25 Eylül 2024 Çarşamba

Alaz Derwêş yazdı | İsyan'ın mirası

Devrimci gelişimim, partinin kadın çizgisini kavrama niteliğim, homofobi ve transfobiye karşı almam gereken ideolojik tavrı öğrenmem açısından İsyan yoldaşın varlığı çok iyi bir ders ve bulunmaz bir nimet oldu benim için. 

Komünist devrimciler olarak, tarih boyunca tüm dünyada ortaya çıkmış, muhtevasında özgürlük olan, değişim, gelişim ve kopuş olan her isyanı, her devrimci çıkışı kendimize ödev bilmiş, o isyanların başarılarından, başarısızlıklarından, cüretlerinden ve yarattıkları değerlerden öğrenmeye çalışmış ve ufkumuza harman etmişizdir. Paris Komünü’nden Mirabel Kardeşlere, Fransız Devrimi'nin köylü isyanlarından İspanya iç savaşının enternasyonal çizgisine, Ekim Devrimi'nden Küba'ya, Vietnam'dan Filistin'e kadar dünya devrim deneyimlerinden, halk ayaklanmalarından, gerilla mücadelelerinden öğrendik, öğreniyoruz.

Kürdistan coğrafyasında özgürlüğün destanını kanıyla yazan Kürt halkının, dar ağaçlarını onur kürsülerine çeviren isyanlarından; Şeyh Bedrettin'den Seyid Rıza'ya, Koçgiri'den 90'lı yılların serhildanlarına yaşanan acıları hala gözlerinden okuyabildiğimiz halklardan ve isyan ateşini de hala yüreğimizde hissedebildiğimiz isyanlardan öğrendik, öğreniyoruz. 

Türkiye'de Mustafa Suphilerden Deniz, Mahir ve İbolara, '68 devrimci kuşağının yarattığı kopuş, birleşik mücadele ve devrim ruhuna, komünist öncülüğün halkın öfkesiyle buluştuğu Gazi Ayaklanması'ndan, gencecik ömürlerin gözünü kırpmadan özgürlük aşkına yaşamlarını feda ettikleri Gezi Ayaklanması'na kadar yaşadık, deneyimledik, bedel ödedik, öğrendik ve öğreniyoruz.

Ve nihayet Kürdistan özgürlük mücadelesinin Türkiye devrimiyle bağlarının kopmamacasına birbirine bağlanmaya başladığı ezilen halkların isyanıyla gerillanın fedai savaşımının ahenkle kavuştuğu ve Rojava Devrimi'nde vücut bulduğu, oluşan bu bağın enternasyonalizm bayrağıyla buluşarak ortaya çıkarttığı tecrübeleri şu son birkaç on yılda yaşadık, yaşıyoruz, öğrendik ve öğrenmeye devam ediyoruz. 

Elbette verdiğim tüm bu örneklerin içerisinde yaşanan fedakarlıklar, kahramanlıklar ve ortaya çıkan değerler saymakla, anlatmakla tükenmez. Sonu asla gelmeyecek bir su kaynağı gibidir onlar devrimciler için.
Bu yazıda, tüm bu değerlerin bir düzeyde bir araya geldiği, ezilen ulus, ezilen mezhep ve ezilen cins kimliğiyle isyana durmuş bir yaşamdan, onun her rengi ama en çokta kızılı kuşandığı mücadelesinden öğrendiklerimi, öğrenmeye çalıştıklarımı anlatmaya çabalayacağım.

İsyan Tolhildanê Pirsûsê…

Tıpkı söylediği gibi şairin "her ölüm erken ölümdür biraz" ama İsyan yoldaşınki zamansız, vakitsiz, ansızın bir veda oldu hepimiz için. Zaten hiç şüphe yok ki, bir devrimcinin dişiyle, tırnağıyla yarattığı tarih ve o tarihin içerisindeki betimsiz değerler sığmaz vedalara, ölümlere, sığmaz mezarlara.

İşte bu son vedadan bize kalan eşsiz bir miras var bugün. Her renkten bir duyguya, bir düşünceye sahip bir miras. Kırmızının öfkesine, yeşilin huzuruna, siyahın başkaldırısına, mavinin umuduna ve kızılın iradesine sahip bir miras. İşte bu yazıda, o renklerin yarattığı gökkuşağından bahsetmeye çalışacağım dilimin döndüğünce.

2017 yılının ilkbaharında, Şehit Şengül Boran Parti Okulu'na sabotaj eğitim almak için geldiği ilk günü hatırlıyorum. Boyu, posu, edasıyla, kaytan bıyıkları ve çipil çipil gözleriyle yakışıklı erkek bir yoldaştı ilk anda gördüğüm. Mütevazi ve bir o kadar öz güvenli duruşuyla sıcacık bir sevgi oluşmuştu yüreğimde ona dair. İlk geldiği saatlerde bir voleybol etkinliğimiz olmuştu, eski bir sporcu olarak voleybolu çok iyi oynuyordu. Vurduğu topların karşısında durabilmek neredeyse imkansızdı. İyi dedim kendi kendime, tam sabotajcılığa uygun bir yoldaş, güçlü, kuvvetli, hırslı. 

Tabii ki şaşırmamıştım ilk anda gözlemlediğim bu özellikleri karşısında. Nihayetinde her partili "erkek" komünistin sahip olması gereken niteliklerdi bunlar. Ama yoldaşın LGBTİ+ bir partili olduğunu öğrendiğimde tüm niteliklerinin, gözlemlerimin ortaya çıkarttığı düşünceler tek tek birer tokat gibi çarptı yüzüme.

Parti saflarında ilk kez bir LGBTİ+ yoldaşla aynı alanda olacaktım. Nasıl davranacağımı, nasıl yaklaşacağımı tam kestiremiyordum, çabalarım ve düşündüğüm ilişkileniş biçimleri dönüp dolaşıp bilinçaltımdaki ön yargılara, üzerini örtmeye çalıştığım homofobiye çarpıyordu. Belki de bana bütün bu çelişkileri yaşatan İsyan yoldaş değil de bir başka LGBTİ+ olsaydı, bugün hala yaşıyor olabilirdi o içimdeki homofobi. İsyan yoldaşın yaşamdaki naifliği, incelikli yoldaşlığı, eğitimlerdeki, tartışmalardaki ideolojik ve devrimci duruşu, kararlılığı ve iradesi öyle güçlüydü ki ne ön yargılarım ne içimde gizliden gizliye yaşamaya devam eden homofobi duramadı karşısında. Her erkek yoldaşta olduğu gibi bendeki yargıları da elinde pamuktan yapılma bir balyoz varmışçasına kırdı. Pamuktan diyorum çünkü kırarken asla yıkıcı olmadı. Erkek egemen yanlarımızı öldürmek istediği kadar, yoldaşlığı kurdu ve yaşattı.

İsyan yoldaş, partimiz MLKP'nin ve KKÖ'müzün LGBTİ+ konusundaki programatik görüşlerinin, perspektiflerinin, komünistlere yaptığı değişim çağrısının en güçlü temsilcilerinden biri oldu. Askeri alan söz konusu olduğunda erkek egemenliğinin, erkek aklının ortaya çıkarttığı sürtünmeler, zorlayıcılıklar kadın yoldaşlar açısından bile hala yakıcılığını korurken, O, komünist bir LGBTİ+ olarak yaşayacağı bütün zorlukları göze alarak hesap sorma kararlılığıyla yüzünü askeri alana dönmüştü. Bana kalırsa her bir kadın yoldaşın yaşadığı kopuştan iki misli, her bir erkek yoldaşın yaşadığı kopuştan on misli daha zorlu ve sancılı bir kopuşu gerçekleştirmeyi başarmıştı İsyan yoldaş. Fakat onun kopuşu salt mekansal bir yer değiştirme, örgütsel bir görevlendirme olarak kalmadı. Kopuş kararını yaşamda ve pratikte kendisi için, yoldaşları için bir değişim ve dönüşüm gücüne dönüştürmesini, bir nitelik biriktirme süreci haline getirmesini çok iyi bildi. Eğitimlerde öğrenme azmiyle, yaşamda emekçiliğiyle öne çıktı. Pratik eğitimlerdeki dirayeti, ideolojik tartışmalardaki uzlaşmaz yönüyle öne çıktı. Örgütsel ilişkilerdeki ölçülülüğü, akademi ortamındaki disipliniyle öne çıktı. Erkek yoldaşların bütün yanlış yaklaşımlarına ve eksiklerine karşın o bizlere hiç yabancılaşmadı. Aksine daha da üstümüze geldi, geriliklerimize hatalarımıza karşı yoldaşça bir sevgi ve mütevazilikle partinin kadın devrimi çizgisini kavratma çabasında oldu. O kendi sınırlarına savaş açtığı kadar yoldaşlarının ve partisinin sınırlarına da savaş açmıştı. Bütün zorlanmalarına karşın başardı bu saydıklarımı ve nihayetinde LGBTİ+ askeri alan kadrosu olarak, sabotaj okulundan en güçlü niteliklerle, başarılı mezun olan yoldaşlardan biri oldu. Bir sonraki dönemde akademide eğitmen olarak görev aldı. 

Devrimci gelişimim, partinin kadın çizgisini kavrama niteliğim, homofobi ve transfobiye karşı almam gereken ideolojik tavrı öğrenmem açısından İsyan yoldaşın varlığı çok iyi bir ders ve bulunmaz bir nimet oldu benim için. Evet, İsyan yoldaşla tanışmadan önce de parti program ve tüzüğünün, KKÖ tüzüğünün kadın ve LGBTİ+ konularına yaklaşımını defalarca okumuş, eğitimlerini almıştım. Parti yayınlarında çıkan sayısız teorik ve ideolojik yazıyı okumuştum. Birçok ideolojik ve teorik eğitimde çok etkili tarz ve biçimlerde anlatmıştı da kadın yoldaşlar. Maalesef teoriyi pratikle buluşturabilmenin, öğrendiğini pratikte uygulayabilmenin, hele de mesele LGBTİ+ olunca, benim gibi tamamen "erkek olmanın gerekleriyle" büyüyen, semt kültürünü kana kana içmiş komünistler için oldukça zor olduğunu kabul etmek gerek. Fakat İsyan yoldaş, bütün o  öğretilmişliklere rağmen eğitimlerin, ideolojik tartışmaların, okumaların pratikte anlam ve yaşam bulmasını sağlayan bir rol oynadı benim için. 

Bir dönem sonra Efrîn Direnişi'nde sabotajcı olarak görev aldığını, görevi boyunca eylem arayışı içerisinde olduğunu, kendini bir an bile sakınmadan, yorulmak nedir bilmeden cepheden cepheye, mevziden mevziye koştuğunu ve daha nice fedakarlığını yoldaşlardan dinlemiştim. Ama ona sorduğumda gerekeni yapmış olmanın sadeliği ve yalınlığıyla yanıtlardı. Biz erkeklerin savaş anıları söz konusu olduğunda ballandıra ballandıra anlattığı riskli durumları, çatışma anılarını o herhangi bir olayı anlatır gibi, kendi rolüne neredeyse hiç değinmeden, yoldaşlarının ve partinin başarısını ön plana çıkartarak anlatırdı. Bu yönüyle de yaklaşımları ve duruluğu askeri alanlardaki, savaş gerçekliğinin içindeki erkek tarzı ve aklına karşı bir ders niteliğindeydi. 

İsyan yoldaşın, her bir yoldaşta yarattığı izlenimin ve verdiği güvenin bir sonucu olarak onun savaştaki duruşundan, eylemciliğinden, komutanlığından asla şüphe etmedim. Bir dönem tüm bunlara pratikte de tanık olma şansı buldum. Serêkaniyê Direnişi'nden hemen sonra tugay ve sabotaj birimi olarak Til Temir cephesinde yeniden konumlanmıştık. Savaşın askeri güçlerde yarattığı dağılma sonrasında tuttuğumuz hatlarda ve eylemlerde nicelik ve nitelik sorunları yaşıyorduk. İsyan yoldaşın tam da bu süreçte sabotaj birimine gelmesi bizim için rahat bir nefes alma imkanı oldu. Yoldaş deneyimli bir sabotajcı olarak Til Temir cephesindeki onlarca sabotaj eyleminin planlayıcılarından, komutanlarından ve bizzat eylemcilerinden biri oldu. Eylem söz konusu olduğunda kendini sakınmayan ve tereddüt etmeyen duruşu hepimize güven aşılıyordu.

Yoldaşlarının ona güvendiği kadar o da yoldaşlarına güveniyor, bir planlama yapılmışsa koşulsuz şartsız o planın başarısı için çaba sarf ediyordu. Eylem planını bir kere dinledikten sonra hiçbir hatırlatma ve uyarıya gerek duymaksızın bütün hazırlıklarını eksiksiz yapıyor, yoldaşlarının ve birlikte eyleme gideceği, komuta ettiği gücün hazırlıklarını denetliyor, eylem saatinin çok öncesinde dört dörtlük bir şekilde hazır bulunuyordu. Zaman zaman kimi eylemlerde eylem grubunun deşifre olduğu, pusuya düştüğü, çembere alındığı ya da ağır silah ve obüslerle ateş altına alındığı durumlar da yaşanıyordu. Yaşanan bu olumsuzluklar karşısında yoldaş soğukkanlı ve kontrollü davranmayı asla elden bırakmıyor, koordinenin direktif ve talimatlarına harfiyen uymayı esas alıyordu. Eylem yapılamadan deşifrasyondan ya da başkaca sebeplerden dolayı geri çekilme talimatı verildiğinde eylemin hala yapılabilir olduğunun imkanlarını anlatıyor, ateş altında olmasına karşın farklı alternatiflerle eylemin sonuca ulaşması için cüretli öneriler yapıyordu. Ateş altındayken, çok zor koşullarda başarılması imkansız görünen eylemleri de bu özellikleri sayesinde sonuca ulaştırdığı, imkansızı başardığı da oldu. Til Temir cephesinde katıldığı bütün eylemlerin tanığı olarak diyebilirim ki, İsyan yoldaş eylemiyle, eylemdeki duruşuyla, olumsuzluklar karşısındaki sonuç alma kararlılığıyla partimizin eylemci militan prototiplerinden biri oldu.

Yoldaş alanda bir KKÖ'lü olarak bulunmasına karşın ne yazık ki örgütsel işleyişimiz dışında kimliğini açıktan yaşama olanaklarına sahip değildi. Buna rağmen, Rojava Devrimi’nin karakterinin ve devrimin ulusal öncüsünün konuya bakış açısının getirdiği zorluklar ve dezavantajlar onda devrime karşı bir inançsızlığa asla dönüşmedi. Partili yoldaşlarla, parti kitleleriyle, Rojava Devrimi’yle kurduğu ilişkilerde eleştirel, mücadeleci ve uzlaşmaz oldu. Eleştirilerini eylemselliğiyle güçlendirdi. Zaman zaman yaşadığı gerginliklerden, zorlanmalardan yine yoldaşlarına ve partisine dayanarak çıkmasını bildi. LGBTİ+ kimliğini yaşayamamanın getirdiği duygusal zorlukları, onun bu kimliğini de kapsayan ve içeren MLKP ve KKÖ kimliğiyle, komünist kimliği ve devrimci bilinciyle yanıtladı. LGBTİ+ bir partili olarak, ''Vardık, varız, var olacağız'' sloganını gerektiğinde canını da ortaya koyarak cisimleştirdi. Tarihimizde onlarca kadın komünistin fedailikleri ve ölümsüzlükleriyle besteledikleri o benzersiz şarkıya tıpkı Ivana yoldaşın da yaptığı gibi yeni renkler ve sesler ekledi. O şarkıyı güçlendirdi, güzelleştirdi.

Til Temir cephesi süreci boyunca partili kadrolarla kurduğu ilişkilerden yerel savaşçı güçle kurduğu ilişkilere kadar, komuta kademesiyle ilişkilenişinden halkla ilişkilenişine kadar, eylem hazırlıklarından yaşamsal işlere kadar yoldaşa dair onlarca örnek anlatmak mümkün.

Tüm bunları o süreçlerin tanığı olan yoldaşlar olarak yazmak, anlatmak, kalıcılaştırarak parti ve devrimci savaş hazinesine kazandırmak asli görevlerimizden bir. Kaynağımız İsyan, Serfiraz, Zilan gibi Baranlar fideliğinin rengarenk çiçekleri oldukça bunu yapmak hiç zor olmasa gerek.

İsyan yoldaştan öğrendiğim ve yoldaşın bizlere bıraktığı mirası birkaç cümleyle özetlemem gerekse;
Daha fazla kopuş, 
Daha fazla cüret, 
Daha fazla fedakarlık, derdim.
Çünkü yaşamıyla, pratiğiyle ve eylemiyle en yalın biçimde o da bunu söyledi ve bunu gerçekleştirdi. 

Ve sonunda sosyalizmin zaferinin olduğu ufkumuzu bir parça daha genişletti, iyi ki...