23 Eylül 2024 Pazartesi

Akbelen için yürüdüler: Biz bitti demeden bu dava bitmez

Akbelen nöbet alanında bir araya gelen İkizköy, Karacahisar, Çamköylüler Muğla İdare Mahkemesinde görülecek dava için yürüdü. Hava, su ve toprak için mücadele ettiklerini kaydeden köylüler, "Elektriksiz yaşanır ama havasız, susuz yaşanmaz" dedi. Hiçbir saldırı karşısında direnişten vazgeçmeyeceğini söyleyen köylüler, "Bu topraklarda doğdum, büyüdüm bu topraklarda öleceğim" diye vurguladı.

Muğla İdare Mahkemesinde, Akbelen ve İkizköylülerin davası görülecek. Jandarma ve polis saldırısına, işkenceli gözaltılara rağmen havası, suyu ve toprağı için direnen köylüler yürüdü.

Yaşlı, genç, kadın, erkek çok sayıda kişinin katıldığı yürüyüşte sık sık "Akbelen için adalet", "İkizköy için adalet" sloganları atıldı. Yürüyüşün en önünde ömrünü oranın topraklarında geçiren yaşlı kadınlar yer aldı.

NÖBET ALANINDA BİR ARAYA GELDİLER
İkizköy, Karacahisar ve Çamköylüleri nöbet alanından Çamköy'e kadar yürüdü. Sonrasında servislere binerek Milas Karayolları kavşağına varan direnişçiler,Bodrum ve Milas'tan mücadeleyi destekleyenlerle açıklama yaptı. Açıklamada, Akbelen Ormanı için mücadelenin aynı zamanda Milas'ın zeytini, temiz havası, Bodrum'un su kaynakları için mücadele olduğunu ifade edildi.

'BU TOPRAKLARDA BÜYÜDÜM, BU TOPRAKLARDA ÖLECEĞİM'
Ürettikleri ürünleri de yanında getiren köylüler, "Hiçbir şey beni topraklarımdan vazgeçiremez. Direneceğim. Ayaktayım. Ben bu topraklarda büyüdüm bu topraklarda öleceğim. Kabrim burada olacak. Beni hiçbir şeyden yıldıramazsınız" dedi.

'HAVADAN, SUDAN, TOPRAKTAN ÖNEMLİ NE VAR'
Neden direndiklerini anlatan köylüler, "4 senedir uğruna çıktığımız toprağımız, havamız için. Şurada bulunan zeytinler için Akbelen'in kıyısında kalan ağaçlarımız için ormanımız için mücadeleye çıktık. Yeni nöbet alanımızdayız. Bu mücadelenin ne demek olduğunu burası anlatıyor. Burada ürettiklerimizle, biz bunlarla varız. Köylüler olarak biz bunları üretmekten gurur duyuyoruz, biz bunları üretirsek şehirdeki sizler öyle yiyeceksiniz diyoruz. Su kaynaklarımız için buradayız. Geyik barajı kapanmak üzere diye duyum aldık bugün, Mumcular barajı kapandı. Artı termik santraller bizim sularımızı yok etti bugüne kadar. Madende dinamit patlatarak yer altı su kaynaklarını yok ettiğiniz, bacalardan bizleri zehirlediğiniz yeter. 24 Temmuz'dan bu yana İkizköylüler olarak hiç hak etmediğimiz şeylere maruz kaldık" denildi.

'KIRK YILDIR İLİĞİMİZİ KEMİĞİMİZİ SÖMÜRDÜLER'
Bu saldırılarla kendilerini mücadeleden vazgeçirmek isteyenlere seslenen köylüler, "Yanılırlar. Bize bu kadar baskı yapıldı 24 Temmuz'dan bu yana. Kafamızı deve kuşu gibi eve koyalım da istediğimiz gibi maden açalım dediler. Yok öyle yağma. Kırk yıldır burada iliğimizi kemiğimizi sömürdüler. Akbelen ormanı kesilmiş olabilir. Bundan sonra buna fırsat vermeyeceğiz. Daha ileride görüyorsunuz Kızılçam ormanlarımız, zeytin ağaçları var. insanlar ve tüm canlılar için en temel hak toprak, hava su  değil mi. bizim mücadelemiz bu üçü içindir. Elektriksiz durulur ama havasız, susuz, oksijensiz yaşayamaz."

Güçü haklılıklarından aldığını kaydeden köylüler, "Bu yolda ölmek varsa gerçekten öleceğiz" vurgusu yaptı.

Açıklamanın ardından köylüler, Muğla'nın ilçelerinden ve Türkiye'nin çeşitli illerinden gelenlerle buluşarak adliye önüne yürüdü.