1 Ekim 2024 Salı

'Adalet sağlansın Ebru, Aytaç yaşasın'

Ankara Tabip Odası, ÇHD, İHD, SES, TİHV ve ÖHD, Timtik ve Ünsal'ın taleplerinin kabul edilmesini istedi. Örgütler, sağlık emekçilerini "Türk Tabipleri Birliği Etik Kurul görüşleri çerçevesinde' tutum almaya, Adalet Bakanlığı'nı ise "sorunun esasını çözecek adımlar atmaya" çağırdı. 

Ankara Tabip odası (ATO), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), adil yargılanma talebiyle ölüm orucunda olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için açıklama yaptı. 

Kurumlar adına açıklama yapan Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Uğurlu, Timtik'in 233, Ünsal'ın 202 gündür ölüm orucunda olduğunu hatırlattı.

Yaşamları için geçen her dakikanın kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Uğurlu, Adli Tıp Kurumu'nun kararı ile durumun ciddiyetini ortaya koyduğunu ve "cezaevinde kalamazlar" raporu verdiğini söyledi. Bu tıbbi gerçekliğe rağmen adli mercilerin, insan haklarını hiçe sayarak tahliye kararı vermediğini belirtti. 

'HASTANE KOŞULLARI DURUMLARINI DAHA RİSKLİ HALE GETİRDİ'
Timtik ve Ünsal'ın 30 Temmuz'da hastaneye kaldırıldığını anımsatan Uğurlu, şunları söyledi: "Açlık grevinin bu aşamasında kişilerin bağışıklık sistemlerinin çöktüğü göz önüne alındığında bu kararın Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın sağlığına zarar verebilme riski son derece yüksektir. Yine avukatların başvurularındaki bilgilere göre 24 saat ışığı açık tutulan bir ortamda, temizlik için gerekli olanaklardan yoksun, havalandırma koşulları sınırlı bir ortamda tutuldukları anlaşılmaktadır. Bu durum zaten diken üstünde olan durumu daha riskli hale getirmektedir."

''ZORLA MÜDAHALE' ONURLU YAŞAM VE ÖLÜM HAKKI İLE BAĞDAŞMAZ'
"Mahkûm koğuşu"  denilen ve cezaevi ortamından daha kötü koşulların olduğu bir hastane ortamının, böylesi kritik bir dönemde çok daha büyük bir risk ve sorun oluşturduğunu vurgulayan Uğurlu, "Mahkum koğuşunda olmalarının Timtik ve Ünsal üzerinde yarattığı bir başka zorbalık ise psikolojik olarak oluşturulan 'zorla müdahale' tehdididir" dedi. Uğurlu, hem ulusal hem uluslararası bildirgelere göre böyle bir girişimin kabul edilemeyeceğini, onurlu yaşam ve ölüm hakkı ile bağdaşmayacağının altını çizdi.

'İNSANLIK DIŞI VE ONUR KIRICI NİTELİKTE MÜDAHALE'
"Sağlık hakkı, kişinin kendisi ve bedeni hakkında özgürce karar alabilmesi ve hekimin de kişinin almış olduğu bu karara saygı göstermesiyle korunabilir" diyen Uğurlu, şöyle devam etti: "Açlık grevi ya da farklı nedenlerle kişinin özerk kararlarına uyulmaması, aksi yönde müdahalelerde bulunulması bu hakkın ortadan kaldırılması anlamına gelecektir.

"Açlık grevi veya ölüm orucuna katılan kişinin sözlü ve yazılı beyanına aykırı bir müdahalede bulunamayacağı, hukuken ve etik açıdan tartışılmayacak açıklıkta olup hayatî tehlikenin varlığı öne sürülerek, hükümlülerin kendi isteği dışında, zorla beslenmesi ya da tedavi edilmesi 'insanlık dışı veya onur kırıcı nitelikte muamele' anlamına gelecektir. İşkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muameleye tabi olmama hakkı mutlak bir haktır ve hiçbir koşulda ihlal edilemez."

Dünya Tabipler Birliği Malta Bildirgesi'ndeki ilgili maddeleri hatırlatan Uğurlu, bir hekimin zorla müdahalenin parçası olması halinde hem meslek etik kuralları hem de hukuki düzenlemeler yönünden hatalı/kusurlu kabul edileceğinin altını çizdi. 

SAĞLIK EMEKÇİLERİNE VE ADALET BAKANLIĞINA ÇAĞRI
Zorla müdahale sırasında uygulanan yöntemlerin, kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığını bozduğunu, yaşama ve sağlık hakkını ortadan kaldırdığını vurgulayan Uğurlu, böylesi örneklerin Türkiye ve dünyanın bir çok yerinde yaşandığını hatırlattı. 

Uğurlu, Timtik ve Ünsal'ın tutulduğu hastanelerde bulunan hekimler, ilgili sağlık emekçilerini, "Türk Tabipleri Birliği Etik Kurul görüşleri çerçevesinde tutum almaya", Adalet Bakanlığı'nı ise "sorunun esasını çözecek adımlar atmaya" çağırdı. 

Uğurlu, "adil yargılanma hakkı da sağlık hakkı kadar hayati bir haktır" dedi, yetkililerin bu hakkında önünde durmak yerine kulak vermeye ve cevap olmaya çağırdı.