30 Eylül 2024 Pazartesi

Adnan Özcan yazdı | Karadeniz'den Rojava'ya uzanan genç irade

Devletin baskı aygıtları, maddi zorluklar ve hatta aile baskısı Alican'ın pes etmesini değil devrimciliğinin pekişmesini ve onu Kobanê'ye doğru yola çıkaran iradeyi göstermesini sağladıysa, bu genç ve parlak yıldızın pratiklerinden kendimize pay çıkarmalıyız. Alican'ın düşlerini gerçekleştirmek önümüze koymamız gereken devrimci bir görevdir.

Devrim mücadelesiyle tanışan kişileri düzen içi yaşama çekmeye çalışan eller vardır. Devletin baskı aygıtları gibi devrimci mücadelenin kanlı canlı hasımları dışında ilk anda aklımıza gelmeyen düşmanlardır bunlar. Bu ellerden ikisi şüphesiz devrimcinin asgari yaşamı için gerekli olan maddi gerekliliklerin karşılanması ve doğumumuzdan itibaren hayatımızda olan ailemizin bizi mücadeleden alıkoyma çabasıdır.

İşte Alican Vural da bu iki engele karşı göğüs gerip mücadele etti. Bu iki koşul devrimcileri mücadeleden uzak tutmak için kesintisiz bir basınç uygular ve kimi zaman başarılı olur. Bizler devrimci mücadeleye atılırken bu basınçla ilk karşılaştığımızda başımıza iki şey gelebilir; ya mücadeleden düşeriz ya da devrim mücadelesine sıkı sıkı bağlanır, bir adım öne çıkarız. İşte Alican böyle öne çıkmıştı ve belki de bu basınca karşı öne çıkmak onu Kobanê'ye dokunması için yola çıkaran iradeye de katkı sağlamıştı.

Kendi hayatıma dönüp baktığımda birçok açıdan rahatlıkla bağ kurabildiğim bir yoldaştır Alican. Tıpkı benim gibi 19 yaşındaydı, tıpkı benim gibi emekçi bir ailenin çocuğuydu, tıpkı benim gibi kendini idame ettirmek için yarı zamanlı bir işte çalışıyordu ve tıpkı benim gibi Rojava Devrimine yabancı bir kentte çalışma yürütüyordu.

Yoldaşın Karadeniz'de Rojava Devriminin üzerine düşünen, 21. yüzyılın ilk devrimlerinden birini savunan enternasyonalist çizgideki sosyalistler olduğunu göstermek istemesi; 7. yılına yaklaştığımız Suruç Katliamı için yaptığımız her çalışmanın ne anlama geldiğini ve 33'lerin düşlerini yaşatmanın ne kadar önemli olduğunu kavramamızı sağlıyor.

Tıpkı ışığını en karanlık anlarda bile parlatabilen bir yıldız gibi gittiğimiz her yerde bize rehber olmaya devam ediyorlar. Devletin baskı aygıtları, maddi zorluklar ve hatta aile baskısı Alican'ın pes etmesini değil devrimciliğinin pekişmesini ve onu Kobanê'ye doğru yola çıkaran iradeyi göstermesini sağladıysa, bu genç ve parlak yıldızın pratiklerinden kendimize pay çıkarmalıyız. Alican'ın düşlerini gerçekleştirmek önümüze koymamız gereken devrimci bir görevdir.

Kısacık ömründe gösterdiği irade onu tanıyanların da anlattığı gibi bilgiye olan açlığı ve elbette etrafındakilere gösterdiği sevgiyle de alakalıydı. Devrimci teoriye hakim olmak ve önümüzdeki tüm engellere rağmen bir an bile karamsarlığa kapılmadan yoldaşlarımıza ve ezilenlere karşı sevgi dolu olmak düzenin bizi teslim almasına karşı oldukça etkili iki silahtır.

Alican, sosyal şovenizme karşı da devrimci mücadeleyi omuzlayanlardandı. Alican enternasyonalizmin ve sosyalizmin gereklerini eğip bükmeden yerine getirmemiz gerektiğini gösteriyor bize. Kobanê ile dayanışmak, yıkılmış bir kenti yeniden inşa etmek ve bir sosyalistin bir devrimle nasıl bağ kurması gerektiğinin gösterdi Alican bize.

Amara Kültür Merkezinde yaşanan katliam, IŞİD çeteleri ve devletin "Beraber savunduk beraber inşa edeceğiz" kampanyasından ne kadar korktuklarının göstergesidir. Tüm bunlar genç devrimcilerin nasıl konumlanması gerektiğini gösteriyor. Üzerine düşündükçe kendimize yeni şeyler katabileceğimiz bu kampanya bizleri Suruç için adalet istemenin ötesine geçirerek Rojava Devrimini güncel olarak da savunmaya çağırıyor.

Kazandığı kısıtlı parayla aldığı  oyuncaklarla Kobanêli çocukları sevindirmek için yola çıkan Alican henüz 19 yaşında Suruç'ta şehit düştü. Bizlerse onun ve yoldaşlarının düşlerini yaşatmak için 7 yıldır sokak çalışmaları, paneller, belgesel gösterimleri, tiyatrolar, spor müsabakaları ve daha birçok etkinlikle adalet mücadelemizi büyütüyoruz. Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için 33'lerin irdesini kuşandık ve düşlerimizi gerçekleştirene kadar da durmayacağız!