7 Ekim 2024 Pazartesi

15 Temmuz sonrası kaybetme saldırıları, KHK, OHAL rejimi

Tayyip Erdoğan 9 Temmuz günü Diyarbakır'a giderek OHAL'i kaldırdıklarını iddia etmesininin üzerinden 4 gün geçtikten sonra OHAL'in üç yıl uzatılmasını öngören yasa teklifi Meclis komisyonunda kabul edildi. 15 Temmuz sonra KHK, OHAL rejimi kalıcı hale gelirken, binlerce insan işten atıldı, gözaltına alındı, tutuklandı, kaçırıldı. Hala haber alınamayan, akıbeti belli olmayan insanlar var.

AKP-MHP iktidarı 15 Temmuz 2016'da gerçekleşen darbe girişiminin ardından OHAL ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) rejimi sürekli hale getirildi.

15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra darbe girişimiyle doğrudan ya da dolaylı olarak suçlanan binlerce kişi gözaltına alıp tutuklanırken yüzlerce dava açıldı. Darbe girişiminin birinci yıl dönümünde CHP'nin yayınladığı raporda 169 bin 13 kişi hakkında adli işlem yapıldığı açıklandı.

21 Temmuz 2016'da ilan edilen OHAL boyunca 32 tane Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarıldı. Gözaltı süresini 30 güne çıkaran ve gözaltındaki kişilerin avukatlarıyla beş gün boyunca görüşmesini engelleyen düzenlemeler hayata geçirildi. Ocak 2017'de bu düzenlemeler Avrupa Konseyi'nin uyarılarıyla kaldırıldı ve gözaltı süresi 7+7 güne indirildi.

Çıkarılan KHK'larla 125 bin 678 kişi kamudaki görevlerinden ihraç edildi.

2.761 kurum ve kuruluş kapatıldı. İnsanların pasaportlarına mahkeme kararı olmadan yasadışı bir şekilde el konuldu. OHAL uygulamalarına itiraz için OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulurken, komisyon AKP-MHP iktidarının politikaları doğrultusunda uzun süre işlemedi. 22 Aralık 2017 tarihinden itibaren karar verme sürecine başlayan Komisyon'a 126 bin 674 başvuru yapıldı. Komisyon'un kararları geciktirirken, KHK'larla görevden alınan Barış Akademisyenleri'nin Komisyona yaptıkları başvurular, Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararına rağmen uzun süre sonuçlanmadı.

Komisyon'a göre başvuruların Mayıs 2021 itibarıyla yüzde 91'i sonuçlandı. Adalet Bakanlığı'nın son verilerine göre ise darbe girişiminin ardından Türkiye genelinde açılan 289 darbe girişimi davasından 288'i karara bağlandı.

HDP EŞ GENEL BAŞKANLARI TUTUKLANDI
Bu süreçteki yargılamalar darbe girişimiyle sınırlı kalmadı. Darbe girişiminden kısa bir süre sonra CHP'nin de desteğiyle HDP'li vekillerin dokunulmazlıkları kaldırılarak, HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu onlarca HDP milletvekili tutuklandı.

Tutuklamalar HDP eş genel başkanları ve milletvekilleriyle sınırlı kalmadı, HDP'nin merkez ve il yöneticileri ile üyelerinden oluşan binlerce insan gözaltına alınarak tutuklandı. Son 10 yıllık sosyal medya paylaşımları bahane edilerek iktidar karşıtı olan binlerce insan gözaltına alınarak tutuklandı, haklarında hapis cezaları verildi. Hapishaneler dönemin en kalabalık dönemini yaşadı.

TV VE RADYOLAR GASP EDİLDİ
OHAL ve KHK rejiminin ardından çok sayıda basın kuruluşu da kapatılma adı altında gasp edildi. 668 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (KHK) dayandırılarak aralarında Özgür Radyo, İMC TV, Hayatın Sesi TV ve TV 10'un da bulunduğu 20 televizyon kanalı ve radyo kapatıldı. Canlı yayınlar sırasında polis zoruyla tv ve radyolar basıldı, yayınları durduruldu. Özgür Radyo'nun kapısı polis tarafından kırılarak içeri girildi, radyo emekçileri merdivenlerden sürüklenerek, işkenceyle gözaltına alındı. Devlet kapısını mühürlediği radyo ve tv kanallarının binalarına bir süre sonra tekrar girerek içerideki tüm cihazları yağmaladı, gasp etti.
KHK ile sadece televizyon ve radyolar değil, aralarında avukatlar ve kadın örgütlerinin de bulunduğu çok sayıda kitle örgütü de kapatıldı. Avukatlar tutuklandı, neredeyse yargılama yapılmadan uzun süren hapis cezaları verildi. Belediyelere kayyum atandı, belediyelerin açtığı dernekler, kooperatifler, kadın sığınakları ve danışma merkezleri kapatıldı. Kayyum rejimi belediyelerle sınırlı kalmadı, üniversitelerde de kayyum rejimi kalıcı hale getirildi.

TEK ADAM REJİMİ
OHAL döneminde hem Anayasa referandumu, cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimleri bir arada yapılarak tek adam rejimine geçildi. 24 Haziran seçimlerinin ardından Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak bütün yetkileri kendisinde topladı. Erdoğan, OHAL'in 19 Temmuz 2018'de kaldırıldığını açıklasa da OHAL sistemi hala devam ediyor.

KAÇIRMA, KAYBETME SALDIRISI
Devletin on yıllardır uyguladığı kaçırma, gözaltında kaybetme politikası 2016 sonrasında yaygınlaştırıldı.

Darbe girişiminin ardından, darbeye destek verdikleri iddia edilen kişileri kaçırıp, işkence, kaybetme politikasını uygulayan devlet, böylece bu saldırıları meşrulaştırmaya çalıştı.

Bu dönemde özellikle gençlere yönelik İstanbul, Ankara, İzmir gibi kentlerde yoğunlaşan bir şekilde kaçırma, araç içinde işkence, işbirliği, ajanlık teklifinde bulunduğu politikası uygulandı. Ölüm ve tecavüz tehditleri ve saldırıları arttırıldı.

Ayten Öztürk, Lübnan'da kaçırılarak 6 ay boyunca bilmediği bir yerde tutuldu, işkenceye maruz kaldı.

Mehmet Bal'dan ise, Batman'dan hapishane görüşü için geldiği İstanbul'da 24 Mart 2020'den bu yana haber alınamıyor.

Sosyalist işçi Gökhan Güneş 20 Ocak 2021 tarihinde çalıştığı iş yeri önünden kimliği belirsiz kişilerce elektroşok cihazı kullanılarak kaçırıldı. Güneş, "Sağ aldınız sağ istiyoruz" şiarıyla ailesi ve yoldaşlarının mücadelesi sonucu 6 gün sonra tenha bir yerde bırakıldı. Gökhan Güneş, kendisini kaçıranların 6 gün boyunca işkence yaptığını, işbirliği dayattığını ve kendilerini "görünmeyenler" olarak tanımladıklarını anlattı.

Eski Başbakanlık Raportörü olan Hüseyin Galip Küçüközyiğit ise 29 Aralık 2020'den bu yana kayıp. Bir başka kayıp olayı ise Savunma Sanayi Müsteşarlığı görevinden darbe girişimi sonrası KHK ile ihraç edilen Yusuf Bilge Tunç. Tunç'tan 6 Ağustos 2019'dan bu yana haber alınamıyor.

Sürekli asker baskınına uğrayan Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Süryani köyü Kovankaya'da yaşayan Keldani çift Hurmüz Diril ve Şimuni Diril de 11 Ocak 2020'de kayboldu. Şimuni Diril'in cansız bedeni 70 gün sonra bulunurken, Hurmüz Diril'den hala haber yok.

OHAL SİSTEMİ SÜREKLİLEŞTİ
Pandemi sürecinde sokağa çıkma yasaklarıyla OHAL rejimi sürdürülürken, özellikle Kürdistan'da birçok kentte yıllardır devam eden eylem yasaklarına, emekçi, ezilen halkın taleplerini ve tepkilerini dile getirmesini engellemek amacıyla valilerin, kaymakamların yasakları eklendi.

AKP'li milletvekilleri son olarak OHAL düzenlemelerini uzatan torba yasa teklifini Meclis'e sundu. OHAL'in 31 Temmuz'dan itibaren 3 yıl uzatılmasını öngören yasa düzenlemesi 13 Temmuz 2021 tarihinde Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi.

Bu süreçte Hakimler Savcılar Kurulu'nun yapısı değiştirildi, Cumhurbaşkanı'nın atadığı isimlerden oluşan bir HSK yapısı kuruldu. Her zaman devletin bekasına dayanan yargı sistemi, bu süreçte daha fazla tekçileşti. Hakimler ve savcılar düğmesiz cüppelerini, Erdoğan'ın karşısında ilikleme yarışına girdi.

UYGULANMAYAN AİHM KARARLARI
2020 yılında Türkiye'den AİHM'e yapılan başvuru sayısı 11 bin 750'yi buldu. Mahkemenin 2020 raporuna göre, Türkiye en çok, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "özgürlük ve güvenlik", "ifade özgürlüğü" ve "adil yargılanmayı" düzenleyen maddelerinden yargılanarak ceza aldı. Türkiye hakkındaki 97 karardan 85'inde ihlal kararı verildi. Bunlardan 31'i ifade özgürlüğünü düzenleyen 10'uncu maddeyi ihlalden alındı. Adil yargılanma hakkını ihlalden 21, güvenlik ve özgürlük hakkını ihlalden de 16 karar alındı.

Yargıda tam denetim sağlamak için Erdoğan'ın talimatıyla 'çoklu baro' sistemi adı altında, iktidara yakın avukatların örgütlenerek barolar üzerinde denetim kurmasını sağlayacak bir sistem kurulmak üzere yasal düzenleme yapıldı. Fakat AKP-MHP iktidarı 'çoklu baro' sisteminde istediği sonucu alamayınca baro seçimlerini pandemiyi bahane ederek erteledi, yeni baroların kurulması için zaman kazanmaya çalıştı.

Bu süre içerisinde kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırılar arttı, İstanbul Sözleşmesi'nden imza çekilirken, çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel saldırı suçlarında 'somut delil' aranması şartı getirildi. İktidarın yeni hedefiyse 6284 sayılı yasa olacak.

Sokakta polis şiddeti ve işkencesi artarken, özellikle Kürdistan'da sokak ortasında çocuklar devletin askeri ve polisi tarafından yaralandı, öldürüldü.