25 Eylül 2024 Çarşamba

Av. Yeter: İktidarın mesajını aldık, daha çok mücadeleyle yanıt vereceğiz

ÖHD Eş Genel Başkanı avukat Ekin Yeter, Diyarbakır merkezli 21 kentte gerçekleştirilen operasyonda iktidarın ÖHD'ye bir mesaj verdiğini belirtti. Seçim öncesi bu saldırıları beklediklerini dile getiren Yeter, gerek seçim çalışmasında gerekse avukatlık pratiğinde, tutuklanan meslektaşlarının mücadelesini omuzlayarak daha çok çalışacaklarını dile getirdi.

14 Mayıs parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Diyarbakır merkezli 21 kentte düzenlenen operasyonlar kapsamında 144 kişi gözaltına alındı, 48 kişi tutuklandı, 91 kişi serbest bırakıldı, 5 kişi hala gözaltında. Tutuklananlar arasında avukatlar, gazeteciler, hak savunucuları, HDP üye ve yöneticileri bulunuyor.

Gözaltı ve tutuklama saldırısında hedef alınan kurumlardan biri de Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD). Hem meslektaşları hem de müvekkilleri için mücadele eden ÖHD Eş Genel Başkanı avukat Ekin Yeter ile siyasi soykırım operasyonunu, iktidarın amacını, bu saldırılara nasıl cevap vereceklerini konuştuk.

'GEREKÇE AÇIKLANMADI, İTİRAZLARIMIZ KABUL GÖRMEDİ'
Üç meslektaşının tutuklandığını söyleyen Yeter, bu süreçte meslektaşlarıyla dayanışma içinde oldukları kadar gazeteciler, sanatçılar, hak savunucuları, aktivistler, siyasetçiler, demokratik kitle örgütü çalışanlarının dosyalarını da takip ettiklerini dile getirdi. Yeter, ETHA'ya değerlendirmesinde, "Bu soruşturmanın başından beri hukuksuzluklar söz konusuydu. Gerekçesi net belirtilmeden keyfi bir şekilde 24 saat avukat kısıtlılık süreci gerçekleşti, dosyaya gizlilik kararı getirildi ve dosyaları inceleyemeden şüphelilerin ifadelerine katılmak durumunda kaldık. Gerekçe açıklanmadı, itirazlarımız ise kabul görmedi" dedi.

'TMK, CMK KANUN MADDELERİ DİKKATE ALINMADI'
Avukatların ofislerinin hukuka aykırı arandığına dikkat çeken Yeter, ofislerde bulunan müvekkilleriyle alakalı bilgi ve belgelere usule aykırı el konulduğunu vurguladı. Dosya içeriğinin tek bir tanığın ifadesine dayandırıldığını söyleyen Yeter, şöyle açıkladı: "Tanıklık sıfatına haiz değil. TEM Şube'de ifade verip yüzlerce kişi hakkında genel geçer, soyut beyanlarda bulunan bir kimse. Bütün gazetecilerin, hak savunucularının, avukatların dosyasında tanığın ifadeleri delillerle desteklenmiyor. Bir bütünen tanığın beyanlarının esas alındığı bir soruşturma. Tutuklama gerekçesi de bu tanığın ifadeleriyle gerçekleşti. Hukuk sisteminde yüksek yargı kararlarında etkin pişmanlıktan faydalanma, kendisini suçtan kurtarma amacıyla hareket eden tanığın beyanı 'üyelik' gibi suçlarda cezalandırmaya yeterli delil kabul görmüyor. Ancak ne TMK, CMK'daki kanun maddeleri ne yüksek yargı kararları savcılık ve sulh ceza hakimliği tarafından dikkate alındı."

'BİR KİŞİNİN BU KADAR KİŞİ HAKKINDA İFADE VERMESİ OLAĞAN DEĞİL'
Dosyada tanık sıfatıyla konulan itirafçının ifadelerinin oldukça sıkıntılı olduğunu dile getiren Yeter, "Bir kişinin bu kadar çok kişi hakkında ifade vermiş olması, bu kadar çok şeyi hatırlıyor olması dahi dosya bakımından şüpheli. Bir kişinin psikolojisine, hayatın olağan akışına aykırıdır. Beyanlarının kurgu beyanlar, kumpas ifadesi olduğunu düşünüyoruz. Aslında sadece avukatlar değil bu saldırıyla karşı karşıya kalan insan hakları savunucuları ve gazeteciler hukuki güvenlik ilkesi dışında bırakılıyor. Bu soruşturmayla hukuki güvenlik ilkesi paramparça edilmiş durumda" dedi.

'HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİ PARAMPARÇA EDİLDİ'
Dosya kapsamındaki gazeteciler, insan hakları savunucuları ve avukatların mesleklerini icra ettiğini kaydeden Yeter, "Hukuki güvenlik ilkesinin paramparça edilmesi derken bundan bahsediyoruz. Bir avukatın hiçbir gerçekliği olmayan, somut bir delille desteklenmeyen, yüzeysel genel geçer bir tanık ifadesiyle soruşturulması, tutuklanması aslında mesleğini icra eden, dosyalarını takip eden hiçbir avukatın hukuki güvenliğinin olmadığını gösteriyor. Tüm avukatlara bu şekilde soruşturma açılabileceğini gösteriyor. Bu noktada bizim tarafımızdan tanığın ifadelerinin kabulü mümkün değildir. Dolayısıyla bu soruşturmanın gözümüzde meşruiyeti yoktur" ifadelerini kullandı.

'SEÇİM SÜRECİNİN MUHALİFLERE SALDIRILARLA YÜRÜTÜLECEĞİNİN SİNYALİ'
14 Mayıs seçimlerinde halkın haksızlıklara, hak ihlallerine karşı hesap soracağını kaydeden Yeter, "Pandemi sürecinde, ekonomik krizde alım gücü düştü, insan olmanın en temel gereklilikleri yerine getirilmedi, devletin en temel devlet olma sorumluluklarını yerine getirmedi. Enkaz başında vatandaşına bir bardak su veremeyecek, enkaz altından çıkaramayacak hale geldi devlet. Elindeki olanakları muhalif bireylere, STK'lara, siyasi partilere karşı saldırı amacıyla kullandı. Haksızlıkların gerçekleştiği bir süreçte hesap sorma fırsatımız var. Siyasi iktidar bunun karşısında seçim sürecini muhaliflere saldırı boyutuyla yürüteceğinin sinyalini verdi" diye konuştu.

Demokratik kamuoyunun bu operasyonları beklediğini belirten Yeter, "Ancak ciddiyetsiz, hadsiz ve gerçekliği olmayan birçok noktada bir kurumu zan altında bırakan, iftirayı destekleyen tarzda, keyfi şekilde hukuk kurallarının esnetildiği, haksızlıkların süreklileştiği yaklaşım hat safhaya ulaştı" dedi.

'HALKI GERÇEKLERDEN UZAK TUTMAK İSTİYORLAR'
Yeter, iktidarın böyle bir saldırıya neden ihtiyaç duyduğunu ise şu ifadelerle açıkladı: "Seçim sürecinde halkın haber alma hakkını tesis eden, topluma nefes aldıran en önemli meslek grubudur gazetecilik. Özgür basın bu noktada halkın haber alma hakkını, en sıkıntılı koşullarda dahi yerine getiren meslek grubudur. Özgür basın çalışanları, halkı gerçeklerden, hesap sorma bilincinden, gündemlerden uzak tutmak için dört duvar arasına sıkıştırılmak isteniyor. Seçim güvenliği bakımından biz avukatlara ve avukatların meslek örgütlerine, demokratik hukuk kurumlarına, hak kurumlarına çok fazla sorumluluk düşüyor. ÖHD olarak seçim güvenliği açısından ciddi, kapsamlı, verimli faaliyetler gerçekleştirdik. Yüzlerce meslektaşımızdan oluşan, seçim güvenliğine ilişkin avukat listeleri, itiraz yetkili avukat listeleri oluşturduk."

'ÖHD OLARAK BİZE VERİLEN MESAJIN FARKINDAYIZ'
Gözaltı ve tutuklamalarla ÖHD'ye de mesaj verilmek istendiğini, bunun farkında olduklarını vurgulayan Yeter, bu saldırılarla kendilerine "Sizler bizim varlığımızı, faşist iktidarı devam ettiren irademize tehlike arz eden bir noktada mesleki faaliyetlerinizi gerçekleştiriyorsanız, demokratik avukatlığın, özgürlükçü hukukçuluğun bizim nezdimizde karşılığı budur, sizin çalışmalarınıza izin vermeyeceğiz" denildiğini kaydetti.

'DAHA FAZLA ÇALIŞARAK MÜCADELE EDECEĞİZ'
"Günlerdir ifade ediyoruz mesajın farkındayız. Çok net bir şekilde aldık. Bu mesaja karşı mesaj olarak da mücadelemizi büyüterek yanıt vereceğiz" diyen Yeter, "Dosyaları yürüten tarafsız, bağımsız bir niteliği olmayan yargı mekanizmalarından beklenti içinde değiliz. Beklediğimiz şekilde ilerledi süreç. Cevap olarak mücadelemize, tutuklanan arkadaşlarımızın seçim çalışması başta olmak üzere yürüteceği tüm çalışmalarda, onların yerine daha fazla çalışarak mücadele edeceğiz" diye konuştu.