25 Eylül 2024 Çarşamba

Ankara Jitem Davası'nda tüm sanıklar hakkında beraat kararı

Ankara Jitem Davası'nda tüm sanıklar hakkında beraat karar verilirken, dosyada yargılanan kalmadı.

Ankara ve çevre kentlerinde 1993-1996 yılları arasında Altındağ Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskın'ın da aralarında olduğu 19 kişinin ölümüyle ilgili açılan "JİTEM" davasının 7'nci duruşması Ankara 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Eşbaşkanı Şevin Kaya ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) temsilcisi avukatların katıldığı duruşmayı İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi yöneticileri katıldı

İlk sözü alanı savcılık önceki duruşmada okuduğu mütalaayı tekrar ederek, sanıklar hakkında beraat talep etti.

Katılan avukatları mütalaaya karşı süre talep etti. Mahkeme heyeti katılan avukatların süre talebini "mahkemeyi uzatmaya yönelik" olduğunu belirterek reddetti.

'BABAM 30 YILDIR EVE GELMİYOR!'
Mahkemenin 10 yıldır karar vermesi için uğraştıklarını belirten katılan Eren Baskın, "Hepimizin tek amacı 19 kişinin akıbetini sormak. Gerçeği, adaleti sokaklarda arayacağız bundan sonra. Arjantin, Kolombiya gibi ülkelerde faili meçhul cinayetlerle bağlantılı kişileri yargıladı ve cezalandırdı. Burada da yine beraat kararı verilecek. Savcının mütalaasını kabul etmiyorum. 30 yıldır babam eve gelmiyor. 30 yıldır katilini yakalayamadık. Bizim mücadelemiz burada bitmeyecek. Her Cumartesi günü Tansu Çiller'in 'Oturur oturur giderler' dediği Cumartesi Anneleri ile mücadele edeceğim. Burada vazgeçmiyoruz, bundan sonrada elimizden gelen her şeyi yapacağız" diye konuştu. 

'BERAAT TALEBİ REDDEDİLSİN'
Mahkemenin altından kalkamayacağı düzeyde dosya olduğuna dikkat çeken avukat Sertaç Ekinci, "Size verilen yetkiler burada faili meçhul cinayetleri aydınlatabilecek düzeyde değil. Savcı çelişkiler olduğunu ifade ediyor ama ben bir çelişki göremiyorum. Mütalada uzi marka silahlardan hiç bahsedilmiyor. Kutlu Adalı cinayeti de bu uzi markalı silahlarla işlendi, Sedat Peker açıkladı bunu. Beraat talebi genel hukuk kurallarına aykırıdır, mahkemeden beraat talebinin reddedilmesi gerekmektedir" dedi.

'SAVCI SANIKLARIN AVUKATI GİBİ'
İstinaf Mahkemesi'nin bozduğu karar mahkemesinde verilen mütalaanın birebir aynısı olduğunun altını çizen avukat Yusuf Ataş şunları söyledi: "Bu dava devlet içerisindekilerin güç kavgasıdır. Sanıkların bulunduğu taraf güçlü olduğu için dava sanıkları aklamaya yönelik hal aldı. Bir devlette geçmişle yüzleşme yoksa mahkeme yoluyla adalet sağlanamaz. Keşke mahkeme de elinden geleni yaptı ama olmadı diyebilseydik. İddia makamı sanıkların savunma makamı gibi hareket etti." 

'SANIKLARIN POZİSYONLARI GÖZ ARDI EDİLEMEZ'
İddia makamının mütalaasının sanıkların savunması gibi göründüğünü vurgulayan avukat Nuray Özdoğan, "Mütalaanın içeriği açısından tüm delillerin tartışılmadığı ortada. İddia makamının takdirine karışamayız fakat delillerin tartışılması gerekir. Soruşturmanın kovuşturma aşamasından beri eksiklikler ve yanlışlıklar var. Bizim ağır insan hakları ihlali olduğuna dair iddiamıza yanıt vermenizi istiyoruz kararda. Deliller sanıklarla yüz yüze tartışılmadı. Sanıkların pozisyonları kim oldukları göz ardı edilmeden yargılama yapılamaz" dedi.

'YARGIDA CEZASIZLIK KÜLTÜRÜ OLUŞUYOR'
Bu tarz davaları cezasızlık davası diye adlandırdıklarını kaydeden avukat Öztürk Türkdoğan "İnsanlığa karşı suçlarda devlet görevlilerini koruyor. Soruşturma aşamasında uygun bir süreç yürütülmüyor, kovuşturma aşamasında süreç yine aynı şekilde ilerleyerek cezasızlık politikası oluşuyor ve yargıda bir cezasızlık kültürü oluşuyor. Türkiye en temel meselesi olan Kürt meselesini çözemedi ve son 8 yılımız ağır insan hakkı ihlalleri ile geçiyor. Gerekli deliller toplanmalıydı. Nereye kadar bu failler korunacak" dedi.

BERAAT KARARI
Sanık avukatları savcılığın mütalaasına iştirak ettiklerini dile getirerek, sanıkların beraatlerini talep etti. Kararını açıklayan mahkeme tüm sanıkların beraatine karar verdi.