Ziya Ulusoy yazdı | Suruç için mücadelenin önemi
Suruç için adalet mücadelesi ve diğer katliamlara karşı kampanya ve mücadeleler, geliştirilmesi gereken kitle mücadelesinin öncü koludur. Bu kolu güçlendirerek faşizme karşı mücadeleye kararlılık aşılamalı, kitle eylemlerinin yönü belirlenmeli.
Suruç katliamının 8.yıldönümü.
Yaşamını yitiren yoldaşları bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Suruç katliamı, HDP Amed mitingi ve 10 Ekim Ankara katliamlarıyla birlikte, Erdoğan faşizminin kurucu terörünün başlangıç suçu. Erdoğan, Cizre-Sur vahşetiyle İslamcı-Türkçü faşizmi kurucu terörünü sürdürdü.
Erdoğan faşizmi, resmi ve sivil vurucu güçlerle yoğunlaştırdığı kitlesel katliamlar ve vahşetlerle, "şok ve dehşet" atmosferi yaratmak istedi. Antifaşist güçlerin ve halkın iradesini kırmaya, teslimiyet yaratmaya çalıştı.
SGDF'nin Rojava devrimiyle dayanışma kampanyası, 10 Ekim barış ve emek mitingi, Cizre-Sur özyönetim direnişleri Erdoğan faşizminin kurucu terörüne karşı kahramanca meydan okumaydı.
Eksiklikler ve dolayısıyla hatalar hiç yoktu elbette denemez. Erdoğan faşizminin IŞİD'li çeteleri kullanabileceğini öngörerek tedbirler almamak bu hatalardan biriydi. Diğer yandan Cizre-Sur zincirleme vahşetinde, Erdoğan faşizminin tank-topla toplu imha yöntemine karşı daha seyyar silahlı direniş biçimleri öngörüsü gösterilebilirdi.
Eksikliler bir yana, SGDF ve devrimci gençlik örgütleri, Suruç şehit aileleri, faşizmin yaratmak istediği irade kırma savaşına boyun eğmeden mücadeleyi sürdürdüler.
Bu, Erdoğan faşizminin katliamlar suçunun hesabını sorma mücadelesinin bir evresi. Başta antifaşist kitleler gelmek üzere, işçi ve ezilenlerin kitlesini, katliamlara tavır aldırma, harekete geçirme ısrarı ve yılmayan çabası.
10 Ekim katliamının hesabını sorma kampanyasının da şimdi olduğundan daha etkili yürütülmesi, çalışma yöntemlerinin çeşitlendirilmesi ve eylemlerinin kitleselleştirilmesi gerekir.
Benzeri kampanyalar Cizre-Sur vahşetine karşı siyasi adalet talebiyle yürütülmeli.
Bu kampanyaların benzerini 90'lı yıllar boyunca Cumartesi Anneleri ördü ve bir gelenek yarattı. Sivas katliamına karşı adalet kampanyası da diğer önemli örnek.
Güncelde Şenyaşar ailesi öne çıkarak acısını adalet kampanyasına dönüştürdü.
Bu kapsamda emekçi sol harekete, ilerici sendikalar ve kitle örgütlerine eleştiri olsun. Erdoğan faşizminin kitlesel katliamlarına karşı birleşik adalet mücadelelerini geliştirmek, halk kitlelerini faşizme karşı mücadele bilinciyle eğitmek ve mücadeleye çekmek için, onların da vargüçleriyle bütün antifaşist partilerin, kitle örgütlerinin yürütmesi gerekir.
Bu gerçeği boş umut bağlanarak girilen burjuva muhalefet destekçiliğinin yarattığı hayal kırıklığı bir kez daha gösterdi. Ders çıkararak emekçi sol ve antifaşist güçler Erdoğan faşizminin kitlesel katliamlarına karşı adalet kampanyalarını birleşik tarzda yükseltmeli.
Erdoğan faşizminin kurucu terörüne ve faşizmi kalıcı kılma saldırganlık ve savaşlarına karşı, iki koldan direniş sürdü.
Kahraman gerillanın silahlı direnişi ile kitlesel direniş. Direniş faşizmin kendisini kalıcı kılma amacını engelleyebildi. Fakat geniş kitlelerin yeniden mücadeleye seferber edilmelerine yetmedi. Geniş antifaşist kitleler burjuva muhalefetin seçim kazanmasına bel bağlama yolunda kaldı veya ısrar etti, oyalanarak Erdoğan faşizminin sürmesine imkan verdi.
Bu durum Erdoğan faşizminin keyfi saldırganlık ve savaşlarına kolaylık, kitle desteği sürdürebilmesine imkan sağladı.
Şimdi bu durumu değiştirmek için her alandan ve güncel taleplerle kitle mücadelelerini geliştirmek önem taşıyor. İşçi grevinden, mahalle eylemine, gençlik mücadelesinden kadın direnişine, yaşam alanlarını gözüdönük kapitalist talancılığın saldırganlığından korumaya değin...
Fakat gerek Gezi başkaldırısının gerekse inişli çıkışlı kitle eylemleri deneyimlerinin kanıtladığı bir gerçek şu ki, faşizme karşı devrimci bilinci ve kararlılığı yüksek olan eylemler bu mücadelelerin öncüsüdür. Eğer bu devrimci nitelikli eylemler güçlü ise inişli çıkışlı kitle mücadeleleri faşizmi yıkma mücadelesinin barajına akar. Faşizmi yıkacak seli oluşturur.
Örgütlü güç birikimini de geliştirerek sosyalizm mücadelesinin öncü kuvvetlerini yükseltir.
Suruç için adalet mücadelesi ve diğer katliamlara karşı kampanya ve mücadeleler, geliştirilmesi gereken kitle mücadelesinin öncü koludur. Bu kolu güçlendirerek faşizme karşı mücadeleye kararlılık aşılamalı, kitle eylemlerinin yönü belirlenmeli.
Bu mücadele başarıldığı ölçüde, Suruç, 10 Ekim, Cizre-Sur şehitlerinin anısına layık olunabilir ve mücadelesi yaşatılabilir, faşizm tarihin çöplüğüne götürülebilir.