23 Kasım 2024 Cumartesi

Asgari ücrete ilk tepkiler: Emekçiyi kara kış bekliyor

Hükümet, patron ve yandaş sendika temsilcileri tarafından tespit edilen asgari ücretin beklenenin çok altında belirlenmesine tepkiler sürüyor. Muhalif siyasetçiler, emekten yana sendikalar, enflasyon ve hayat pahalılığının hesaba katılmadığını, yeni asgari ücretin geçim ücretinden çok uzak olduğunu belirtti. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun yeni yılda geçerli olacak asgari ücreti 2020 TL olarak belirlemesine emek ve siyaset cephesinden ilk tepkiler geldi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, milyonlarca emekçiyi ilgilendiren bir konunun Asgari Ücret Komisyonu'nun insafına bırakılmasının yanlış olduğunu belirtirken sürecin tüm konfederasyonların katılımıyla ve grevi de içeren bir toplu pazarlık şeklinde yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Halkların Demokratik Partisi'nden Günay Kubilay ise enflasyon rakamları doğrultusunda alım gücündeki azalma göz önüne alındığında bunun gerçek bir artış olmadığının altını çizdi.

ETHA'ya konuşan Arzu Çerkezoğlu, konuyla ilgili “Asgari ücret, sadece asgari ücretle çalışanların değil bu ülkede emeğiyle geçinen herkesin çalışma ve yaşam koşulları etkileyen temel bir parametre. Asgari ücret bugün Türkiye'de ortalama bir ücret düzeyine gelmiş durumdadır. Asgari ücret ve çok yakın, yüzde 5, yüzde 10 daha fazla ücret alanları değerlendirdiğimizde toplam istihdamın yüzde 60'ına ulaşıyoruz. Bu nedenle son derece önemli” dedi ve şu değerlendirmede bulundu.

“Biz bir bilimsel raporla birlikte 2019 yılı asgari ücretinin 2800 lira olması gerektiğini çünkü Türkiye'nin özellikle Ağustos ayından bu yana ekonomik kriz, yüksek enflasyon verileri doğrultusunda 2019 yılında bunun daha da belirgin görüleceğini öngörerek ifade etmiştik. Ancak bugün 2020 lira olarak açıklandı. 2019 yılı asgari ücreti geçim ücreti olmaktan çok uzaktır. Türkiye İstatistik Kurumu'nun asgari ücret için sunduğu rakamın bile çok altındadır. TÜİK Asgari Ücret Komisyonu'na sunduğu raporda asgari ücretin en az 2213 lira olması gerektiğini belirtti ama komisyon bunun da altında bir ücret belirledi. Dolayısıyla enflasyon ve  döviz karşısındaki kaybın giderilmediği, geçim ücretinden çok uzak bir asgari ücret büyümeden ve milli gelirden payını alamayan bir ücret oldu. Tabii komisyon kararıyla belirleniyor bu rakam, ve buna itiraz hakkımız yok. Bu nedenle biz asgari ücretin belirlenmesi sürecinin demokratikleştirilmesi gerektiğini ve bu kadar önemli bir sürecin bir toplu pazarlıkla yapılması gerektiğini söylüyoruz. Aksi takdirde asgari ücretin insanca yaşanabilir bir düzeye gelmesi mümkün değildir.”

EMEĞİN YAĞMALANMASI POLİTİKASI DEĞİŞMEDİ

HDP Emek, Ekonomi, Tarım ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Günay Kubilay da “2200 TL'lik bir asgari ücret kabul edilebilir bir rakam değildir. Çünkü krizin açığa çıktığı Ağustos 2018'den bu zamana kadar asgari ücretin alım gücündeki kayıplarına bakıldığı zaman her şeyden önce enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında yaşanan erimeyi bile karşılamıyor.” diye belirtti.

“Ağustos ayında 1600 liraya aldığınız herhangi bir şeyi bugün 2100 liraya alabiliyorsunuz. Bu yüzden 9 milyon asgari ücretlinin yaşamında hiç bir iyileştirme söz konusu olmadı. Biz talebimizi 2 bin 850 TL olarak açıklamıştık. Oysa bu konfederasyonların belirlediği yoksulluk sınırının yarısına tekabül ediyordu” diyen Kubilay, “Hükümetin önümüzdeki yerel seçimler için popülizm yapma zorunluluğu olmasa bu rakamın da altında tutması mümkün olacaktı. Dolayısıyla bu artışı seçim yatırımı olarak düşünmekte yarar var. Emeğin yağmalanmasına yönelik hükümet politikasında zerre kadar bir değişim yok” diye ifade etti.

Kubilay sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaşam standardında hiç bir değişim olmazken, bunun karşısında kiranız artmış, doğalgazınız, elektriğiniz, suyunuz zamlanmış, kışa girdiğimiz için giyim, barınma, beslenme zamlanmış ama ortaya çıkan tablo sizin sadece kısa dönemdeki kayıplarınızı karşılayan bir artış söz konusu. Yaşamınızı iyileştirecek, size birazcık nefes aldıracak ortada herhangi bir şey yok. Bunun dışındaki hesaplamalar bence yanlıştır, manipülasyondur. Bu rakam kabul edilemez ve hükümet açısından utanç vericidir. Büyüme rakamlarına bakıldığında enflasyonla birlikte bir durgunluk sürecine girildi. Bu işsizliğin büyüyeceği anlamına geliyor ve diğer yandan bir yıl boyunca 2020 lirayla bir asgari ücretli açlığa mahkum ediliyor.”

Asgari Ücret Tespit Komisyonu'ndaki pasif tavrıyla tepki toplayan Türk-İş'in tavrını eleştiren Kubilay, “Enflasyon rakamlarına bakıldığında bu artış sadece alım gücündeki erimeyi karşılarken bunun gerçek bir artış olduğundan bahsedilemez. Bu nedenle asgari ücret görüşmelerine katılan Türk-İş'in bir emek örgütü olarak övünmesi değil, başının öne eğilmesi gerekir” diye belirtti.