25 Eylül 2024 Çarşamba

3 kentte kayıplar eylemleri

Hak savunucuları 3 kentte gözaltında kaybedilen ve katledilenlerin hikayelerini paylaşarak, akıbetlerinin açığa çıkmasını, faillerin yargılanmasını istedi.

Hak savunucuları ve kayıp yakınları, Batman, İzmir ve Diyarbakır'da kayıpların hikayelerini kamuoyuyla paylaşarak, akıbetlerinin bulunmasını ve faillerin ortaya çıkarılarak yargılanmasını istedi.

BATMAN
İnsan Hakları Derneği (İHD) Batman Şubesi kayıp eylemlerinin 576'ncı haftasında Gülistan Caddesi önünde toplandı. Eylemde, kayıpların fotoğrafları ve "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartı açıldı.

Basın açıklamasını Abdurrezzak Katmaz okudu. 14 Nisan 1995'te Van'da gözaltına alınıp kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Kadir Keremoğlu'nun hikayesini kamuoyuyla paylaşan Katmaz, Keremoğlu ailesinin JİTEM tarafından tehdit edilerek haraç istendiğini söyledi. Ailenin haraç vermeyi reddedince hedef haline geldiğine işaret eden Katmaz, şöyle devam etti: "75 yaşındaki iş insanı Kadir Keremoğlu 14 Nisan 1995 tarihinde Van merkezde bulunan Keremoğlu Camisinden çıktığında 01 EA 600 plakalı Beyaz Toros ve ona eşlik eden 65 ER 279 plakalı Doğan, 06 FH 600 plakalı Broadway ve 34 ALL 82 plakalı otomobildeki kişiler tarafından kaçırıldı. Aile yaptığı araştırma sonucunda; Keremoğlu'nu kaçıranların onu Yeşil kod isimli Mahmut Yıldırım'a teslim ettiğini, ardından önce Van JİTEM merkezine, daha sonra da Van Jandarma Alay Komutanlığı'na götürüldüğünü öğrendi. Aile ayrıca kaçırma olayına karışan JİTEM'le ilişkili şahısların kimlik bilgilerine de ulaştı."

Ailenin Van emniyet müdürü, valisi ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'la görüşerek Keremoğlu'nun bulunmasını istediğini aktaran Katmaz, değişik tarihlerde aile ile iletişim kuran özel harp dairesi ve istihbarat mensubu kişilerin Keremoğlu'nu teslim etmek için fidye istediğini söyledi.

Ailenin uzun süreli adalet mücadelesinin ve girişimlerinin sonuçsuz kaldığını ifade eden Katmaz, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) de ailenin başvurusunu reddettiğini ve dosyanın AİHM'e taşındığını söyledi. Katmaz, şöyle devam etti: "Kayıplarımızın akıbetinin açıklanması ve adaletin sağlanması için devleti yönetenleri ve yargı makamlarını inkara ve cezasızlığa son vererek görevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Kadir Keremoğlu ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."

İZMİR
İHD İzmir Şubesi, eski Sümerbank önünde toplanarak gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl'ün hikayesini kamuoyuyla paylaştı. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde basın açıklamasını Ahmet Çiçek okudu.

26 yaşındaki Nurettin Yedigöl'ün İstanbul'da yaşadığını ve sosyalist kimliğiyle tanındığını söyleyen Çiçek, 12 Eylül sonrası Yedigöl hakkında yakalama kararı çıkarıldığını ve Yedigöl'ün 10 Nisan 1981'de İdealtepe'de ev baskınıyla gözaltına alındığını söyledi.

Gayrettepe'deki karakola götürülen Yedigöl'ün ifade vermeyi reddettiği için ağır işkencelere maruz kaldığını dile getiren Çiçek, "Şubede gözaltında bulunan diğer kişiler onu son gördüklerinde; kanlar içindeydi, konuşamıyordu ve bilinci yerinde değildi. Başından ve kasıklarından delik açılmış, metal bağlanarak elektrik verilmişti. O günden sonra kendisinden bir daha haber alınamadı" ifadelerini kullandı.

Çok sayıda kişinin Yedigöl'ün işkencede öldürüldüğüne tanıklık ettiğini belirten Çiçek, Yedigöl ailesinin çok sayıda devlet kurumuna başvurduğunu ancak sonuç alamadığını vurguladı. Yetkililerin Yedigöl'ün gözaltına alındığını reddettiğini kaydeden Çiçek, "Nurettin Yedigöl'ün gözaltında kaybedilmesi ile ilgili farklı tarihlerde yapılan suç duyuruları sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç ayrı soruşturma yürütüldü. Ancak etkin olmaktan uzak soruşturmaların hepsinde, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi" dedi. 

AYM'den de sonuç alınamadığını ve davanın AİHM'e taşındığını kaydeden Çiçek, şöyle devam etti: "Baba İsmail Yedigöl 1998 yılında aramızdan ayrılıncaya kadar Nurettin'i aramaktan vazgeçmedi. Anne Zeycan Yedigöl, 98 yaşında aramızdan ayrılıncaya kadar 'Oğlumu kaybedenlerden, onları yargılamayanlardan iki cihanda davacıyım. Ellerim yakalarında, ahım peşlerinde olacak' diyerek sonsuzluğa uğurlandı. Bizler de buradan kendilerine Galatasaray Meydanı kapatılan Cumartesi Annelerini bir kere daha saygıyla ve sevgiyle selamlıyoruz ve tekrarlıyoruz: İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz. Kayıplar bulunsun, failler yargılansın."

DİYARBAKIR
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 740'ıncı haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde açıklamayı Jiyan Ormanlı okudu.

11 Nisan 1994'te Mardin'in Kızıltepe ilçe karakoluna gittikten sonra öldürülen Ali Çelik'in hikayesini kamuoyuyla paylaşan Ormanlı, Çelik'in Bayraklı köyünde çiftçilik yaparak yaşamını sürdürdüğünü söyledi. O yıllarda köye sık sık baskın yapıldığını ve Çelik'in de sık sık gözaltına alındığını, işkence gördüğünü aktaran Ormanlı, Çelik'in dört ay tutsak edildiğini de söyledi. 

"Serbest bırakılmasından yaklaşık bir yıl sonra köylerinin çevresinde konaklayan 'Göçerler' askerler tarafından karakola götürülür. Muhtar olduğu için konuyla ilgili olarak karakola çağrılır. 11 Nisan 1994 tarihinde köyünden Kızıltepe'ye karakola gitmek için yola çıkar. Görgü tanıkları onu en son Germik köyü yakınlarındaki yolda görür" diyen Ormanlı, Çelik'in cansız bedeninin bir hafta sonra Ceylanpınar Devlet Çiftliği'nde bulunduğunu hatırlattı.

Ormanlı, şöyle devam etti: "Kimliği tespit edilemediği için belediye tarafından defnedilmişti. Olayı duyan ailesi gidip cenazeyi teşhis eder ve köyüne getirerek yeniden defneder. Ceylanpınar Savcılığının konuya dair hazırladığı rapora göre; elleri arkadan bağlı ve başına sıkılan tek kurşunla öldürülmüştü. Dönemin koşullarından dolayı Ali Çelik'in zorla kaybedilmesine ilişkin yakınları herhangi bir hukuki girişimde bulunmaz. Ali Çelik'in dosyası günümüze kadar faili meçhul olarak kalır."