz. Bizim yerel yönetim anlayışımızda demokrasi vardır. Kendimize güveniyoruz, başaracağız. Bu konuda 25 yıllık deneyimimiz var. Tekrar belediyelerimizi kayyımlardan kurtararak halkın evi ve bahçesi yapacağımıza söz veriyoruz huzurunuzda" ifadelerini kullandı.

'ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK DÜNYANIN EN MEŞRU TALEBİDİR'
İmralı'daki mutlak tecrit ve Kürt sorununda çözümsüzlüğün devam ettiğine işaret eden Bakırhan, siyasi tutsakların "Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa çözüm" talebiyle başlattığı açlık grevine işaret etti. Bu talebin dünyanın en meşru talebi olduğunu vurgulayan Bakırhan, "Mahpushanelerde binbir zorlukla yaşayan tutsakların açlık grevine gitmemesi için aslında bize büyük bir sorumluluk düşüyor. Buna itiraz edecek olan dışarıdakilerdir, halkımızdır, emekçilerdir. Maalesef bütün zorluklara rağmen cezaevlerinin açlık grevi başlatması da bizlere büyük bir mesaj ve ders olmalıdır. Bu açlık grevleri hepimize mücadeleyi büyütme çağrısıdır" dedi.

'BU PROTOKOL BİR UTANÇ KAYDIDIR'
Kılıçdaroğlu ve Özdağ arasında seçim öncesi yapılan protokolün ortaya çıkmasını hatırlatan Bakırhan, "Bu protokol bir utanç kaydı olarak tarihe not düşecektir. Ne halkta karşılığı vardır ne de gerçekle bir bağı bulunmaktadır. Kirli ve ırkçı kağıt parçasıdır, bir paçavradır, aynı zamanda Çöktürme Planının da bir parçasıdır. Sizin gizli bir protokol yapmaya ihtiyacınız yok. Zaten AKP-MHP iktidarı aleni bir şekilde bu inkar ve imha politikalarını yürütüyor. Elbette Kürtler yediği ayazı unutmazlar" ifadelerini kullandı.

'İSMİMİMİZ DEĞİŞSE DE MÜCADELEDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Yargıtay'ın HEDEP kısaltmasına dönük kararına tepki gösteren Bakırhan, "Biz onun ayrımcılığını, onun özellikle Kürtlere ve partimize dönük düşmanca tavrını görüyoruz. Şunu bir türlü anlamadılar. Biz ne zaman bir binadan, bir tabeladan, üç harften ibaret olduk? Partimiz kapanınca, ismimiz değişince, yasaklanınca bu mücadeleden vaz mı geçeceğiz? Kürdü, emekçiyi, Alevi'yi savunmaktan, adalet, demokrasi ve özgürlük aramaktan vaz mı geçeceğiz? Tabii ki vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

HEDEP Gençlik Meclisi'ne yönelik iktidarın siyasi kırım operasyonlarına tepki gösteren Bakırhan, "Gençlerin dinamizminden, kararlı mücadelelerinden korkuyorlar. Hemen her gün siyasi operasyonlarıyla gençleri sindirmeye çalışıyorlar. 24 Aralık'ta da Gençlik Meclisimizin 1. Gençlik Kongresi var. Her türlü baskıya rağmen gençlik kongremizi güçlü bir şekilde yapacağımızı belirtmek istiyorum" dedi.

'KENT UZLAŞISINI SAĞLAYACAĞIZ'
Uzun süredir yerel seçimlere yönelik çalışmalar içerisinde olduklarını ifade eden Bakırhan, aday başvurularının başladığını kaydetti. Bu başvurularda yegane mercinin halk olacağını vurgulayan Bakırhan, "Adaylarımızı demokratik ve katılımcı bir yöntemle, kentin uzlaşısıyla belirleyeceğiz. Halklarımız, üyelerimiz, STKler ve örgütlü toplumsal muhalefetin en geniş katılımıyla adaylarımızı belirleyeceğiz. Kent uzlaşısını sağlamak için yerel eğilimlere de başvuracağız. Demokrasi sınavını başarıyla tamamlayacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Kentlerimizi hep birlikte yönetme iddiasındayız" dedi.