25 Eylül 2024 Çarşamba

6331 Sayılı Yasa çöpe atılmadan iş cinayetleri durmaz

DİSK, TMMOB, İstanbul Tabip Odası, İSİG Meclisi ve İşyeri Hekimleri Derneği, İşçi sağlığı ve iş güvenliği sempozyumu düzenledi. Yılda 2 bin işçinin iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdiği vurgulanan sempozyumda, işçi sağlığı, iş güvenliği alanının artık doğrudan bir mücadele ve örgütlenme alanı haline geldiği kaydedildi.

7. Yılında İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu'nun Değerlendirilmesi Sempozyumu, İstanbul Barosu Konferans Salonunda gerçekleşiyor. Ölümünün 25. yılında Dr. Nejat Yazıcıoğlu anısına düzenlenen sempozyumda, iş kazaları ve iş cinayetlerinin nasıl önlenebileceği tartışılıyor.

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, bütün yasaların kendisini çevreleyen siyasal, toplumsal, ideolojik, sosyal koşulların durumuna göre şekillendiğini kaydetti. Çerkezoğlu, "6331 sayılı yasa ilk çıkma tartışmaları yapıldığında dönemin çalışma bakanı, iktidar temsilcileri bununla çok övündüler. Dediler ki bugüne kadar bu alan bir takım yönetmeliklerle, mevzuatla idare ediliyordu. Artık ilk defa müstakil bir yasa çıkartıyoruz, bundan sonra her şey çok güzel olacak. Biz o zaman da uyarmıştık önemli olan en güzel yasayı yapmak değil, bu yasanın hayata geçirileceği, uygulanabileceği, o düzenlemeyi çevreleyen toplumsal, siyasal, ideolojik yapıyı değiştirmek, zeminin kendisini belirlemektir" dedi.

'KARA TABLO DEĞİŞMEDİ, TERSİNE AĞIRLAŞTI'
Yasanın çıktığı günden beri işçi sağlığı iş güvenliği alanındaki karar tabloda bir değişiklik olmadığına dikkat çeken Çerkezoğlu, tersine tablonun daha da ağırlaştığını vurguladı. Çerkezoğlu, bu tablonun yapısal bir takım nedenleri olduğuna işaret etti ve ekledi: "Biz eğer bu alanı 6331 sayılı yasa ile tamamen piyasaya mantığıyla ele aldığımız, deyimi yerindeyse alanın kendisini de taşeronlaştırdığımız mantığı ortadan kaldıramazsak, 6331'in ana mantığını değiştiremezsek bu alanda herhangi bir iyileşme söz konusu olmaz."

TÜM GÜVENCESİZ ÇALIŞMA BİÇİMLERİ KALKMADAN BU TABLO DÜZELMEZ'
Çerkezoğlu, bu tablonun neden ve sonuçlarına ilişkin ise şunları söyledi: "Bugünkü olumsuz tablonun değişmesi için öncelikli adımı, bu alanın kendisini piyasaya açan ve piyasa mantığıyla işçi sağlığı iş güvenliği alanını planlayan bu yasanın tümüyle çöpe atılması ve bu alanın, süreçte sorumluluğu olan tarafların yani üniversitelerin, meslek örgütlerinin, sendikaların ve barolarımızın söz ve kara sahibi olduğu özerk ve demokratik bir yapıya kavuşturulması lazım. Bu olumsuz tabloyu ortaya çıkartan en önemli neden olan çalışma hayatındaki güvencesizlik, esnek çalışma, taşeronlaştırma başta olmak üzere bütün güvencesiz çalıştırma biçimleri ortadan kalkmadan bu kara tabloyu düzeltmek mümkün değil. En iyi yasayı da yapsanız, çalışma hayatını da güvencesizlikten kurtarsanız, bütün bu olumsuzlukları engelleyecek üçüncü bir faktör var ki işçinin kendi iç denetimi yani örgütlü olması, yani sendikasıdır. Dolayısıyla sendikalaşma önündeki engelleri kaldırmadan bu olumsuzlukları ortadan kaldırılamaz."

Sendikalara büyük görev düştüğünü vurgulayan DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu, "Bizler açısından tarih önünde verilecek en büyük hesap işçi sınıfına karşı bir savaşa dönüşmüş olan bu tabloyu ortadan kaldıramamış olmamız ve işçi sağlığı iş güvenliği alanındaki bu olumsuzlukları kaldıracak, işçi ölümlerini ortadan kaldıracak bir örgütlenmeyi ve bir mücadeleyi örgütleyememiş olmamızın tarihsel hesabını vereceğiz."

'YASA ÇIKTIĞINDAN BERİ İŞ KAZALARI DÖRT KAT ARTTI'
İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip da, yasanın çıktığı 2012 yılınan buyana iş kazalarından bir azalma olmadığını, yüzde 400 arttığını söyledi. Yılda 2 bine yakın işçinin öldüğünü vurgulayan Saip, "Biz hekimler olarak insan sağlığından sorumluyuz ve işçi sağlığı da bunun bir parçası" dedi. Yasanın 50'den fazla işçi çalıştıran işyerlerini kapsadığına dikkat çeken Saip, "Ancak 50'den az işçi çalıştıran işyerlerinde kazalar daha fazla, ölümler daha çok. Onun için yasa tüm işyerlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekir" şeklinde konuştu.

Hekimlerin koşullarına da değinen Saip, şu bilgileri verdi: "Çalıştığımız yerler belirli meslek hastalıklarına yol açıyor. Sağlık çalışanının da sağlık durumu çok önemli. Hastaneler en riskli işyerlerinden birisi ve gün geçmiyor ki sağlık çalışanlarına şiddet olmasın.Sağlıkta şiddet de işyeri hekimliğinin sorunları arasında olmalı, hastaneler de bu denetime girmeli. Ayrıca tıp eğitiminde işyeri hekimliği, iş ve işçi sağlığı konularında da ciddi eğitim programlarının olması gerekiyor."

'ARTIK HEKİMLERİN DE EMEĞİ SÖMÜRÜLÜYOR'
İş kanunu vesilesiyle kurulan OSGB'ler aracılığıyla artık hekimlerin de emeğinin sömürüldüğünü, güvencesiz çalıştırıldığını ifade eden Saip, "Hekimin bağımsızlığı yok edilmiş durumda. Çünkü işyeri hekimi bağımsız bir şekilde karar alıp işyerine gerekli tedbirleri alması konusunda katkı sunamıyor. Bunun dışında oda yetkileriniz azaltılmış durumda. Artık işyeri sertifikası denetlenmesi odaların, meslek kuruluşlarının elinden alınmış durumda. Konunun eğitim, uygulama, denetleme ve yaptırım tarafı var. Bunların mutlaka bağımsız, tarafsız ve ticari kaygısı olmayan kurumlar tarafından yapılması lazım" şeklinde konuştu.

TOPLU İŞÇİ ÖLÜMLERİNDE İLK SIRA
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik, iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin, iş kazalarında iş göremez hale gelen işçilerin sayısını dahi tespit edemediklerini kaydetti. Akçelik, "Yaşam ve çalışma hakkının gasp edildiği bu dönemde cinayetlerin ve kazaların önlenmesi meslek hastalıklarının engellenmesi şöyle dursun maliyet ve iş gücü hesabı yapılarak çalışmalara kaynak ayrılmadığı, emekçilerin canının hiçe sağladığı bir dönemden geçiyoruz" diye belirtti.

Türkiye'nin toplu işçi ölümlerinde dünyada ilk sırada yer aldığını söyleyen Akçelik, şu bilgileri aktardı: "Meclisin tanımladığı rakamlara göre 2018 yılında en az 1923 işçi hayatını kaybetti. 2012'den 2019 yılına kadar iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin sayısının da 22 bini aştığı görülmektedir. Ancak biliyoruz ki bu rakamlar bildirimlere göre yapıldığından gerçekleri yansıtmamakta, kayıt dışı çalışmalarda yaşanan ölümlerle bu sayının daha da arttığını tahmin etmekteyiz" şeklinde konuştu.